Ezilen kadınlar yoktu!

Ezilen kadınlar yoktu!Emekçi kadınların uğradıkları haksızlıkları dile getirmek için seçtikleri ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ geçtiğimiz Cuma ülkenin her köşesinde gösterişli törenlerle kutlandı. Düzenlenen programlarda...

Ezilen kadınlar yoktu!

Emekçi kadınların uğradıkları haksızlıkları dile getirmek için seçtikleri ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ geçtiğimiz Cuma ülkenin her köşesinde gösterişli törenlerle kutlandı. Düzenlenen programlarda valiler, belediye başkanları, holding sahipleri ve her taraflarından vıcık vıcık yağlar damlayan şişman şişman kadınlar vardı ama ‘ezilen kadın’ yoktu. Emeklilerin, işçilerin, küçük esnafın yaşadığı ıstıraplara kayıtsız kalan ve milyonlarca insanla alay edercesine ‘asgari ücretle de geçinilir’ diyenler aynı pişkinlikle ‘bu ülkede ezilen kadın varda mı’ çağırmadık diyebilirler. Hâlbuki sırça köşklerinden kafalarını dışarı çıkartarak etraflarına bir baksalar bir değil binlercesini bulacaklar…

Bu ülkenin her köşesinde kadınlar hala köle gibi alınıp satılabiliyor. Doğusunda ve de batısında çocuk yaşlarında istemedikleri erkeklerle evlendirilebiliyorlar. Erkeklerden şiddet gördüğü için 15.000 kadın polis koruması istiyorsa, koruma isteyen kadınların sadece yarısından azına koruma veriliyorsa, akrabaları tarafından tecavüze uğradıkları için töre yüzünden canlarına kıyılıyorsa 8 Martlarda kadınlar günü partisi düzenlemeye utanır insan.

Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma

Sadece biz değil, yeryüzünde yaşayan kim varsa yaklaşık bin yıldan beri bu topraklarda yaşayan insanlara ‘Türk’, bu topraklara da ‘Türkiye’ diyorlar. Bin sene sonra bunu değiştirmeye çalışmak kimin/kimlerin haddine. Azınlıklar, gayri Müslimler her zaman vardı, şimdide var. Bin yıl geçmesine rağmen hala varlarsa asimilasyondan nasıl bahsedilebilinir ki. Bunlarla dün bir meselemiz yoktu, bu gün de yok. Bu vatanda hep birlikte yaşayıp gidiyoruz. Türk olmayan unsurlar Türk devletine ve Türk milletine sağdık kaldıkları müddetçe başımızın tacı olmuşlardır. Ne yediysek onu yemişler ne giydiysek onu giymişlerdir. Hainlik ettiklerinde ise elbette cezaları verilmiştir…

Bu gün maalesef bu hainlere cezaları verilemiyor. Ne yapsalar keselerine kalıyor. Devleti idare edenler ise ‘Sapla samanı bir birine karıştırıyorlar.’ Her nedense bu hainleri cezalandıramıyorlar. Oysa Birinci Dünya Harbi sonrasında dâhili ve harici düşmanlar dedelerimize ve ninelerimize yaptıkları zulümlerin bedelini çok ağır bir şekilde ödemişlerdir. Eskiden beri; ‘Devlet adamları eşkıya ile muhatap olmaz’ veya ‘Eşkıya ile muhatap olanlar devlet adamı olamaz’ denilir. Belki de yaşadıklarımızın sebebi budur. Son yıllarda devleti idare edenlerin başarılı birer iş adamı oldukları kesin. Ama başarılı birer devlet adamı oldukları tartışma konusu. Kurtuluş savaşı esnasında çok kötü şartlar altında bile hainlerle anlaşma yerine mücadele etmek isteyen Türk Milletine‘Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma’ diye seslenerek güç ve kuvvet vermeye çalışan Merhum Akif’in sözleri hala kulaklarımızda. Bu yüzden tüm yaşananlara rağmen ye’se kapılmıyoruz. Her fırsatta meydanlardaki kalabalıklara avaz avaz Akif’in şiirlerini okuyanlar, Merhumun hainlere karşı sessiz kalanlara onlarla anlaşma yapmak isteyenlere ‘Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak… Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak’ diyerek nasıl karşı çıktığını bilmezler mi acaba…

Elbette kan durmalı. Bunun için ne gerekiyorsa tabiî ki yapılmalı. Ama koca Türk Devletini iki hainin vereceği kararı bekler duruma düşürülmemeli. Buna gönlümüz razı olmuyor. Otuz seneden beri Türk Devletini yıkmaya Türk Milletini yok etmeye çalışan İmralı’da ki katil Öcalan ile Kandildeki hain Karayılan’ın insafına kalmak gücümüze elbette gücümüze gidiyor. Sürçü lisan ediyorsak af ola. Yaşanan son olaylar karşısında gönlümüz kırgın yüreklerimiz yangın yeri gibi…

SBS ve LYS kalkacakmış

Basında yer alan haberlerden öğrendiğimize göre liselere girmek için yapılan SBS ve Üniversitelere girmek için yapılan YGS ve LYS sınavları kaldırılacakmış. Ne ala… Peki, yerine ne gelecekmiş? Onu bilen yok. Yine basında yer alan haberlere göre her okul kendi sınavını kendisi yapacakmış. Ciddi olamazlar. Türkiye’de özeliyle resmisiyle 170 üniversite var. Üniversite olmayan il yok gibi. Allah aşkına bu üniversiteler ayrı ayrı sınav yaparsa bu sınavlara girmek mümkün olabilir mi? Sayın yetkililer; lütfen kafaları karıştırmayın. Sistemle uğraşmak yerine eğitimin kalitesini artırın yeter…

Yazarlar Haberleri