Eğitimci Yazar Fatih Erdoğan'ın yeni yazısı:ÖNCE KADIN SONRA ANNE
Yeryüzündeki tüm annelerin ‘anneler gününü’ kutluyorum. Sevdikleriyle birlikte yaşam boyu mutluluklar diliyorum. Ahirete intikal eden Annelerimiz için Cenab-ı Haktan rahmet ve mağfiret diliyorum. Annelerin tamamını cennetine almasını niyaz ediyorum…
Dünyaya gelen herkesin bir annesi vardır. Anneler genelde iyi insanlardır. Çocuğunu, yavrusunu yaşatmak ve büyütmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmazlar. Gerekirse bu uğurda seve seve canlarını bile verirler. Elbette istisnalar vardır ama anneler genellikle iyi insanlardır. İnancımız odur ki iyi insanlar cennete gider. Bir başka deyişle; ‘yaşarken iffetini ve şerefini koruyan’ annelerin tamamı cennete gidecektir. Bu söylenenler inşallah doğrudur. İnşallah tüm anneler cennette olacaklardır…
Kabul edersiniz ki annelik zor iştir. Önce kız çocuğu olarak dünyaya geleceksin, sonra kadın daha sonra anne olacaksın. Bu süreçte törelerle boğuşup geleneklerle savaşacaksın. Gün gelecek bir mal gibi başlıkla satılacaksın. Aile içi ‘tacize, şiddete hatta tecavüze’ uğrayacaksın. Baba dövecek, koca sövecek önüne gelen iteleyip duracak. Bu davranışların tamamına katlanacaksın. Bu hengâmede ‘sırtından sopayı, karnından sıpayı’ eksik etmeyecekler. Şikâyet bir yana ‘uf’ bile demeyeceksin…
Üzerine vazife olanda olmayanda senden çocuk/çocuklar isteyecek. Çocuklar yetiştireceksin. Çocuklarına ‘Analık’, kocana ‘karılık’, kaynanana/ kaynatana ‘hizmetkârlık’ yapacaksın. Bu görevlerinden birisinde kusur işlersen ya kapıya konacak yâda üzerine gelecek kumaya razı olacaksın…
Bu yazdıklarım ‘Eli öpülesi o mübarek insanların yaşadıkları olumsuzlukların inanın yüzde birisi bile değil.’ Haksızlık yapmayalım, siyasiler tarafından yeri geldiğinde kadınlarımız için methiyeler düzülür, şiirler yazılır. Yeri geldiğinde elleri ayakları öpülür ama ne yazık ki nasıl yaşamak ne gibi haklara sahip olmak istedikleriyle kimsecikler ilgilenmez. Doğurup dünyaya getirdikleri erkeklerden beklentileri ve istekleri hiçbir zaman yerine getirilmez. Haksızsın Fatih Hoca diyorsanız eğer buyurun istatistiklere. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;
* Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una mal varlığının ise % 1’ine sahipler. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.
* Sizce Türkiye’de durum nasıl dersiniz: Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyormuş. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyormuş. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlarmış.
* Yukarıdaki verilere inanmadınız mı? İnanmadıysanız Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan bir araştırmanın sonuçlarına bakalım o zaman:
* Aile içi şiddetin yüzde 87'si, kadınlara karşı işleniyormuş. Şiddetin yüzde 34'ü fiziksel, yüzde 53'ü sözlü olarak gerçekleşiyormuş. Bu oran gecekondu semtlerinde yüzde 97'lere çıkıyormuş. Kadınların yüzde 20'si okur-yazar değilmiş. Lise ve daha üstü eğitimli 15–24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39,6’sı işsizmiş. Kadınların yüzde 40'ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20'si ise nikâhsız yaşıyormuş. Kadınların yüzde 55'i doğum kontrolü uygularken, yüzde 64'ü hamilelik döneminde doktora gitmiyormuş.
* Eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyormuş. Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27'lerde bulunuyormuş. 850 kaymakamın sadece 17'si kadınmış. Hâkim ve cumhuriyet savcısı sayısı içindeki kadın oranı ise yüzde 18’imiş. Meclis'teki 550 milletvekilinin sadece 79'u kadınmış. Belediye başkanlarının ise sadece binde 5'i kadınlardan oluşuyormuş. Türkiye'de kadınların yüzde 35,6’sı bazen, yüzde 16,3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyormuş. Yılda 2 bin 500 kadın ise anne olmak isterken ölüyormuş.(Sebep olanları kime havale edelim?) Bu istatistikler karşısında birilerinin yüzü kızarmaz mı? Bu utanç tablosunun hesabı kime/kimlere sorulmalı?
Bu yazıya son söz olarak şunları yazsam yeterli olur mu acaba? “Yıllardan beri her kadınlar gününde ve de her anneler gününde nutuklar atıp gözyaşı döken siyasilere lütfen tavır koyunuz. Yıllardan beri sizleri istismar edenlere haklarınızı helal etmeyiniz. Bu tepki yeterli olur mu? Elbette hayır. Siyasilere; ‘bu tavırlarınızı değiştirmez ve bu istatistikleri iyileştirmezseniz yapılacak olan ilk seçimlerde demokratik tepkimizi görürsünüz! Bizden beklediğiniz oy yerine avucunuzu yalarsınız’ demelisiniz.” Demekle kalmayıp bunu yapabileceğinizi ilk seçimlerde göstermelisiniz. Yoksa daha çok ağlarsınız…