Bin bir zulüm ve haksızlıkla kalplerini tarumar ettiğiniz, hakkına hukukuna girdiğiniz, geleceklerini adil olmayan mülakatlarla elinden aldığınız insanların gönlünü, “yol yaptık, üst geçit yaptık, arıtma tesisi yaptık, kayak merkezi yaptık, mesire alanları yaptık” diyerek tamir edemezsiniz. Yol yapmanız, kimseye haksızlık etme hakkını vermez size.
Garip gurabaya yardım etmeniz, bir başkasını geleceğini çalmanızı mazur göstermez.
Kıldığınız namaz, tuttuğunuz oruç, verdiğiniz zekât, adaletten sapmanıza gerekçe olamaz.
Her şeyi yapılan yollardan ibaret sandığınız için, yarınsız bıraktığınız insanların feryadını, nankörlük olarak görüyorsunuz.
Aykırı bir tek sesi dinleme lütfunda bulunmuyorsunuz,
*
Haksızlığa uğradığını söyleyen ve hakkını arayan herkese bütün yolları kapatıp, sadece yaptığınız yolları göstererek zulümlerin en büyüğünü yapıyorsunuz.
Zulmettiğiniz, geleceğini elinden aldığınız insanların, “alın yolunuzu başınıza çalın, ben ekmeğimi istiyorum” demesini bile anlayacak basirette olmadığınız için, yapılan yolları görmemekle, her yapılan hizmeti inkâr etmekle suçluyorsunuz.
Kul hakkı nedir, liyakat nedir, hak, hukuk, adalet nedir herkesten iyi biliyorsunuz ama bütün bunları kendiniz, çocuklarınız ve yakınlarınız söz konusu olduğunda çiğneyip geçiyorsunuz…
Başkalarının hak ettiği her şeye , “size de yol yaptık! Nankörlük etmeyin!”diyerek alay ediyorsunuz.
Hiçbir haksızlık, bir başkasına hak etmediği bir hakkı vermekle giderilemez.
Hiçbir günah besmele çekilerek sevaba dönüştürülemez.
Her ekmek verdiğinizi, dilediğiniz gibi dövme hakkını kendinizde görüyorsunuz.
Daha lokması boğazından geçmeden, yediği her lokma için, ettiğiniz hakaretlerden, gözyaşları lokmalara karışan insanları geçmişte yaşadıklarını unutmamakla tehdit ediyorsunuz.
Bu kadar kalpsiz, vicdansız, adaletsiz olmak zorunda değilsiniz.
Yeryüzünde hiçbir din, adalet olmadan din olamaz,
Hiçbir insan adil olmadan dindar olamaz.
Zulmün olduğu yerde hiçbir dinden söz edilemez.
“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” demek neyse, “haktan bahsedenler, yaptığımız yollara baksınlar” demek de odur.
Kalplerini kırdığınız, onurunu incittiğiniz, geleceklerini haksız hukuksuz bir şekilde çaldığınız insanların haklı isyanlarını, “şunu bunu yaptık” gibi mazeretlerle küçümseyemezsiniz.
Bütün umutlarını çalarak yarınsız bıraktığınız insanları, ahlaktan, vicdandan, adaletten uzak, gözü dönmüş cellatların önüne atamazsınız.
Böyle bir hakkınız yok.
*
Bunu bilmeniz için Müslüman olmanız gerekmiyor; dünyanın bütün dinlerinde, her erdemli toplumda insan onuru her şeyin üstünde tutulmuştur çünkü.
Kalp kırmanın, insanların onuruyla oynamanın, yol yapmakla, namaz kılıp oruç tutmakla, zekât verip, fakir fukaraya yardım etmekle tamir edilmeyeceğini bilmiyorsanız Türkçe’nin en büyük şairinden hiçbir şey öğrenmemişsiniz demektir… Bakın ne demişti Yunus Emre…
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil…