Dün Kudüs’te yaşananlar ve Ümmetin sessizliği, bana Filistin'de İsrail'e karşı başlatılan ilk intifadanın mimarı Şeyh Ahmed Yasin'in Ümmetten şikayet edişini hatırlattı.
Hayatını Filistin’in İsrail işgalinden kurtuluşuna adayan Şeyh Ahmet Yasin, 22 Mart 2004 sabahı Gazze şeridindeki Hay El Sabur'da bulunan bir camiden çıkarken başbakan Ariel Şaron'un talimatıyla apaçi helikopterlerinden bırakılan üç bombayla hayatını kaybetti. Sabah namazından çıkan Şeyh'in yanında bulunan iki oğlu ve yedi arkadaşı da olayda şehid olmuşlardı.
Şeyh Ahmed, Filistin topraklarının, Müslümanların ilk kıblesi Kudüs’ün işgali karşısında Müslümanların özellikle Arap Devletlerinin sessiz kalmalarını bir türlü içine sindiremiyordu. Bu sebeple ölmeden bir yıl önce 2023 yılında ‘Ümmeti Allah’a şikayet eden bir mektup’ yayınlamıştı. Bu mektubu yeniden okunması için köşeme taşıdım.
İşte o mektup:
"Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
"Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü'min kullarına yardım et!" diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
"Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!"
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız!
Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allah’ım! Sana şikâyette bulunuyorum...
Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin... Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına Sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı...
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz..." Allah’ım Ümmete bir ve beraber eyle. Filistinli kardeşlerimize yardım et. İslam uğrunda şehit olanlara Rahmet et. Düşmanlarımızı kahret… Amin Taha ve Yasin…