Barışamadık

19 Aralık da başlayıp 26 Aralık 1978 tarihine kadar devam eden ve tarihe ‘Maraş Olayları’ olarak not edilen olayların üzerinden tam 42 yıl geçti. Ogünlerde düzenlenmiş resmi raporlardan; 111 canımızı kaybettiğimizi, yüzlerce...

19 Aralık da başlayıp 26 Aralık 1978 tarihine kadar devam eden ve tarihe ‘Maraş Olayları’ olarak not edilen olayların üzerinden tam 42 yıl geçti. Ogünlerde düzenlenmiş resmi raporlardan; 111 canımızı kaybettiğimizi, yüzlerce canımızın yaralandığını, 200’ün üzerinde evin, 70 kadar iş yerinin tahrip edildiğini öğreniyoruz. Olaylardan sonra binlerce hemşerimizin başka illere göç ettiğini ve çok büyük acılar yaşadıklarını biliyoruz.

1000’i aşkın hemşerimizin tutuklandığını, bu kişilerin çoğunun suçsuz ve günahsız olduğunu, olaylarla hiç ilginsin bulunmadığını, bu insanlara acımasızca işkenceler yapıldığını, kiminin sakat kiminin yarım insan haline getirildiğini de biliyoruz. Çok uzun yıllar devam eden yargılamaların ardından beraat eden bu insanların hayatlarının geri kalan bölümünde ne büyük acılar yaşadıklarının da şahidiyiz.

Maraş Olaylarının üzerinden tam 42 yıl geçti ama ne yazık ki olayların üzerindeki sis/sır perdesi hala aydınlanamadı. Taraflar; ‘Maraş’ta kalanlar ve Maraş’tan gidenler’ olayların neden çıktığını, unutulması mümkün olmayan bu acıların neden yaşandığını bir türlü öğrenemediler.  

Yaşanan acı olaylar kimilerine göre ‘Sünni - Alevi’ kimilerine göre ‘Türk – Kürt’ kimilerine göre ise ‘Ülkücü – Komünist’ çatışması olarak tanımlandı. Kimilerine göre ‘Binicisini beğenmeyen asil bir kısrağın şahlanışı’ kimilerine göre ‘derin devletin emrindeki kontrgerilla ve kışkırtılmaya müsait ahalinin işi’ olarak görüldü.

42 yıldan beri konuyla ilgili yazmayan, konuşmayan kimse kalmadı. Açıkça söylememiz gerekirse; ‘ağzı olan konuştu.’ Onlarca kitap yazıldı. Hiçbirisi yaralara merhem olmadı. Çünkü yaşanan acılar her iki taraf içinde gerçekten çok büyük. Her zaman olduğu gibi ‘Ateş düştüğü yeri yaktı ve yangın yerine dönen yürekler bir türlü soğumadı.’ Yıllarca bir arada kardeş gibi yaşayan güzel insanlar bir anda düşman oluverdiler.

Devleti yönetenler yer yer tarafların barışması için suni adımlar attı ama taraflar bir türlü barışmadı. Kahramanmaraş’a istiklal madalyası veriliş tarihi olan 5 Nisan Madalya günü, ‘Madalya ve Kardeşlik Günü’ olarak yeniden isimlendirildi ama tutmadı. Atalarımız; ‘Yıkmak kolay yapmak zor’ derler ya vallahi doğru. 19-26 Aralık 1978’de yaşanan Maraş Olaylarında ne yazık ki taraflar birbirlerine kırıldı. Ne yazık ki kardeşlik yerini Hasımlığa bıraktı. Yaşanan küskünlük maalesef kolay kolay unutulacağa da benzemiyor. En kötüsü kimse geçmişten ders de almıyor.

Ne yazık ki günümüzde devleti idare eden koca koca adamlar, bakanlar, siyasi partilerin genel başkanları, genel başkan yardımcıları, parti sözcüleri sokak kabadayıları gibi bir birleriyle didişip duruyorlar. Topluma önderlik yapması gereken bu insanlar halkımızın en cahilinin en görgüsüzünün, en vandalının bile hiçbir zaman ağzına almayacağı kelimelerle birbirlerine kin kustuklarını, hakaretler yağdırdıklarını hep beraber görüyoruz.

İsimlerini ve unvanlarını büyük harfle yazmaya utandığım bu malum kişiler ve yandaşları son günlerde ne yazık ki iyice şirazeden çıkmış vaziyetteler. Kendi ikballeri kendi siya gelecekleri uğruna sosyal medya ve internet yoluyla, her gün halkı alenen ‘kin ve düşmanlığa tahrik ettiklerine ve birbirlerini sürekli aşağıladıklarına’ hep beraber şahit oluyoruz.

En kötüsü ise son zamanlarda Facebook ve Twitter gibi sosyal medya sitelerinde oluşan bazı vatan ve millet düşmanı grupların bölücü paylaşımları kişilerin bir anda galeyana gelmesine sebep olabilir. Bu nedenle sosyal medyadaki haberlerin doğrulunu teyit etmeden, sebep olacağı neticeleri ve sonuçları düşünmeden, tez canlılıkla hareket etmemeliyiz.

‘Şişirme haber’ diye nitelendirebileceğimiz haberler kişiler arasında hızlı bir şekilde yayılmakla kalmamakta, fiili olarak da insanları meydanlara dökmeye yetmektedir. Bu gibi hallerde kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkması oldukça muhtemel olduğundan, konusu suç teşkil eden içerikleri paylaşmamalıyız.

Özellikle Türk halkının(halkımızın) hassas olduğu konularda,  insanları sokağa dökecek nitelikte paylaşımlar yapılması, gerçek olmayan görüntü veya videoların, internet ortamında yayılması tehlikeli ve suç teşkil edecek olan içerikleri kesinlikle paylaşmayalım. Özellikle dilimize sahip olalım. Bu vatan hepimizin, ne olur yeni düşmanlıklara, kırgınlıklara, küskünlüklere sebep olacak söylemlerden ve davranışlardan kaçınalım. Cenab-ı Mevla’m bizleri her türlü bela ve musibetten korurusun inşallah.

 

    

Yazarlar Haberleri