Dilenen Çocuklarımız

Savaştan kaçıp ilimize sığınan Suriyeli ailelerin çocukları Maraş’a geldikleri günden beri şehrin her köşesinde dilencilik yapmaya devam ediyorlar. Küçük yaştaki çocukların dilencilik yapması kanımıza dokunsa da maalesef...

Savaştan kaçıp ilimize sığınan Suriyeli ailelerin çocukları Maraş’a geldikleri günden beri şehrin her köşesinde dilencilik yapmaya devam ediyorlar. Küçük yaştaki çocukların dilencilik yapması kanımıza dokunsa da maalesef elimizden bir şey gelmiyor.

Suriyeli çocuklar; “dilenme konusunda her gün biraz daha ustalaşıyor ve hırçınlaşıyorlar. İstedikleri sadakayı vermeyenlere karşı oldukça sert tavır sergiliyorlar.” Biz Türklerin yoğun olarak kullandıkları ne kadar iş yeri varsa dilenmek için hepsini kullanıyorlar

Güle güle dilensinler! Benim derdim  “o mini minnacık avuçlarında sevip durdukları hayırseverlerin verdiği birkaç demir lira” değil. Hatta bu küçücük yavruların dilenmesi bizim “kalbi kararmış, mal paylaşımında gölgesine bile tahammülü kalmamış, hep benim olsun, her şey benim olsun diye bangır bangır bağıran bencil, vicdan fukarası zengin hemşerilerimizin” taşlaşmış kalplerini birazcık yumuşatabilir mi diyerek sevindiğim bile olabiliyor.

Benim esas derdim elbette başka. Dilenen Suriyeli çocuklara imrenerek bizim çocuklarımızda dilenmeye başladılar. Dilenen yavrularımızın sayıları henüz yüzlerle, binlerle ifade edilmiyor olabilir. Henüz ilgililerin dikkatini bile çekmemiş olabilir. Kahramanmaraşlılar henüz bu musibetin farkına varmamış da olabilirler. Ama maalesef Maraşlıların çocukları da dilenmeye başladı. Acı ama gerçek bu.

“Ensar olalım ensar olalım” diye bağıran kardeşlerim; “üzüm üzüme baka baka kararır” atasözünü lütfen unutmayalım. Ensar olalım derken yavrularımızın bugün için birer zararsız dilenci, yarın için ise beklide birer azılı eşkıya/şaki olmalarının önüne mutlaka geçmeliyiz.

Dilenen Suriyeli çocuklarımız keşke esnafımızın yanında meslek öğrenseler. Dünya tatlısı olan bu yavrularımız keşke bir şeyler satarak ailelerinin nafakalarına katkı sağlasalar. Keşke Türk kardeşleriyle birlikte yaz okullarına devam etseler. Keşke dilenmeseler. Zaten fukaralıktan kıl ucunda duran bizim yavrularımızı da dilenciliğe başlatmasalar…

On Bir Ayın Sultanı

On bir ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerif geldi çattı. 26 Mayıs 2017 Cuma günü Allah nasip ederse birinci teravih namazımızı kılıp birinci sahurumuzu yapmış olacağız. 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü ise birinci orucumuzu tutuyor olacağız. Sadakaların yanı sıra fitre ve zekâtların da verilmesi gereken bu kutsi ayda ihtiyacından dolayı dilenen ne Suriyeli nede Maraşlı bir tek çocuğumuz, gencimiz ve yaşlımız kalmaz inşallah.

Etin 50 Liraya dayandığı, meyve ve sebzelerin el yaktığı, envai türlü tatlı ve dondurmaların yanına bile yaklaşılamadığı, kilosu 20-25 Liradan satılan firiğin tanının unutulduğu uzun yaz günlerinde “Fakir fukaranın/garip gurabanın” hatırlanması, başlarının okşanması, gönüllerinin kazanılması gerekmektedir. Müslümanlara yakışan davranış tamda bu davranıştır. Cenab-ı Hak bizlerden, riyadan ve gösterişten uzak ne yaparsa Allah rızası için yapan kullar olmamızı istiyor. Bu ayın hürmetine Allah’ın istediği kulların sayısı Maraş’ımızda da artırsın inşallah. İsraftan uzak yaşayan, riya ve gösterişten Allaha sığınan, mütevazı Müslümanların sayısı artsın inşallah…

Etkinliğe Davet

17 Mayıs 2017 Çarşamba günü Necip Fazıl Kültür Merkezinde saat 20.00’de Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesi ve Türk Eğitim-Sen 1 No’lu Şube yetkilileri tarafından hazırlanan; “Milli Eğitim’de Yeni Arayışlar ve Günümüz Meseleleri” konulu bir panel gerçekleşecek. Gerek Türk Ocağı gerekse Türk Eğitim-Sen yetkililerini kutluyorum. Hayırlara vesile olacağına inandığım bu panele Mustafa KÖK Hocam adına tüm hemşerilerimi davet ediyorum…      

Yazarlar Haberleri