Katılır mısınız bilmem. Günümüz hastalıklarının en başında ‘haddini bilmeme’, ‘kendini bir b.k oldum zannetme’ hastalığı gelmektedir. Eli üç beş kuruş para görenler, kıçı kıytırık bir makama değenler kendilerini halt oldum zannederek hem kendilerini hem makamlarını rezil ediyorlar… Örnek mi? İşte örnek:
Kendini önemli zanneden adamın biri Nasreddin Hoca’ya sormuş:
Sen kimsin? ‘Hiç’ demiş Hoca, ‘hiç kimseyim.’
Duyduğu cevaptan hoşlanmayan adam parmaklarının ucuyla itmiş Hocayı.
Bu kez Nasreddin Hoca sormuş adama: ‘Sen kimsin?’
‘Mutasarrıf’ demiş adam kabara kubara.
‘Sonra ne olacaksın?’ diye sormuş Nasreddin Hoca.
‘Herhalde vali olurum’ diye cevaplamış adam…
‘Daha sonra?’ demiş Hoca.
‘Vezir’ olurum demiş adam.
Peki, ‘sonra ne olacaksın?’ demiş Hoca.
‘Sadrazam olurum’ demiş adam.
‘Peki, sonra sonra?’ demiş Hoca.
Artık olabileceği bir makamın olmadığını gören adam,
Boynunu bükmüş ve ‘Hiç’ diye cevap vermiş Hocaya.
‘Peki, niye hindiler gibi kabarıyorsun be adam?’
Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım diyerek,
Hak ettiği dersi vermiş o haddini bilmeze bizim Hoca…
Ne demişti Atalarımız? ‘Edep, edep, edep / Edep Yahu’
Dünya Aile Günü
Geçtiğimiz Pazar günü malum ‘Anneler Günüydü.’ Gereği gibi kutlamaya çalıştık. Annesi hayatta olanlar gün boyu annelerinin gönlünü almaya onları mutlu etmeye çalıştılar. Küçük hediyeler eşliğinde ellerini öperek boyunlarına sarıldılar. Ne mutlu anne ve babasının gönlünü hoş edip hayır duasını alabilenlere…
Sırada ‘Aile Günü’ var. Bu da nerden çıktı demeyin. 20 seneden beri Mayıs ayının 15’inci günü ‘Aile Günü’ olarak kutlanıyor çünkü. Bu sene Covit19 virüsü nedeniyle hazır evlerimize kapanmış ve aile bireyleriyle hep bir aradayken ‘Aile Birliğimizi’ mutlaka daha fazla güçlendirmeliyiz. Eşlerimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi daha iyi anlamaya ve bir birimizi daha yakından tanımaya çalışmalıyız.
Anne ve babalar çocuklarının daha yakından tanımaya çalışırken bir yandan da kardeşlerin birbirini daha yakından tanımalarına yardımcı olmalıdır. Kardeşler arasındaki ufak tefek gibi görülen ama ileriki yaşlarda ciddi kırgınlıklara sebep olabilen problemlerin halli için programlar yapmalı, etkinlikler düzenlemeliyiz. Çocuklarımızın bir birlerini daha iyi tanımalarına ve bir birlerini sevmelerine zemin hazırlamalıyız.
Birlikte yaşamayı, bir birimize karşı sorumluluklarımızı, ailenin sahip olduğu olanakları birlikte kullanmayı, büyüklere saygıyı duymayı, küçükleri sevmeyi davranış haline dönüştürmeliyiz. Bir birimize karşı duyduğumuz saygıyı ve sevgiyi her fırsatta göstermeyi öğrenmeliyiz. Toplumumuzun geleceği için bu davranışları kazanmak Covit19’u yenmek kadar ciddi ve önemli bir iş diye düşünüyorum…
Aile bireyleri bir birini severse o aile güçlü / kuvvetli olur. Ne yel, ne sel, ne deprem, ne el alem velhasıl kelam hiçbir güç bu aileyi yıkamaz. Dağıtamaz. Aile bağları güçlü olanlar başarılı olurlar. Mutlu olurlar. Yokluk nedir, fakirlik nedir bilmezler. O halde Ailemizi bir arada tutmanın, eşlerin, kardeşlerin, birbirlerini daha iyi anlamalarını mutlaka sağlamalıyız. Bence en önemli gündemimiz bu olmalı. Aile birliğimiz adına aile içi hoşgörüyü ve şu iki güzel duayı hiç ama hiç terk etmeyelim;
‘Allah’ım bizleri üzme… Allah’ım bizleri topla…