Selam Sana Yarbayım

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki Ayvalık Jandarma Karakolu'na Cuma gecesi roketatar ve otomatik silahlarla saldıran PKK'lı teröristlerle kahramanca çatışıp şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan, memleketi Osmaniye'de 15 bin kişinin...

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki Ayvalık Jandarma Karakolu'na Cuma gecesi roketatar ve otomatik silahlarla saldıran PKK'lı teröristlerle kahramanca çatışıp şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan, memleketi Osmaniye'de 15 bin kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Mekân-ı Cennet olan şehidimizin şefaatine bizleri nail etsin inşallah.

Fidan gibi yiğitlerimizi, kınalı kuzularımızı kalleşçe pusularla bir bir şehit eden dinsiz/imansız PKK itleri için yüreğimde ne varsa haykırmak istediğim ne varsa şehidin cenaze törenine üniformasıyla katılan abisi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan en gür sesiyle haykırdı. “Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok" diye feryat etti.

Selam Sana Yarbayım. Türk’ün duygularına tercüman oldun. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gür sesi oldun. Bazı köpekler seni görmemezlikten geldiler. Televizyonlarında sesini kestiler. Bazı itler gazetelerinde senden hiç söz etmediler. Bu itlerin büyük çoğunluğu sanal medyada Seninle ilgili linç girişimi başlatmışlar. Biz onlara Mahsuni Şerif’in; “Bana dönek demiş itin birisi” dizeleri ile eslenerek; “Mehmet Yarbayıma dönek demiş yalakanın birisi, İtin yaptığına bak hele hele” diyeceğiz.

Sıkma canını Yarbayım, çok kısa bir süre sonra bu itleri cesaretlendiren iktidardaki haramzadeler iktidarı kaybederek bir bir hesap vermeye başlayınca Alayı Senin karşında selam duracaktır. Tüm şehitlerimize ve Ali Yüzbaşımıza Allahtan rahmet diliyoruz. Kederli ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Cenab-ı Haktan bu gün itibariyle şehit olanların son şehitlerimiz olmasını diliyoruz…

ALLAH ŞAŞIRTMASIN

Bizim insanımızın ‘balık akıllı’ olduğu söylenir. Millet olarak çok güçlü bir hafızaya sahip olmadığımız bilinen bir gerçektir. Önüne gelen tarafından çok kolay kandırıldığımıza bakılırsa ‘balık akıllı’ olduğumuz doğru kabul edilebilir. Bu yüzden iki yakamız bir araya gelmez. Kime inansak bir kazık yeriz…

2000’li yılların başında, 1970’li yılların delikanlıları olan bizler için birinci kuşak siyasetçi sayılan Zat-ı Muhteremler (Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan) eskimiş, yıpranmış ve milletin gözünden düşmüş durumdaydılar. Demirel’in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle boşalan DYP Genel başkanlığına 13 Haziran 1993 tarihinde Sayın Tansu Çiller, MHP Genel başkanlığına ise 4 Nisan 1997 Hakkın Rahmetine kavuşan Başbuğ Alpaslan Türkeş’in yerine Sayın Devlet Bahçeli getirildiler.

Turgut Özal’ın Partisi ANAP’ın başında Sayın Mesut Yılmaz bulunmaktadır. Eski partiler ve bu partide siyaset yapanlar milletin güvenini yitirmiş, ülke tek başına bir hükümet çıkartamaz olmuştur. Çok farklı fikirleri olan partilerin kurduğu koalisyon hükümetleri ise derde derman olamamaktadır.  Ülke bu haldeyken Fazilet Partisinden istifa eden bir gurup Milletvekili 14 Ağustos 2001'de AK Partiyi kurarlar. Genel Başkanlığına İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan getirilir.

Milletin hassasiyetlerini iyi bilen, biraz milliyetçi, biraz muhafazakâr, biraz reformist biraz devrimci olan bu genç politikacı kısa sürede milletin güvenine mazhar oldu. 03 Kasım 2002’de %34,3 oy oranıyla 365 Milletvekili çıkartarak tek başına iktidar oldu. 22 Temmuz 2007’de %46,7 oy oranı ile 341 Milletvekili çıkartarak yine tek başına iktidar oldu. 12 Haziran 2011’de %49,8 oy oranı ile 327 Milletvekili çıkartarak yine tek başına iktidar oldu.

13 yıl iktidarda kaldılar. Tek başına iktidar olmanın tüm avantajlarını kullandılar. İstediklerini vezir- istemediklerini rezil ettiler. İçeride ve dışarıda uyguladıkları yanlış politikaları sayesinde hızla tükenmeye ve milletin güvenini yitirmeye başladılar. Yolsuzluğa bulaşan Bakanlarını yargılayıp aklayacaklarına yargıyı hakladılar!

07 Haziran 2015’de %40,9 oy oranıyla 258 Milletvekili çıkartıca inanamadılar. Kendilerini üç dönem tek başına iktidar yapan milletin iradesini bir türlü kabullenemediler. 45 günlük hükümet kurma süresince tiyatro oynayarak bilinçli bir biçimde hükümeti kurmadılar.

Bu milleti hükümetsiz bırakarak yeni bir seçime sürüklediler. 13 yıldan beri bu siyasi hareketten nemalanan namertlerin sözüne uyarak erken seçim kararı alanlar, 7 Haziran seçimlerinde milletin verdiği mesaja kulağını tıkayanlar 2 Kasım sabahı görecekleri manzara karşısında “biz nerde yanlış yaptık” diyerek saç baş yolarlar ama iş işten geçmiş olur. ‘Millet neylerse güzel eyler, kendi düşen ağlamaz’ başka ne söylenebilir ki...

Allah Şaşırtmasın…

Yazarlar Haberleri