BU DÜNYA BİZİM MEMLEKET

Geçen haftaki yazımda Rahmetli Barış Manço’nun bir parçasıyla söze girmiştim. İşte o ‘Hemşerim Memleket Nire ?’ diye başlayan uzun şarkısı şu sözle biter. ‘Bu Dünya bizim memleket’ bu hafta da bu konuya değinmek...

Geçen haftaki yazımda Rahmetli Barış Manço’nun bir parçasıyla söze girmiştim. İşte o ‘Hemşerim Memleket Nire ?’ diye başlayan uzun şarkısı şu sözle biter. ‘Bu Dünya bizim memleket’ bu hafta da bu konuya değinmek istiyorum. İnsanlar için yerellik önemlidir. Yerelden başlayan ilerlemeler zaman içerisinde kendi aşamasını tamamlayarak sınırları dışına ve evrensele ulaşır.

İki global örnek;

Birincisi; Artık eski bir Dünya kalmadı. Globalleşen Dünya’da binlerce kilometre uzaklıktaki bir sorunun en geç birkaç günde yanı başımızda olabiliyor. Japonyada’ki Fukuşima Nükleer santralindeki hidrojen patlamasından birkaç gün sonra Avrupa’yı ve Türkiye’yi de etkilemiştir.

İkincisi; 2019’da Çin’in Wuhan eyaletinde ilk kez ortaya çıkan Coronavirüs çok kısa bir sürede tüm Dünyayı etkilemiştir.

Geçmiş yüzyıllardan farklı olarak günümüzde ve yakın gelecekte insanlığı tehdit edecek felaketler tüm ülkeleri tehdit edecek ve küresel ortak bir mücadeleyi gerektirecektir.

Ülkemizde sık sık kullandığımız bir motto vardır. ‘Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımızı var.’ Artık küresel olarak da tüm ülkeker işbirliği yapmak zorundadır. Çünkü hava ortak, su ortak, her şey ortaktır. Zaten, uzaydan bakıldığı zaman ülkeler arasında da sınır yoktur.

Aslında bizleri direkt olarak etkileyen sorunları bile yeterince dile getiremiyoruz. Getirebilsek de bu çevresel sorunlar yetkililer tarafından çözüm bulunamıyor nedense!

İki yerel örnek;

Asıl söylemek istediğim, bizim bölgemizin çevresel açıdan iki kanayan yarası var; bunlardan birincisi Afşin- Elbistan termik santrallerinin filtresiz bir şekilde çalıştırılarak 1985’ten bu yana çevreye verdiği zararlar. Enerji üretmek için daha çevreci yenilenebilir enerji kaynakları tercih ederken bir yandan da bu tip kaynakları değerlendirmek te gerekir. Ancak bunu çevreye en az zarar verecek şekilde tasarlamak zorundayız.

İkincisi ise Aksu Çayı’na ve oradan da Sır Barajı’na dökülen fabrika atıklarıdır. Bu atıkların da arıtmadan doğaya salınması felakettir.

Bu iki sorun yıllardır çözülememiştir. Biz yerelde görece küçük bu sorunları bile çözemezken,  nasıl başımızı kaldırıp da küresel sorunları düşünüp onlarla ilgili çözüm üretelim. Daha yaşanabilir bir Dünya için yapılacak şeyler var. Yeter ki bu konunun ehemmiyetine içten samimi bir şekilde inanalım.

             Dr. Nurullah KILINÇ

Yazarlar Haberleri