Seneler peş peşe gazel dökünce,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Gurup ufuklara kandil yakınca,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Gelen şafak değil, beyhûde kanma,
Semânın rengine sakın aldanma,
Gece, ak saçları karartır sanma,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Zaman; ikindinin zevâl deminde,
Tükenen bir ömrün son döneminde,
Bitmeyen işlerin hesap ceminde,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Tezkîr etsek tesbihâtın dilinden;
Çoktan geçtik “Sübhanallâh” yılından,
“Allâhü Ekber”in tuttuk elinden,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Ömür kısalıyor, kaşlar uzarken,
Saç hazanda, sakal kışta gezerken,
Gönül ilkbahara mektup yazarken,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Hayat yumağından yıllar söküldü,
Kulak ağırlaştı, dişler döküldü,
Hafızanın bile beli büküldü,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Yaşlandıkça gençliğimi özlerim,
Tek gözlükle görmez oldu gözlerim,
Bedenimi taşımıyor dizlerim,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Eski mecâlimden eser kalmadı,
Kolda kuvvet, gözümde fer kalmadı,
Şimdi şikâyetsiz bir yer kalmadı,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Gizli değil, âşikârdır ikrârım,
Sonbaharda filiz verir efkârım
Artık yaprak döktü hâtıralarım,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Evim ıssız kalan bir otağ oldu,
Kuşlar uçtu; hâne, sessiz bağ oldu,
Düzler yokuş oldu, yokuş dağ oldu,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Yıllar artık beni benden alıyor,
Sayılı nefesler hep azalıyor,
Yavaş yavaş göç davulu çalıyor,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Sona yaklaştırır kalpteki ağrı,
Sılaya dâvettir yapılan çağrı,
Gurbette son mekân toprağın bağrı,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
İnsan, “su misâli” geçip gitmede,
Ecel şerbetini içip gitmede,
Vakti gelen bir bir göçüp gitmede,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
“Azık için” mühlet veriyor zaman,
Güneş’i geceye seriyor zaman,
Ha gayret, durmadan eriyor zaman,
Yol kısaldı, gün akşama yaslandı.
Dr. Mehmet GÜNEŞ