Ey ahmak! ölümden güzel bir şey var mı?

Bize örnek olarak gösterilen Cumhuriyet büyükleriyle (!) aydınların ve ders kitaplarında yazıları ve şiirleri okutulan seküler- çağdaş edebiyatçıların çoğu ölümden korkan zavallılardır.Ölümden pek korkarlar. Onları...

Bize örnek olarak gösterilen Cumhuriyet büyükleriyle (!) aydınların ve ders kitaplarında yazıları ve şiirleri okutulan seküler- çağdaş edebiyatçıların çoğu ölümden korkan zavallılardır.

Ölümden pek korkarlar. Onları ölüm karşısında zavallı yapan şey kapıldıkları Batı’nın düşünce ve felsefeleridir, “yaşamak İştahı” dır. Bu zavallı güruha göre ölüm rahatsız edici, hayattan koparıcı ve sonsuz karanlık bir düşüncedir.

Cumhuriyet modernleşmesinin bu zavallılara öğrettiği şey: “Ölüm, insanların başarılarından hoşlanmayan tanrıların verdiği cezadır.”

Bunların hâlini Necip Fâzıl’ın mısralarıyla anlatılabilir: “Ölümü sığdıramaz /Akıl daracık koğuk / Ölemez, çıldıramaz /Ağlarlar boğuk boğuk.”

MODERNLER ÖLÜM DENİNCE ÜRPERİRLER                                                                                  

Modern-laik zihniyetli insanlar ölüm denince ürperirler, tir tir titrerler.. Çünkü Müslümanca yüreği yok onların. “Ölüm aklıma geldikçe korkuyorum” diyen lâdinî düşünce sahip olanlara, yâni ahmaklara acıyınız. Onlara ölüm bilgisine sahip olmasını tavsiye ediniz.

Hiç ölmeyecekmiş gibi nefsaniyetin en yüksek haddinde çalım satanlara Necip Fâzıl’ın mısraıyla “Soruversem: Haberin var mı ölümden?”                                                                                                                                                                                                                                                                           

“Lütfen bana ölümü hatırlatmayın” diyenlere Hz. Mevlâna’nın üslûbunca derim ki: Ey ahmak! Ölümden güzel bir şey var mı? Biz unutsak ta ölüm bizi unutmaz. Vakti saati geldiğinde kapıyı çalar gelir. “O kaçmakta olduğunuz ölüm, işte size mutlaka ulaşacaktır…”  âyetine (Cuma sûresi / 8) inanmıyor musun?

Karacaoğlan’ın, dünyasına doymamış, gök ekini gibi taze insanlar için dediği “Var git ölüm sonra gel” mısraları sizi aldatmasın ve kötü gamlara düşürmesin. O şair, modernler gibi ölümden korktuğuiçin figan etmiyor. Ölüme ve Azrail aleyhisselâma inanıyor ve hürmet ediyor, fakat biraza fırsat vermesi için dilekte bulunuyor:

“Ölüm ardıma düşüp de yorulma / (…) / Akıbet alırsın komazsın beni / Var git ölüm bir zaman da gene gel / Şöyle bir vakitler yiyip içerken / Yiyip içip yaylalarda gezerken / (…) /Eşimle dostumla buluşamadım.”

 

ÖLÜM DAİMA GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE OLMALI

                                                                                                                                          

Doğduğumuza seviniyorsak, öldüğümüze de sevineceğiz. Ölüm daima gözümüzün önünde olmalı. Ölüm her an yoklayabilir. Kitap okurken, yazı yazarken, para sayarken, türkü dinlerken, haram mekânlarda eğleşirken, namaz kılarken… Elbette ölüm geldiğinde iyi amel üzere olmak bahtiyarlıktır.

 

“EVVEL GİDEN AHBÂBA SELÂM OLSUN ERENLER”

Hâsılı kelâm, insan sözüne ne hâcet. Âyet buyruğudur: “Her nefis ölümü tadacaktır.”

Ölmeyi cezbe hâlinde bekleyenlere ve bizden evvel ölüp asıl vatana vâsıl olanlara Y. Kemal’in mısralarıyla derim ki: “Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde / Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler.” 

 

 

 

Yazarlar Haberleri