Güzel Ülkemin Güzel İnsanları Mutlu Mu?

Pazar gecesi çok uzaklardan bir dost aradı. Telefonun öbür ucundaki bu dost; “on yılı aşkın bir süreden beri Amerika’da yaşayan Mehmet Kaçmış” idi. Memleket hasretiyle yanıp tutuştuğu her halinden belli oluyordu. Karşılıklı...

Pazar gecesi çok uzaklardan bir dost aradı. Telefonun öbür ucundaki bu dost; “on yılı aşkın bir süreden beri Amerika’da yaşayan Mehmet Kaçmış” idi. Memleket hasretiyle yanıp tutuştuğu her halinden belli oluyordu. Karşılıklı hal-hatır sorularından sonra hiç durmadan, peş peşe hatta yağmur gibi memleketle ilgili sorular sormaya başladı. Kişisel, Sosyal, Kültürel, Ekonomik ve Siyasi soruların biri bitiyor biri başlıyordu. Kanaatimce, beni gerçekten bunaltan sorular karşısında çok zorlansam da birisi hariç hepsinin cevabını verdiğimi söyleyebilirim.

Pazar gecesinden beri yanıtlayamadığım; ‘Güzel Ülkemin Güzel İnsanları Mutlu Mu?’ sorusunun cevabını bulmaya çalıştım. Ulaştığım bilgiler sonucunda bende oluşan kanaati siz değerli okuyucularımın bilgisine sunmak istedim.

En basit anlatımla; ‘bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumuna’ asayiş deniliyor. Herhangi bir yerde yaşayan insanların malı ve canı güven içerisindeyse, düzen varsa o yerde yaşayanlar için ‘mutlu insanlar’ denilebiliyor.

Muz Cumhuriyetleri hariç dünyadaki modern devletlerin en önemsediği husus nedir diye sorulduğunda alınan cevap; ‘kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğidir’ oluyor. Bu duruma ‘Milli Güvenlik’ deniliyor. Devletler; milletinin ve vatan güvenliğini ve çıkarlarını tüm askerisiyasi, diplomatik ve ekonomik imkânlarını kullanılarak iç ve dış tehditlerden korumaya çalışıyorlar. Güvenli ve istikrarlı bir devlet için birçok ülke tarafından uygulanan genel stratejiler bulunuyor. Bunlardan bir kaçını yazıma almak istedim;

Diplomatik girişimlerle müttefik devletlerin herhangi bir küresel konuya bakışının kendi ulusal çizgilerine getirilmesi(Haklı da olsak hiçbir meselemize destek bulamadık)

Aynı diplomatik girişimler kullanılarak, potansiyel tehdit ve bilinen düşmanların uluslararası arenalarda izole edilmesi(PKK ve diğer terör örgütlerini izole edemedik)

Güçlü, modern, yüksek beka, hazırlılık seviyesi ve hareket kabiliyetine sahip, hızla çatışma alanına mobilize olabilen silahlı kuvvetler bulundurulması(Her zaman gurur duyduğumuz ordumuzu bir türlü profesyonel ordu haline getiremedik.)

Çağdaş, yaratıcı, teknolojik yenilikleri en üst seviyede takip edip uygulayabilen, dış unsurlardan bağımsız bir ulusal savunma sanayii organizasyonu(Yapamadık)

Yeterli, çeşitli ve etkin ulaşım sistemleri, altyapı, enerji üretim, nakil ve dağıtım hatları, stabil yakıt üretim tesisleri ve boru hatları (kurduk ama vanası başkalarının elinde. Adamları sinek soksa gazı kesmekle tehdit ediliyoruz)

Milli teknolojiye dayalı, ulusal güçler tarafından kontrol edilip denetlenebilen sivil ve askeri haberleşme sistemleri ve ağları (Maalesef bin bir güçlükle yapılanları bir bir sattık.)

Sivil savunma teşkilatları, profesyonel arama ve kurtarma ekipleri, acil müdahale ve sağlık hizmetleri sunabilme kabiliyeti (Kızıl Ay’ı hallettik. Yerine yarım yamalak AKUT isminde bir dernek kurduk. Eldekileri bilmediğimizden övünüp duruyoruz.)

İstihbarat kurumları ile üstü kapalı tehlikelerin önceden fark edilip önlem alınması, potansiyel tehditlere karşı casusluk ve karşı-casusluk faaliyetleri güdülmesi, elektronik istihbarat ve güvenlik kurumları arasında ortak veri tabanları kullanımı.(Bu da ne Allah aşkına. On sene boyunca aynı yatağa giren ve sonra hainmiş bunlar diye feryat eden, bir teşkilattan hangi karşı casusluk çalışması bekleyeceksin.)

İdeolojik  tutumu her ne olursa olsun, tüm siyasi partiler ve önde gelen sivil toplum kuruluşları tarafından kabul edilip benimsenen bir ulusal savunma stratejisi belgesi hazırlanır. Bu belge küresel gelişmeler ve değişen çıkarlara göre revize edilir.(Bu ülkenin bölünmesi için uğraşan bir siyasi partiyi meclise sokacaksın, sonra milli güvenlikten belgesinden bahsedeceksin). Maalesef benim ülkemde bu saydığım tedbirlerin hiç birisi yok.

Benim gençliğimde; ‘Devletten habersiz sinek uçamaz’ denirdi. Şimdilerde ‘devletin uçan fillerden bile haberi yok.’ Paralelden kırk sene, PKK’nın şehirlerdeki yığınağından on sene sonra haberdar oldu.

Gelelim can dostum Mehmet Kaçmış’ın sorusunun cevabına. Sevgili Kaşmış; Senin beğenmeyip terk ettiğin bu ülke kar yağdığı zaman okulları tatil edilen, sabaha karşı sokağa park ettiği arabası ateşe verilen, vatandaşları kendi ülkesindeki bazı şehirlere bile gidemeyen, milli gelirleri sosyal devlet, sosyal belediyecilik adı altında çar çur edilen bir ülke haline getirildi. Tek meselesi, BAŞKANLIK sistemi olan bir hükümetin yönettiği bu ülkede insanların mutlu olması mümkün mü?

Yazarlar Haberleri