OLAĞAN ÜSTÜ HALLER

Katılırsınız katılmazsınız bilmem ama bence, emperyalist devletlerin ülkemizin de bulunduğu coğrafya üzerindeki kirli oyunları hiçbir zaman bitmeyecek. Bu sebeple millet olarak hasretle beklediğimiz güzel günlere bir türlü...

Katılırsınız katılmazsınız bilmem ama bence, emperyalist devletlerin ülkemizin de bulunduğu coğrafya üzerindeki kirli oyunları hiçbir zaman bitmeyecek. Bu sebeple millet olarak hasretle beklediğimiz güzel günlere bir türlü kavuşamıyoruz.

Ben ve benim kuşak, 1900’lü yılların başlarında yaşananları dedelerimizden ve babalarımızdan dinledik. Ortalarından itibaren bizzat yaşadık. Duyduklarımı ve gördüklerimi paylaşmamı isteyenlere bu yazımda şunları söyleyebilirim; ‘Asrın başı işgal ve işgalden kurtuluş mücadelesiyle, ortası yıkılan ve yok edilenleri yeniden yapmakla geçti. Sonuna doğru dizlerimizin üzerine oturabildik.’ Koca bir yüzyıl ayağa kalkamadık…

2000’li yıllara sürünerek değil dizlerimizin üzerinde başladık. Düştüğümüz yerden dizlerimizin üzerine kalkmayı başarabilmiştik. Yokluk hala çoktu ama başımız dikti, gururluyduk. Kendimizi; ‘Yedi Düveli yenen bir milletin çocukları’ olarak adlandırıyorduk. Gözümüzde ‘Bir Türk bin düşmana bedeldi.’ Bu manevi güçle zorlukları bir bir aşabiliyorduk.

Diz üstünde girdiğimiz 2000’li yılların ilk çeyreğine doğru ayaklarımızın üzerine doğrulur gibi olduk. Olağan Üstü Haller yaşamaya başladık. İMF denilen kan emicilere borcumuz bitirildi. Fert başına düşen milli gelir 10 bin dolara çıkarıldı. İhracatımız 100 bin dolara yükseltildi. Yılda 30 Milyon turisti ağırlar hale geldik. Rusya’nın, İran’ın, Azerbaycan’ın, Kuzey Irak’ın doğalgaz ve petrollerini borularla Anadolu’ya akıtılarak Anadolu’yu bölgenin enerji deposu haline getirdik. Nüfusumuz 80 Milyonu aştı.  

Kendilerinin (gelişmiş ülkeler) sahip olduğu fert başına düşen 70 bin, 80 bin dolarların yanında bizim 10 bin doların lafının bile edilmemesi gerekirken öyle olmadı. Ayağa kalkmaya çalıştığımızda tekrar yere düşürmek için kurup, besleyip büyüttükleri terör örgütlerinin tamamını harekete geçirdiler. 40 yıldan beri korudukları, kolladıkları PKK’nın yanına DEAŞ, YPG, PYD gibi terör örgütlerini dışarıdan FETÖ’yü ise içeriden üstümüze yolladılar.

Dışarıdakileri tanımamız, düşman bilmemiz ne kadar kolay olduysa içeridekileri (FETÖ’cüleri) tanımamız, düşman bilmemiz o kadar zor oldu. Bu hainler, tarihin hiçbir döneminde hiçbir düşman unsurunun veremediği kadar zarar verdi devletimize ve milletimize. Çocuklarımızın çalışma ortamlarını görme ve düzenleme adına evlerimize girdiler. Yavrularımızı hayata hazırlama bahanesiyle okullarımızı ele geçirdiler. ‘Asr-ı Saadet’ dönemini işaret ederek o dönemdeki adaleti tesis edeceğim bahanesiyle adliyelerimizi, şeriatı yeniden kuracağım diyerek diyanetimizi, fütühatı yeniden başlatacağım diyerek ordumuzu ele geçirdiler.

Yavrularımızı elimizden aldılar. Erken uyananlarımız cılız bir sesle; ‘bunlarda bir tuhaflık var, tam olarak çözemiyoruz, bizim evlatlarımız ama bize benzemiyorlar. Çok kibarlar, çok saygılılar ama bizi hiç beğenmiyorlar. Davranışları farklı, yaşayışları farklı düşünme biçimleri faklı,  bizim evlatlarımız ama bize benzemiyorlar.  Hep alıyorlar. Fakir fukarayı hiç ama hiç sevmiyorlar. Vefa yok, sadakat yok. Vatan, millet, bayrak, devlet sevgisi hiç yok. Düşene el uzatmıyorlar, fakiri fukarayı hiç sevmiyorlar. Ümmet-i Muhammed’in elinde avucunda ne varsa kapıp kaçıyorlar. Bunlar kendilerinden başka cemaatlere, esnaflara yaşam hakkı tanımıyorlar. Deriyi de, kemiği de, eti de kendileri istiyorlar.  Aman dikkat edin’ demeye çalıştılar ama seslerini maalesef kimseye duyuramadılar.   

Olağan Üstü Haller bitti mi? Hayır, devam ediyor, ‘Gâvurun alayı bir olmuş Cumhuriyetimizi, Devletimizi yıkma, Vatanımızı bölme eylemlerini hız kesmeden sürdürüyorlar. Hendek Savaşları diye atlandırdığımız ve büyük bedeller ödeyerek püskürttüğümüz güney doğu vilayetlerimizden söküp attığımız işgal güçleri hemen yanı başımızda diyebileceğimiz Halep, Kerkük, Musul gibi ileri karakollarımızı ele geçirmeye çalışıyorlar.

Nolur aklımızı başımıza alalım. Bir birimizi sevelim, kurulan tuzaklara düşmeyelim. Bölmeyelim, bölünmeyelim. Sayın idareciler, Sayın Belediye Başkanları, Sayın Vatandaşlarım, israfın her türünden kaçınalım. ‘Har vurup harman savurmayalım.’ Milletin parasıyla konserler düzenlemeyelim, stadyumlarda on binlerce kişiye yemekler yedirmeyelim,  milletin kazanımlarını, birikimlerini çarçur edenlere müsaade etmeyelim. OHAL devam ediyor. Uzun süre de devam edecek gibi gözüküyor. Daha beterlerine göre hazırlık yapmalıyız. Günü birlik yaşamak yerine planlı/programlı yaşamaya özen göstermeliyiz. Cenab-ı Mevla basiretimizi artırsın, yar ve yardımcımız olsun…  

Yazarlar Haberleri