İNSANLIĞIN BATSIN!

                “Yaşa ki neler göresin” derler. Ancak yaşarken görülen birçok davranışlar insanlıkla yakışmayan biçimde yansıyor. Bu örneklerden biri de ne yazık ki Elbistan’da yaşandı. Doğuştan zihinsel engelli olan 21 yaşındaki Muhammet Taş, üzerinde “Halk Otobüsü” yazan ama halka ve insanlığa uzak bir şoför tarafından araca alınmak istenmedi. Annesi Gülhan Taş (48) ile birlikte Esentepe Mahallesinden ilçe merkezine oğlunu gezdirmek için Halk Otobüsüne binerken, şoförün, “İstersen çocuk otobüse binmesin” sözü üzerine her şeye rağmen oğlunu taşıyarak araca bindiren anne gözyaşlarına boğuldu.

Yaşadığı, aslında hiçte yaşamak istemediği bu durum ve davranış karşısında neye uğradığını şaşıran, insanlık onuru kırılan ve Cennetin bile ayaklarının altında olan çilekeş bir annenin düştüğü bu durum, hayata kendileri istemedikleri halde takdiri ilahi olarak engelli gelen insanlara nasılda insanca(!) bir yaklaşım içinde olduğumuzu gösteriyor.

Halk Otobüsü şoförü tarafından söylediği sözlerle rencide olan Gülhan Taş, “Öyle bir sözü hak edecek ne yaptım. Oğlum doğuştan zihinsel engelli. Rehabilitaayon Merkezi eğitimi dışında oynamayı ve gezmeyi çok seviyor. Tek başına onu bir yere gönderemem, göndermem. Hep ben eşlik ederim. O benim oğlum ve her şeyim. Kendimi ona adadım. Ancak bir şoför tarafından oğlumun otobüse alınmak istenmemesi bir anne için ne demektir, ancak yaşayan bilir” sözleri ile kırılan insanlık ve annelik onurunun onarılmasını istiyor.

Elinde, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından onaylı engelliler için sürekli engelli kartı olmasına, kartın üzerinde; “Kart sahibi mevzuat çerçevesinde engelli vatandaşlara tanınan hak ve hizmetlerden yararlanır” yazmasına rağmen, otobüse alınmak istenmeyen Muhammet Taş’ın annesi oğlunu araç olmadan gezmeye götüremeyeceğini, imkânlarının olmadığını ezgin bir şekilde ifade ederek, rencide edilen duygularını şöyle dile getirdi:

“Allah düşmanımın bile başına vermesin ama takdiri ilahi olarak oğlum Muhammet dünyaya engelli olarak geldi. Allah’ın takdiri olarak kabul ettik ve tüm engellere, zorluklara ve sıkıntılara rağmen yaşamaya devam ediyoruz. Zorda olsak bu yaşamı kabul ettik. Ancak bu eksikliğin, çaresizliğin ve elden bir şey gelmemesinin yüzüme vurulması çok acı bir olay. Böyle bir yaşamı ben mi istedim? Halk Otobüsü şoförü, oğlum sanki sakıncalı bir yaratık ve varlıkmış gibi otobüse almak istememesi insanlığın neresine sığar? Batsın bu insanlık. Şimdi evde tıkandık kaldık. Rehabilitasyon Eğitimi dışında oğlumun yanında hep ben varım ve ben olacağım. Ara sıra Esentepe Mahallesinden şehir merkezine oğlumu gezdirmek için halk otobüsüne binip gidiyorduk. O ağır sözlerden sonra otobüs beklemeye ve otobüse binmeye çekinir oldum. Aynı sözü bir daha söylerler diye korkuyorum. Daha önceleri aylarca otobüslere binmiştik ama böyle bir davranışla karşılaşmamıştık. Oğlumla yaşam benim için omurdur ama yaşama bu tür davranışlarla engel olan insanlara ve zihniyete yazıklar olsun.”

Bakalım bu ezgin ama fedakâr annenin içinde düşürüldüğü insanlık onurunu kırıcı olaya kim ele atacak, kırılan kalbi kim onaracak? Görelim bakalım insanlık nerede ve kimde? Kısacası yüreklere seslenecek olursak diyeceğimiz şudur: “KİMSE YOK MU ORADA?”