MEB, özel öğretim kurslarını bu eğitim yılının sonunda kapatma kararı aldı. Yetkililer bu kararıyla ‘dershaneciliği’ tümden yok edeceklerini düşünüyorlar. Oysa her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yasaklamayla problem çözülmüyor.
Yapılan açıklamalardan; Kurslara olan ihtiyacın ortadan kalkmayacağı, bu kurslara yine ihtiyaç olacağı ancak bu bursların yalnızca devlet eliyle, okullarda ve Halk Eğitim Merkezlerinde yürütüleceği anlaşılıyor.
Bize göre problem bu kursların nerde nasıl verileceği değildir. Problem üst okulların sınavlarına giren öğrencilerin bu sınavlara hazırlık yapma ihtiyacı duymamalarıdır.
Özel öğretim kurslarının kapatılmasıyla dershanecilik biter mi? İhtiyaç devam ederse tabiî ki bitmeyecektir. Yapılmak istenen daha önceki yıllarda birkaç kez denenmiş ve başarılamamıştır.
MEB tarafından yapılan açıklama; ‘kursa ihtiyaç duyan öğrenciler, MEB’in okullarda ve Halk Eğitim merkezlerinde açacağı ücretsiz destekleme ve yetiştirme kurslarına devam edebilir’ şeklindedir. Demek ki kurslara ihtiyaç devam edecektir.
Öğrenciler bir üst okullara yine sınavla alınacaklarsa bu sınavlara mutlaka daha iyi hazırlanmak isteyeceklerdir. Bu isteklerini nasıl karşılayacaklarına onlar adına karar vermek, çocuğunu okulda açılan kursa gönder demek sorunları sizce çözecek midir? Bence hayır, kesinlikle çözmeyecektir.
Destekleme ve yetiştirme kursları 2017 yılından beri zaten okullar ve halk eğitim merkezlerinde yoğun bir şekilde verilmektedir. Bu kurslardan şuana kadar istenen verim elde edilememiştir. Üstelik okulların sınava hazırlık misyonuyla dershanelere dönüşmeye başladığı bu durumun eğitimin niteliğine zarar verdiği bile gözlenmektedir.
İşsizlik sorunu gittikçe büyümekte, insanları canından bezdirmektedir. Tok açın halinden maalesef anlamamaktadır. Her evde nerdeyse birkaç üniversite mezunu işsiz güçsüz otururken yeni işsizler kimin işine yarayacaktır.
Şu an Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne bağlı yaklaşık 2 bin 700 özel öğretim kursu bulunmaktadır. Kabaca bir tahminle bu kurslarda 100 bin civarında personelin çalıştığını söyleyebiliriz. Bu kursların kapatılması ile çok büyük bir istihdam sorununun ortaya çıkacağı neden görmezden gelinir.
Kanunların emrettiği şekilde kurulan ve faaliyet sürdüren ve devlet tarafından denetlenen bu kurslar niçin merdiven altı kurslara dönüştürülmek istenir anlamış değilim.
‘Atıp tutma, çözümün ne, onu söyle’ diyen Sayın yetkililere önerilerimiz:
- Üst okullara giriş sınavlarını kaldırın,
- Okullar arasındaki farklılıkları giderin,
- Çalışma hayatına ‘emeğin diplomadan daha değerli olduğu’ bir düzen getirin,
- İşe alımlarda ‘liyakat ve adaletli’ davranın, göreceksiniz ki kurslar kendiliğinden kapanmış olacaktır. Yapılması gereken bu kursların kapatılmasını Temel Liselerde olduğu gibi bir takvime bağlamak, günü geldiğinde kapatmaktır.
Ben her şeye rağmen umutluyum. Çünkü ‘Eğitim, çocuklarımıza bizim kendi dünya görüşlerimizi pompalayacağımız bir araç değildir. Eğitim bir gelecek tasarımı, içerisinde bizim çocuklarımız için bir atmosfer oluşturmakla ilgili bir husustur. Biz, onları şartlandıran, koşullandıran, propaganda yapan, neyin doğru neyin yanlış olduğunu baştan kesin kez söyleyen bir yetişkin grubuysak, oradan insanın yaradılışına hürmet çıkmaz’ diyen bir Milli Eğitim Bakanımız var…