Türkiye’nin Ortadoğu vizyonu Kahramanmaraş’ta şekillenecek!

Türkiye’nin Ortadoğu vizyonu Kahramanmaraş’ta şekillenecek!
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Fikret Birdişli: “Suriyelerinin Kahramanmaraş ve diğer illerdeki konaklama süresince bizim halkımızın göstereceği sabır...

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Fikret Birdişli: “Suriyelerinin Kahramanmaraş ve diğer illerdeki konaklama süresince bizim halkımızın göstereceği sabır ve sükûnet Türkiye’nin ileride oluşturacağı geniş Ortadoğu vizyonuna destek verecek” dedi.

Birdişli, Suriye politikasını Manşet gazetesine değerlendirdi. Birdişli, Mültecilerin konakladığı illerde kendilerine gösterilen ilginin ileride çok faydalı olacağına vurgu yaptı. Olumsuz birkaç tablonun yaşanacağını belirten Birdişli şunları kaydetti: “Bu olumsuzluklardan en çok etkilenenlerden birisi Türkiye. En fazla etkilenen demiyorum. Ürdün en fazla etkilenen ülkelerin başında. Daha fazla göçmen otara fa gitti. Onların durumu bizden daha kötü. Türkiye bir şekilde bunları destekliyor, misafir ediyor. Hukuki statüleri farklı. Sığınmacı pozisyonunda değiller. Şimdi halk bunu tolere ediyor şimdilik. Kendi kültür ve inancımızdan kaynaklanan değerler ile bazı sıkıntıları aşmaya çalışıyoruz. Şu anda bölgeye olumsuz bir yansıması olmaz. Bizim bu olaya bakışımız ancak bize sorun çıkartır. ‘Bunların ne işleri var burada, biz kendimize yettik bunlar mı? Kaldı’ bu olumsuz söylemler bize sıkıntı yaratır. Asayiş sorunu yaratır. Onun dışında bölge için gözlemlediğimiz kadarıyla bir sorun yok.”

ESED SONRASI SURİYE’Yİ TÜRKİYE ŞEKİLLENDİRECEK

Esed sonrası Türkiye’nin mimarisinin bizim halkımız olduğunu belirten Birdişli: “Bu iş çözülünce Suriyeli mülteciler ülkelerine dönecekler ve bu süreç içerisinde göstereceğimiz tahammül, sabır ve onlarla olan ilişkilerimiz, Esed sonrası Suriye’sinde müthiş olacak. Buraya sıkıntı içerisinde geldiniz, halk size nasıl davrandı. Bu çok önemli bir durum. Halklar arasında ciddi bir sorun yoktu ama bilenen bir gerçek vardı. Bu Arap baharından önce dikdatörlerin döneminde Arap ülkelerindeki tarih kitaplarında Türklerle ilgili olumsuz bir tarih anlatıldığını biliyoruz. O algı yıkılacak. Tarih kendi kendisini tedavi edecek. Halklar birbirlerini anlayacak, Türk tarihinin anlatıldığı gibi olmadığını görecek. Bu karşılıklı etkileşim, Türkiye’nin bölgedeki geniş vizyonuna destek verecek. Biraz daha sabırla atlatmamız lazım. Acele etmememiz lazım. Suriye’de ki muhalefet de dünyanın kendilerine neden sırt çevirdiğinin farkında çünkü birlik olamadılar daha. Çözerlerse çözüm onda.”

TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI BİR ÇOK KİŞİ TARAFINDAN ANLAŞILAMIYOR

Türkiye’nin Suriye politikası bir çok kişi tarafından anlaşılamıyor diyen Birdişli: “ Daha doğrusu halkta ‘bu işe karışmakla doğru mu ettik’ havası var. ‘bu şekilde yürütüyoruz ama bu işin sonu nereye varacak’ diyen var. Bir sürü soru var. Bunlara cevap vermek ise gerçekten zor. Türkiye Suriye olayına bu şekilde müdahil olmasının tek sebebi, geçmişte tecrübe ettiği Libya ve Irak oyalıların da yaşanan tecrübeler Suriye’ye bu şekilde bakmamıza neden oldu” dedi

POLİTİKAMIZ SALDIRGAN DEĞİL AMA SAHADAKİ DURUMA GÖRE

Birdişli son olarak şunları kaydetti: “Bu aslında Türk Dış politikasının defansif realizm dediğimiz yönü. Ahmet Davutoğlu’nun çizdiği dış politika daha idealist dönemde. Yani, ilişkileri geliştirelim, hard tavır değil de soft tavır yani diplomasi ile ilişkileri geliştirelim yönünde. Fakat buna rağmen Suriye’de olaylar farklı gelişti. Buna da defansif realizm deniyor. Yani saldırgan değil ama bölgedeki, sahadaki gerçekleri dikkate alarak ona göre hareket etme. Irak’ta yaşadığımız tecrübeden sonra Suriye’de ciddi manada sınırlarımıza yakın bölgede Kürt nüfusu var. Kuzey Irak bölgesinde, Türk ve Kürt yönetimi ile ilişkilerimizde ki düzelme var. Orada yaşadığımız tecrübe ile Suriye’de benzer sorunları yaşar mıyızı? Akıllara getirdi. Sonra Libya olayında ilk zamanlarda biraz gecikmeli durmamız geç hareket etmemiz bizi olumsuz etkilese de son dönemlerde yapılan politika ile Libya konusunu iyi göğüsledik. Aynı durum Suriye’de de gösterdi Türkiye. Sanılıyor ki doğrudan Suriye’de ki muhalefeti cesaretlendirip örgütlenmek değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın daha Suriye olaylarının başında Beşar Esed’e çağrılarını biliyoruz. Öncelikle bu işi uzlaşmayla çözün, demokratik hakları verin, seçime gidin gibi tavsiyeler verdi. Ama Suriye hükümetinin bunu dinlemeyeceği anlaşılınca, bu defa Türkiye Libya’da ki tecrübesinden yola çıkarak, daha hızlı ve aktif davrandı. Maksat şuydu; Suriye’de yapı bozulacak, düzen değişecek yeni bir düzen kurulacak bu düzende Türkiye’nin söz sahibi olması önemliydi. Bizim malum en uzun sınırımız”