Kent Konseyi’nden Şehir Atölyesi
Tarihten sanata, iktisattan kültüre ve yönetime şehrin ve şehirliliğin tartışıldığı “Şehir(li) Atölyesi”, tüm Türkiye’yi şehir şehir dolaşarak ortak aklı harekete geçiriyor. Ortak akıl oluşturmayı amaç edinen bu oluşumun ikinci durağı ise Kahramanmaraş oldu.
Kahramanmaraş Kent Konseyi tarafından organize edilen ve Kahramanmaraş Kalesi içerisindeki Yörük Çadırı’nda gerçekleştirilen programa Tahsin Bulut, Hasan Soygüzel, Evren Kutlay ve Teyfur Erdoğdu konuşmacı olarak katıldı.
Programın açılışında bir konuşma yapan Kent Konseyleri Birliği ve Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan, “Kahramanmaraş Kent Konseyi olarak yola çıktığımız ilk günden beri, şehrimizi, Kahramanmaraş’ımızı dert edinerek projeler ürettik, çalışmalar yürüttük. Bugüne kadar sayısız etkinlikler düzenledik. Bugün güzel şehrimizin en nadide köşelerinden biri olan tarihi kalemizde gerçekleştirdiğimiz etkinlik ise bunlardan sadece birisi. Kendini “Şehir(li) Atölyesi” olarak isimlendiren misafirlerimiz bugün bize aslında Kent Konseyi’ne hiç uzak olmayan kavramlardan bahsedecek. Şehir ve şehirlilik… Bu iki başlık zaten Kent Konseyleri Yönetmeliği’nin özünü oluşturmakta. Şehir; üretken, yenilikçi, bilim, sanat, kültür, özgün düşünce gibi değerlerin filizlenip yeşerdiği, modern ve medeni yer; Şehirli ise sorun üretmek yerine çözüm üreten, sürekli değişen ve kendini yenileyen ama öz değerlerini asla inkâr etmeyen, fikri hür insan demektir. Şimdi hepimiz bu tanımlamaya göre kendimizi sorgulayalım ve ne kadar şehirli olmayı başarabiliyoruz bugün bunu düşünüp konuşalım. Çevremize baktığımızda durum böyle mi? Beton yığınları arasına sıkışmış hayatlar, zorlaşan çevre şartları, boğucu trafik, şehirleşme midir? Sürekli şikayet eden, yeniliğe kapalı, alışkanlıkları kendine düstur edinen, kendi gibi olmayı kabul etmeyen, şehre ayak uyduran değil şehri kendine uyduran insanlar şehirli midir? İşin gerçeği ne şehirler şehir gibi, ne şehirliler şehirli gibi… İçi bomboş kavramlar olmuş artık şehir ve şehirlilik. Oysa kişilik ve zihniyetin öz değerlerini inkar, evrensel kuralları ihlal etmeden sürekli ve yeniden yapılanmasıdır şehirlilik. Şehirde yaşamakla şehirli olunmuyor. Şehirlilik olgusu bir zihniyet meselesidir. Şehirle bütünleşme duygusu şehre hâkim olan kültürel değerleri, gelenekleri, genel yaşam biçimlerini ve bunların etrafında gelişen alışkanlıkları paylaşmayı beraberinde getirir. Birey şehre ait olmalı, şehirde bireye ait olmadır. Eğer bunu başarabilirsek gelişmiş ve modern bir şehirde mutlu ve huzurlu şehirliler olarak sorunsuz yaşayabiliriz.” dedi.
Kahramanmaraş Kent Konseyi’nin daveti dolayısıyla teşekkür ederek sözlerine başlayan Hasan Soygüzel, “Şehir içerisinde yaşarken sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal gibi birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Karşılaştığımız sorunların temelinde de önemli ölçüde adapte olamamak, yeterince şehirli olamamak, şehirli davranışlarını sergilemek konusunda yeterli dönüşümü sağlayamamış olmak geliyor. Kent Konseylerinin de bir görevi de kentlilik bilincinin, şehirliliğin güçlendirilmesi. Bu vesile ile Şehir(li) Atölyesi Kent Konseyleri ile değişik şehirlerde buluşarak yol almaya çalışıyor.” dedi.
Şehirlerin tarihselliği ve şehirde gelişen kavramlar üzerinden şehirlilik üzerine konuşma gerçekleştiren Teyfur Erdoğdu, “Şehirlerin sorunları vardır, çünkü şehirlerin kendisi sorundur. Bu sorunlardan dolayı şehirleri kaldırıp atmak mümkün değil. Ne yapmalıyıza ilişkin şehir atölyesi olarak çeşitli açılardan yaklaşıyoruz. Sorunları tespit edip çözümlerine dair fikir beyan ediyoruz. Ben, tarih uğraşısının ve geçmiş zamanın şehirlilik ve hemşerilik açısından yeri ve önemini tartışmaya çalışacağım. Geçmiş dediğimiz zaman geçmişe yönelik olarak bizim elimizde olan her şey eski olmasına rağmen kötü anlamına gelmiyor. Eğer öyle olsaydı geçmişten bazı değerleri sahiplenmezdik. Teknolojiye rağmen bazı değerleri, bazı isimleri bırakamıyoruz. Dört tane kavram iyi işletildiği takdirde insanlar kendi evlerine nasıl zarar veremiyorlarsa bu dört kavramın işletilmesi sayesinde kendi şehirlerini de evleri gibi görmeye başlayacaklarını iddia ediyorum. Bunlar; mensubiyet, merbutiyet (bağlılık), aidiyet ve ayniyet. Bu dört kavramı şehre uyguladığımız zaman yaşadığı şehre aidiyet, merbut hisleri güçlenir.
Ben şehirleri tarihsel olarak üçe ayırıyorum. Geçmişi olan şehirler, tarihi olan şehirler ve tarih yapan şehirler vardır. İşte Kahramanmaraş tarih yapan bir şehirdir. Kendisi tarihtir. İşte bu noktada biz tarih yapan şehrimiz daha da tarih yapmak için değer üretebiliriz.” dedi.
Sanat ve şehir üzerine bir konuşma gerçekleştiren Evren Kutlay, ”Sanat konusunda uzmanlaşmış biri olarak o şehrin hem görsel sanatlarına, hem müziğine hem de edebi eserlerine bakarım. Maraş, coğrafi konumu itibari ile içine kapanık, kendi öz kültürü ile yoğrulmuş, bu da kültürüne sahip çıkmayı sağlamış bir şehir. Şehirleri ayakta tutan ve kimliğini oluşturan tarihi ve tarihi mekanlarının, tabiatının, endüstriyel üretiminin ve sanatının o şehrin DNA’sını oluşturduğunu düşünüyorum. Maraş’ı bakırcılığı olmadan, sim sırmacılığı olmadan, ahşap oymacılığı olmadan, mutfak sanatları olmadan düşünemeyiz.
Şehirleri sanatsal açıdan değerlendirdiğimizde kendisi sanat olan şehirler ve sanat üreten şehirler olarak ikiye ayırabiliriz. Bu anlamda Maraş, hem kendisi sanat (tarihi yapıları, kalesi, çeşmeleri, konakları) hem de sanat üreten bir şehir.“ dedi.
Kentlerin sosyal dönüşümleri ile ilgili konuşma gerçekleştiren Tahsin Bulut ise, “ Kentlerin fiziki elemanlarının ötesinde bir kültürleri vardır, renkleri vardır. Tüm bunların toplamında kentlerin kimlikleri vardır. Kahramanmaraş dediğimiz zaman, milli mücadeledeki rolünden bahsediyoruz ve bir bakıma kimliğinden bahsediyoruz.
Kentte yaşayan insanların kentle kurdukları sosyal bağları vardır. Kentin kimliği ile yaşayanın kimliği arasında bir özdeşleşme vardır. Zamanla kentin ruhu orada yaşayanların ruhuna sirayet eder ve ortaya Kahramanmaraşlı bir kimlik, oraya özgü bir kimlik çıkar.
Köyden kente nüfus yığılmalarının yaşandığı bir kentleşme yaşıyoruz. Kent medeniyettir. Bu tarz göçler, akımlar şeklinde, yığılmalar şeklinde gerçekleşen göçler medeniyet algısını, kavramını zedeliyor; demografik ve sosyal dengeleri alt üst ediyor. Yoğun göç alan yerlerde yaşanılan mahalle, yaşanılan sokak, kentin değerleri biliniyor mu, sahip çıkılıyor mu, önemli husus burası. Sosyal dönüşümden amaç kentte yaşayan insanların kentle olan sosyal bağlarını güçlendirmek, kentin farkına varmalarını sağlamaktır.” dedi.
Soru cevap şeklinde devam eden programın sonunda Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan, konuşmacılara hediye takdim etti.
Programa Belediye Başkan Yardımcısı Cevdet Kabakcı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Necati Binici, Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.