Ülkemizin ahvali çok iyiye gitmiyor. Hiçbir şeyin tadı-tuzu kalmadı. Bu fikrime katılırsınız, katılmazsınız saygı duyarım. ‘Canınız sağ olsun’ der, gülebilirsem güler geçerim.
Her gün bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaşıyoruz. Devleti idare eden en tepedeki saygıdeğer büyüklerimiz kendilerine hiç yakışmayacak bir biçimde bir birlerine sövmeye, küfür etmeye, hakaret etmeye, tehdit etmeye devam ediyorlar. Seslerinin tonu gün geçtikçe daha sertleşiyor, daha gürleşiyor.
Ülkeyi idare eden bu değerli büyükler her gün nezaket, anlayış, hoşgörü, saygı ve sevgi gibi etik değerleri ayaklarının altına alıp ezdikçe eziyorlar. Bu ülkede yaşayan insanların bin yıldan beri edindikleri değerlerin yerine; kinin, nefretin, ayrışmanın, ötekileştirmenin hüküm sürmesine zemin hazırlıyorlar.
Bence yapılanların hiç birisi tesadüf değil. Planları tıkır tıkır işliyor. Sayelerinde ülke insanının küçük bir kısmı sinir krizi, büyük bir bölümü ise cinnet halinde yaşamaya çalışıyorlar. ‘Sayısı her gün artan sapkınlıklar, sarı ışıkta hareket etmedi diye kurşunlanan sürücüler, cep telefonuyla mesaj attığı için dövülen/işkenceyle öldürülen eşler ve evlatlar, evinin önünden kaçırılan ve bir daha haber alınamayan kayıp çocuklar’ bu iddiaları doğruluyor. Sayısı hızla artan töre cinayetleri, kadına şiddet, taciz ve tecavüz vakaları bu görüşte olanları haklı çıkartıyor.
Hoşunuza gitsin veya gitmesin; can güvenliği, mal güvenliği, hak, hukuk ve adalet gibi değerler bu toprakları terk edip gidiyor. Bu ülkede dünün kahramanları bu günün hainleri ilan edilebiliyor. Dünün sahabeleri bu günün Ebu-cehilleri yerine konulabiliyor. Güven yok, vefa yok, bereket yok.
Bir ülkede ekonominin göstergeleri; altın, borsa ve döviz ise eğer durumumuz çok vahim. Hısım-Akrabanın ve birkaç yakın dostun düğününde hediye olarak kullanmak için aldığımız çeyrek altının fiyatı 200 TL sınırına dayandığı bu ortamda işlerimiz iyiye gidiyor desem inanan çıkar mı sizce?
Evinizin önüne park ettiğiniz aracınızın gece yarısında yakıldığını, sokakta yürürken, bir lokantada otururken, otobüs durağında beklerken trafik canilerinin veya teröristlerin hedefi olup hiçbir suçun ve günahın yokken canından ve malından oluyorsan bu ülkede işler tıkırında maşallah desen acaba inana çıkar mı?
Bir ülkede hukuk ve adalet çalışmıyorsa, mahkemeler çok basit bir davada bile farklı farklı kararlar verebiliyorlarsa ve birilerinin menfaatini korumak için bir birlerinin verdikleri kararların yürütmesini durdurmaya çalışıyorlarsa bu ülkede işler yolunda gidiyor desem sözüme inan çıkar mı?
Kendi hâkimiyetin altındaki, kendi askerin ve kendi polisin, kendi adliyen ve kendi valin ile yönettiğin şehirlerine binlerce terörist ve binlerce ton askeri mühimmatın girmesine mani olamayacaksın. Kırk yıldan beri savaştığın hainlere inanarak tedbiri elden bırakacaksın, başkanlık yolunda anlaşamayınca tekrar savaşmaya kalkışacaksın ve her gün onlarca vatan evladının şehit olmasına sebep olacaksın sonrada bu ülkede işler iyi diyeceksin, inanan olur mu acaba?
Çeyrek altın 200 TL olacak, sahillerindeki tüm oteller-moteller, pansiyonlar boş kalacak. Ülkenin bir bölümünde adı konmamış bir savaş yaşayacaksın. Sınırdaki bir şehrin her gün bombalanacak, hiçbir sorumluluğu olmayan masum sivil vatandaşların ölecek, misliyle mukabele yapıyorum diye sağa sola top atacaksın sonra işler iyi diyeceksin. İnanan çıkar mı bilmem. Çıkmaz diyemem. Bu ülkenin insanı öyle mübarektir ki ne yapsa doğrudur. Ne söylese bir hikmeti sebebi vardır.
Ülke kimin umurunda efendiler? Sineğin yağından yağ çıkarmağa alışmış olan birilerinin bu yazıyı okuduktan sonra yazıya çok farklı anlamlar yükleyecekleri aşikâr. Ancak herkese bir kulp takan bu güruhtan bir ricam var; Benimle ilgili MHP’li desinler, Ülkücü Desinler, Türkçü desinler eyvallah. Ama sakın ha sakın Paralelci demesinler. Kendileri Paralelci olduklarını ispat için paralelcilerle aynı yatağa girerlerken ben yolumu çoktan ayırmıştım. Vallahi rezil olurlar…