BİÇARELER

Biçareler2019 Ocak ayında en düşük SSK emeklisinin aylığı bin 885 liraya, en düşük Bağ-Kur emeklisinin aylığı bin 686 lira olacak.Ye ye bitmeyecek bir para. Başka bir gelirin yoksa Türkiye’de emekli maaşları ile yaşamak...

Biçareler

2019 Ocak ayında en düşük SSK emeklisinin aylığı bin 885 liraya, en düşük Bağ-Kur emeklisinin aylığı bin 686 lira olacak.

Ye ye bitmeyecek bir para. Başka bir gelirin yoksa Türkiye’de emekli maaşları ile yaşamak imkânsız. Zeytini sayarak yiyecek, çorba, pilav ve makarnaya talim edeceksin. Maaşının en az üçte birini elektrik, su, doğal gaz, telefon gibi faturaları ödemeye gidecek. Kalanla yaşar mısın, ölür müsün bilinmez.

Ayda bir defa bir kilo kıyma alabilirsen ne ala. Mecbur olmadıkça bulunduğu semtten dışarı çıkmayacaksın. Gideceğin yere yaya gidecek giyim, kuşamı en ucuz yerden temin edeceksin. Büyük bir masraf çıkınca bankadan ihtiyaç kredisi alacaksın. Aybaşı gelmek bilmiyor. Gelse de maaş asla yetmiyor. 

SSK emeklisi bir dostla dertleşiyoruz. Geçinebiliyor musun diyorum; “Ortada geçinme diye bir şey yok. Sabah kalkıp çarşıya iniyorum, akşama kadar dolaşıp geri eve geliyorum. Bazen kahvede bir çay içiyorum. Yaz güzeldi, kışın mecburen doğal gaz yakılıyor. 350-400 lira doğal gaz ödüyoruz. Elektrik aylık 100 liradan fazla geliyor.50-60 lira da su parası ödüyorum. Benim ve eşimin birer cep telefonu var. 25’er liradan 50 lira telefona ödüyoruz. Bu faturaların aylık toplamı 700 bin lira kadar. Yani maaşın üçte biri faturalara gidiyor. Evde üniversite mezunu ama işsiz iki çocuk var. Günde en az 10, 15 lira harçlık vermeniz gerekiyor. En büyük korkum hastalık; “Hastan olsa cebinde onu acilen hastaneye  götürecek taksi paran yok. Özele gitsen gidemiyorsun. Bende hem şeker hem de tansiyon var. Sürekli ilaç kullanmak zorundayım. İlaç yazdırıyorum. Hem eczaneye fark ödüyorum hem de maaşımdan kesiliyor. Emeklilerin durumu çok zor” diyor.

Halini utanarak anlattı. Anlatırken en az üç, dört kere ‘Allah Devlete zeval vermesin’ diyerek devlete isyan etmediğini anlatmaya çalıştı. Halini gizlemeye çalıştı. Sanki hali bizce malum değilmiş gibi terler dökerek zor anlar yaşadı.

Emeklilerin hali gerçekten içler acısı. Emekli maaşlarıyla ilgili acilen yeni bir düzenleme yapılmalı. Öncelikle maaşının dışında başka bir geliri olmayan ve eşi ev hanımı olan, işsiz çocuğu olan emeklilerin maaşları mutlaka iyileştirilmeli. Bu durumdaki emeklilerin gazi ve şehit yakınlarına uygulandığı gibi bir çocuğu mutlaka bir işe yerleştirilmelidir…

Bu sene bereketli bir kış yaşanıyor. Yağışlar herkesi memnun edecek kadar çok. Dağlar kar, ovalar su altında. Yağan yağmurlara ve karlara; ‘Allah’ın Rahmeti’ nazarıyla bakıyor ve seviniyoruz. ‘Kar senesi var senesi’ diyerek nerdeyse göbek atacağız. Esas sevincimizin nedeni belli; ‘yazın bolluk ve bereket olacak, meyve, sebze fiyatları ucuzlayacak.’ Ucuzlar mı? Bence ucuzlamaz. Bekleyip göreceğiz…

80 sonrası dağlarda eşkıya kalmadı. Şehirlerdeki teröristler dağlara, dağlardaki eşkıyalar ise şehirlere yerleşti. Eli öpülesi esnafın arasına karışan eşkıyalar çalmaya ve soymaya acımasızca devam ettiler. Ama isimleri değişti. Kimse onlara eşkıya diyemedi. Siyasette, ticarette onların eline geçti…

Zengin oldular. Güç kazandılar. Her istediklerine kavuştular. Yol yöntem bilen edep ve terbiye sahibi, zenginden alıp fakirlere veren ve her konuda racon kesen kabadayılarının yerine geçtiler. Zenginden alma, fakire verme, racon kesme kalmadı. Hak, hukuk kalmadı. Kısaca ‘düzen bozuldu, eski köylere yeni adetler geldi.’  

Kimileri bir apartman dairesi için, kimileri bir otomobil için, kimileri bir bilgisayar için kimileri ise bir cep telefonu için bin tüm değerlerini satıverdi. Bin senede oluşan şehir kültürünü acımasızca yok ettiler.

Devleti yağmalamaktan korkmadılar. Özelleştirme adı altında Milletin ortak mallarına bir bir el konuldu.  Fabrikalar satıldı. Araziler ve arsalar satıldı. Ormanlar satıldı. Yıkılan düzenin yerine ‘Alan memnun satan memnun’ adıyla alçakça bir düzen kuruldu…

Allahtan korkan Milletten utanan namuslu insanlar dönen dolapların ve kurulan bu eşkıya düzenin farkında, herkesin bir hesabının olduğu da aşikâr. Namuslular hala suskun. Hesabı kendisini görmesi gerektiğini biliyor ama nedense hala işi Allaha bırakıyor! Bu gibilere söylenecek sözü Cennet Mekân Mehmet Akif Söylemiş:

Ey, bütün dünya ve içindekiler ayaktayken yatan!

Leş misin davranmıyorsun? Bari Allah’tan utan.

   

Yazarlar Haberleri