Kimse ‘Fakirlik Kaderimizdir’ Demesin

Yurdumun üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimi aynı anda yaşayabilirsiniz. İsterseniz denize girebilir isterseniz kayak yapabilirsiniz. Dağları, yaylaları, ovaları, vadileri, akarsuları, gölleri, ormanları ve hepsinden önemlisi...

Yurdumun üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimi aynı anda yaşayabilirsiniz. İsterseniz denize girebilir isterseniz kayak yapabilirsiniz. Dağları, yaylaları, ovaları, vadileri, akarsuları, gölleri, ormanları ve hepsinden önemlisi üretmek isteyen çalışkan insanları var.

Eskiden olduğu gibi ‘denizlerinden ve akarsularından çeşit çeşit balık avlanabilir. Yaylalarında koyun ve keçiden oluşan hayvancılık yapılabilir. Hayvanların önce sütünden farklı tatlarda peynir ve tereyağı, yününden ve kılından desen desen halılar ve kilimler elde edilebilir. Küçük ve büyük baş hayvancılık sayesinde kırmızı et sıkıntısı hiç çekilmeyebilir. Yaylalarda beslenen arılardan balın en şifalısı elde edilebilir. Tavuk üretimi sayesinde yumurta ve beyaz et bolluğu yaşanabilir.’

Yetişmeyen hiçbir ürün yoktur ülkemde. Dağların yamaçlarındaki susuz bölgelerde daha çok buğday ve arpa yetiştirilebilir. Üretilen buğday, hem unluk, hem de makarnalık olarak kullanılabilir. Bu bölgelerde hububatın yanı sıra şeker pancarı, soğan, patates, ayçiçeği, fasulye, nohut, mercimek, mısır, havuç, elma, armut, ayva, üzüm, kiraz, kaysı, incir, zeytin, domates, salatalık, karpuz, kavun üretimi yapılabilir.

Su sıkıntısı yaşanmayan ovalarda ise toprağa taş ekseniz evel Allah taş yetişir. Bu ovalarda başta pamuk olmak üzere, susam, soya, yerfıstığı ve patates gibi ürünler yetiştirilebilir. Yeniden gıda üretiminde kendi kendine yeten nadir ülkelerden birisi olabilir.

Gelişmiş ülke olmasak bile sanayide hiç de kötü değiliz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2020 senesi Yıllık Sanayi Ürün (PRODCOM) üretimimiz şöyle; 2020 yılında girişimciler tarafından üretilen ürünlerden yapılan satış tutarının yüzde 14,2'sini gıda sanayi ürünleri oluşturdu. Bunu yüzde 11,3 ile ana metal sanayi ürünleri, yüzde 9,4 ile motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı ve yüzde 8,2 ile tekstil sanayi ürünleri takip etti.

Türkiye’de 2020 yılında 1 milyon 110 bin 711 adet otomobil, 9 milyon 733 bin 466 adet ev tipi buzdolabı ve dondurucu, 1 milyon 104 bin 389 adet kombi (hermetik), 103 milyon 905 bin 993 litre kolonya, 206 milyon 909 bin 671 ton hazır beton ve 4 milyar 644 milyon 346 bin 447 TL'lik tıbbi ilaçlar üretilmiş. Girişimcilerin ürettikleri ürünlerden yaptıkları satıştan, toplamda 2 trilyon 503 milyar 774 milyon lira elde edilmiş.

Ülkemiz aynı zamanda bir turizm cenneti. Ne yazık ki Covid19 salgını sebebiyle son iki senedir turizm gelirlerimiz istenilen düzeyde gerçekleşmiyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı 2021 yılı Ocak-Temmuz dönemi yedi aylık turizm gelirimiz 6 milyar 877 milyon dolar olarak gerçekleşmiş.

Peki, bu fakirlik niye? Bu çalışkan Millet neden yokluk ve açlık çekiyor niye? Ülkeyi idare edenler devletin gelirlerini çarcur etmemeli. Haktan ve hukuktan ayrılmamalı. Vatandaşın tamamını kucaklamalı. İsraftan kaçınmalı. Devletin malını kimseye yedirmemeli. Çalmamalı, çaldırmamalı. Millete hak etmediği ekonomik krizler yaşatmamalı. Yapılan yanlışlar karşısında yaşanan yoksulluk ve fakirlik için ‘sabır’ tavsiye etmemeli. ‘Yastık altındaki altınları ve dolarları çıkartın’ dememeli. Ayıptır, olan var olmayan var…

Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım Hoca’da benzeri şeyler söylüyor.  “Sorunlarımız-Nereye Bu Gidiş”  konulu sohbetinde; “Niye fakirlik bizim kaderimiz olsun” diyerek fakirlik söylemine katılmadığını beyan ediyor. Gençlerle yaptığı sohbette; Fakirlik bizim kaderimiz mi? Vallahi değil, Billahi değil! Birileri eğer bize fakirlik adına bir şeyler söylüyorsa yalan söylüyor. Niye fakirlik bizim kaderimiz olsun. Allah Resulü aleyhissalatu vesselam, olduğu zaman en güzeli ile bu nimetlerden istifa etti. İslam ümmetinin kaderi fakirlik değildir.

Bize fakirliği peygamber ahlakı olarak anlatan adamların hayatında bu(fakirlik) yok. En güzel arabaya onlar binsin, en güzel evde onlar otursun. Eh Müslüman’a da zühd düşsün/takva düşsün. Tamamda sana o takva/zühd gelmedi mi.” Diye sormaktan da geri durmuyor.

Herkes aklını başına almalı, elinde bulundurduğu gücün azametiyle ‘ben yaptım oldu’ dememeli. Gücüne güvenenlere, aklını başına almayanlara söylenecek çok sözümüz var. Bunlardan birisi de Pir Sultan Abdal'ın sözü, buyurun:

"Hümâ kuşu yere düştü ölmedi,

Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı.

Dedim yâre gidem, nasip olmadı,

Ağlama gözlerim, Mevlâ kerimdir. "

Yazarlar Haberleri