HELAL KAZANÇ
Allah(c.c.)ın verdiği nimetlerin bir kısmı helal, bir kısmı da haram kılınmıştır. Helal olan şeyler insana huzur ve mutluluk sağlarken, haram olanlarda fıtratın bozulmasına, stres ve bunalımlara zemin hazırlamaktadır. Çünkü gıdaların biyolojik, psikolojik ve ruhî bünye üzerinde fayda ve zararları vardır. Ayet-i kerimede:
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz(helal) olanından yiyin ve Allah’a şükredin.”Buyrulmuştur. Bakara Suresi 2/172
Yani dinde samimiyetin yolu, helal kazanca razı olmaktan geçmektedir. Haram kazanç Allah’ın rızasına aykırı olduğu için, dua sadaka ve ibadetlerin kabulüne de engel olmaktadır. Bir ayet-i kerimede:
“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.” Buyrulmuştur. Bakara Suresi 2/188
Esnafta yaşadığım bazı olayları arz etmek istiyorum.
2020 yılında Kurbanı bir yere gönderdim. Bayram günü ev etsiz kalmasın diye, tanıdığım bir kasaba “Arefe günü et bulunmayabilir. Ben size beş kilo et parası vereyim, eti de arefe günü alayım” dedim. Olur dedi. Beş kilo et için 350 TL verdim.
Arefe günü ikindi vakti hazırlanmış eti, poşet içinde aldım. Ancak bana et hafif geldi. Bir bakkalın terazisine koydum. 4 kilo 250 gram geldi. Bu yanlış olabilir dedim. Başka bir teraziye koydum, yine aynı geldi. Kasaba telefon ettim. Et 750 gram eksik dedim. Bir sürü laftan sonra, “Hocam gel eksiğini verelim” dedi. Gitmedim. almadım, bir daha o kasaba uğramadım, hakkımı da helal etmedim.
Bir gün bir kuru yemişçiye girdim. Kilosu 100 lira olan kaju’dan 500 gram istedim. Kalın bir kesekâğıdı çıkardı. 500 gram tarttı. Ben poşete koyup tartmasını istedim. Biz herkese böyle veriyoruz dedi. Benimkini poşete koy dedim, olmaz dedi. Bunun üzerine;
Bak beyefendi. Siz bu kese kâğıdının kilosunu tahminim 4 liraya alıyorsunuz. Ama bana 100 liraya, yani 25 katına satıyorsunuz. Bu kağıt 15-20 gram gelebilir. Bu helal olmaz dedim. O zaman almayacaksın dedi. Bende almadım.
Başka bir kuru yemişçiye girdim yine 500 gram kaju istedim. O da aynı kesekâğıdını çıkardı. 515 gram tarttı. 15 gram fazla verdiniz dedim. Amca kese kağıdı biraz ağırdır. Hak geçmesin diye 15 gram fazla verdim dedi. Ben de tebrik ettim.
Bir sarrafa girmiştim arkamdan bir müşteri geldi. Taksitle altın alacağını söyledi. Sarraf “tabi efendim” dedi. Bir bilezik verdi. Kart çekti, Altı ay taksit yaptı. Ben huzursuz oldum. Sarrafa bak kardeşim altın ölçüdür. Ölçüyü borca veremediğin gibi, taksitle de veremezsin. Bu yaptığın iş faize girdi dedim. Köşede grant tuvalet bir yaşlı oturuyordu. Hemen öfkelendi. “Hoca efendi! İslam’ı dar çerçeveye soktunuz, esnafı ticaret yapamaz hale getirdiniz.” dedi. Sarraf “Doğru söyle, benden yana söyle” dercesine, hiç ses çıkarmadı. Döndüm adama, İmam-ı Azamı tanır mısın? dedim. Gururla tabi tanırım dedi. O koca imam “Hangi cahil ile münakaşa ettiysem yenildim. Hangi âlimle münakaşa ettiysem yendim” demiş. Ben de buradan yenilmiş olarak çıkıyorum dedim.
Meyvenin en güzelini tezgâhın önüne dizip, arkadaki çürükleri poşete dolduran manavın halini anlatmaya lüzum var mıdır? Yazıyı kısa tutmak için, diğer esnaf hatalarını saymıyorum. Bunların hepsi, helal kazancı haramlaştıran batıl yollardır.
Bir Hadis-i şerifte:
“Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar da saçı başı dağınık toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açar ve “Ya rabbi yâ rabbi” diyerek dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir.” Buyrulmuştur. (Müslim zekât)
Yani Müslüman’ın duası, ibadeti ve yaptığı hayır işlerinin kabul edilmesi için, helal yemeli, helal giymeli, helal para ile alınmış alet ve eşyaları kullanmalıdır.
Aile nafakasını temin etmek için, kişinin meşru şartlar içerisinde çalışıp, kazancına şükretmesi, dinimizce desteklenmiş, Haram ve batıl yollardan kazanılması da yasaklanmıştır.
Bir gıdanın veya yapılan bir işin haram tarafını örtmek için, kişinin kendine göre kılıf bulması, İslam’da geçerli değildir. Zira hadis-i şerifte:
"Helal, Allah Teâlâ hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teala hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Buyrulmuştur. (Tirmizî, Libas İbnu Mace, Et'ime)
Yani hileli yollarla hesabı verilmeyecek çok mal kazanmaktansa, az da olsa, hesabi verilecek mal ile yetinmek, mümin için daha hayırlıdır. Çünkü Helâlin hesabı, haramın da azabı vardır.
Allah’a kulluk ve ailede huzurun sağlanmasında, helal kazancın büyük etkisi vardır. Haram ve helali gözetmeden fazla kazanmak için karma karışık işler yapmak, Müslüman’a yakışan bir davranış değildir.
Zira ayet-i kerimede:
“(Ey Muhammed!) De ki; çokluğu sizin hoşunuza gitse de pis olan ile temiz olan bir olmaz.” Buyrulmuştur.( Maide Suresi 5/100)
Helal-haram gözetmeden dünya hırsına mağlup olanlar, Kanaat ve şükür duygularını kapatmış, ebedi hayatın sefilliğine kendilerini hazırlamış olurlar.
Aldığımız gıdalar, toprağa atılan tohum gibidir. Helal lokmalar kişiyi ibadete götürürken, haram lokmalarda kin, haset, gaflet, hile ve cehalete doğru sürükleyecektir. Onun için, haramı helali gözetmeli, şüpheli şeylerden de uzak durmalıyız.
Helal kazanç için çalışıp, Allah’a tevekkül eden mümin, hem ailesi, hemde etrafıyla huzur ve mutluluk içerisinde yaşar, kimseye bir zararı dokunmaz. Zira hadis-i şerifte:
“Mümin bal arısı gibidir. Bal arısı, hep güzel şeyler yer, güzel şeyler üretir. Her yere konar, ama hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder” buyrulmuştur. (El Müsned, II Ahmed b. Hanbel) 01.04.2021
Ali KARA
Emekli Müftü