İlk defa İngiltere’deki madenlerde, kullanılamaya başlanan demiryolları dünyayı 19. Yüzyıl içerisinde, insanların neredeyse köylerinden bile çıkmadığı bir durumdan, kıtaların aylar yerine birkaç gün içinde aşılabileceği bir duruma dönüştürmüştür.
Anadolu insanı buharlı lokomotifle ilk defa 1856 tarihinde İzmir Aydın hattının inşasına başlanmasıyla tanışmıştır. Bu inşaat Kıyı Egenin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak şekillenmesinde de etkili olmuştur. Osmanlı döneminden Cumhuriyete sadece 4.136 kilometrelik bir demiryolu miras kalmıştır.
Gelişme, kalkınma ve modernleşme amacı ile bir devlet politikası olarak ele alınan demiryolları, 1923-1950 döneminde, hem eski hatlar yenilenmiş hem de yılda ortalama 134 kilometre yeni demiryolu yapılmıştır. Yani tabiri caizse cumhuriyetin ilk on yılında anayurt dört baştan demir ağlarla örülmüştür.
Ne yazık ki, bu demiryolu projesi ikinci dünya savaşının da etkileriyle zorunlu olarak, daha sonra ise tercihen olmak üzere, 2000’li yıllara kadar bir arpa boyu ilerlememiştir.
Demiryollarının tekrar ele alınması 2004 yılından itibaren önemli yatırım projeleri planlanarak, yatırım stratejileri ile ortaya konulması ile olmuştur. Ülkemiz özellikle son 17 yıllık süreçte demiryolu ulaşımına verdiği önemin ve eş zamanlı yaptığı yatırımların karşılığını almaya başlamıştır.
Son yıllarda da Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki demiryolları altın çağını yaşamaktadır. Bunun yanında karayollarında da ciddi atılımlar yapılmıştır. Günümüzde ülkemizin demiryolu ağı 12.710 km’ye yükseltilmiştir. Ancak bu Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında çok düşük bir orandır. Örnek Almanya’da 40.826 km. demiryolu ağı vardır.
Türkiye’de yüksek hızlı tren sadece; Ankara-Eskişehir-İstanbul ve Ankara- Konya-Karaman olmak üzere iki hat üzerinden hizmet vermektedir.
Türkiye’nin iki haftadır yaşadığı olumsuz hava koşulları bir uyarı niteliğinde olmalıdır. Çünkü bu süreçte karayolları başta olmak üzere deniz ve hava ulaşımında aksamalar oldu.
Hava, deniz ve karayollarına nazaran hava koşullarından en az etkilenen demiryoludur. Son günlerdeki yoğun kar yağışı ülkemizin ulaşımı açısından demiryolunun önemini ortaya koymuştur.
Türkiye’de tüm büyükşehirlere hızlı trenlerle ulaşmak artık lüks olmaktan çıkmalıdır. Şehir içinde de metro hatları yeraltında olduğu için olumsuz hava koşullarından pek etkilenmemektedir.
Avrupa’nın büyükşehirlerinde metro ile her yere ulaşmak mümkündür. Ama hala Türkiye’de birkaç büyükşehirde bulunan yetersiz metro hatlarından başka bir şey yoktur.
Avrupa’nın neresine uçarsanız uçun havalimanından metro ile şehir merkezine gidebilirsiniz. Somut bir örnek vereyim; sadece İzmir de böyle bir imkan var.
Düşünün dünya şehri İstanbul’a ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’ya uçakla geliyorsunuz. Şehir merkezine gitmek içinse maalesef tek seçenek karayolu!...