Geriye doğru dönmek gerekiyor, kimi zaman.
Bugün gelinen noktanın analizini iyi yapabilmenin başka çaresi de olmaz. Geçmişe bakıp geleceğe yön vermek gerektiğini de bilmeliyiz.
AK Parti’nin öncesinde Türkiye bir koalisyonlar ülkesiydi.
Ondan önce de yine tek partili iktidarlar vardı.
1980’den önceyi de unutmamak kaydı ile 1980’dan sonrasına bakacak olursak; 1983-1987 ve 1987-1991 arasında iki dönem ANAP iktidarı vardı.
1991-1995, 1995-1999 ve 1999-2002 dönemlerinde ise ülke kısa süreli koalisyonlar, azınlık hükümetleri ile yönetildi.
1980 öncesinde de 1950’ya den sonrasında tek partili iktidarlar, koalisyonlar ve azınlık hükümetleri yaşanmış ülkemizde…
**
Türkiye, 7 Haziran Seçimleri öncesi çok şeye gebeydi.
12-13 yıllık AK Parti’nin tek partilik yönetimi, ülkeyi çoğu kesimlerinde sıkıntıya sürüklüyor. Uzun süreli iktidarlığın verdiği bir ‘nasıl olsa yine kazanırız’ rahatlığı bir yana; AK Parti’nin son zamanlardaki özellikle yerel yönetimlerdeki partizanca tutumu ‘tarafsız’, ‘kararsız’ cephesinde olup ta AK Parti’ye oy vermiş insanların kaçmasına neden oldu.
Bunun yanında özellikle 7 Haziran Seçimlerinden önceki son iki seçimde Güneydoğu’da AK Parti’nin elde ettiği vekil sayısının seçim sisteminden kaynaklanan adaletsizliği de gün yüzüne çıkıyordu. 7 Haziran Seçimlerinde, HDP’nin parti olarak seçime girme cesareti AK Parti’nin bugüne kadar bölgede gördüğü ancak görmek istemediği bir gerçeği de gün yüzüne çıkardı.
Aslında meseleye sadece güvenlik, ekonomi, siyaset olarak bakmak yanlıştır. Türkiye’nin gebe olduğu bir çok sorunu en ince ayrıntısına kadar değerlendirmekte, irdelemekte fayda olacaktır. Özellikle AK Parti iktidarında ötekileştirilmişlerin zaman içerisinde çoğaltılması ile bugün bu sıkıntılı noktaya gelinmiştir. Mesele, sadece siyasi değil insanların bilinç altında yatan ‘egolarının’ gün yüzüne çıkmasıdır.
Türkiye, 1 Ocak 2005’te TL’den 6 sıfır attı, TL’yi YTL’ye çevirdi ve 1 Ocak 2010’dan itibaren de YTL’nin Y’sini atarak yeniden TL’ye döndü. Paramızdan sıfır atıldığı dönemde 1 ABD doları 1 YTL 33 YKr idi; bugün 1 ABD doları 2 TL 85 KR oldu. Artış yüzde 100’ü geçti. Ki, Türk Lirası’nın ABD doları karşısında değer kaybetmesi ekonominin ne durumda olduğunun bir göstergesidir.
Asgari ücrette rakamsal artış var ama, alım gücü düşmüştür. Bu rakamlarla ortadadır. O günkü döviz fiyatları ortada, bugünküler ortada. O günkü altın fiyatları ortada, bugünkü altın fiyatları ortada. O günkü değerler kayıt altında, bugünkü değerler kayıt altında. Yani gizlenecek, saklanacak bir durum yok ortada. Vatandaşın o gün bankalara olan borcu ortada, bugün olan borçlar ortada.
Yani Türkiye çok iyi gitmiyordu.
**
Türkiye, yeni bir siyasi dönem istiyor.
Doğum olacak ama sancılı olacak. Yeni bir seçim belki de Türkiye’ye yeni bir siyasi parti kazandıracak. Yeni bir heyecan arayacak, yeni bir heyecan bulacağız.
Ama şimdi her şey tıkandı.
AK Partililerin sıkça dile getirdiği, 1990’ların son dönemlerindeki koalisyonları öcü gibi göstermek çok hoş olmadı. Bakın bugün sayısal çoğunluğu elinde bulunduran parti, koalisyon dahi kuramıyor. 1999’da MHP, DSP ve ANAP ile bir araya gelip hükümet bile kurmuştu. Ama bugün tabanı yakın iki parti olan AK Parti ve MHP bir araya gelemiyor. Bunun nedenleri tabanda değil, tavandadır. Zaten bugün gelinen nokta da budur.
Umutlar tükenmektedir. Yarın geç olabilir ama yeni bir doğum beklenmektedir.
Erken doğum, çocuğun yaşama şansını da azaltır.