Ağanın sözünün üstüne söz, erken seçim ve ‘severek ayrılalım’ şarkısı… Ve son beste; ‘Oyalama beni veda et artık’

İki liderin görüşmesinden de bir şey çıkmadı, çıkmayacağını, bu görüşmelerin formaliteden ibaret olduğunu, sayın Cumhurbaşkanının istemediği bir ortaklık veya seçim hükümetinin kurulmasının mümkün olmadığını...

İki liderin görüşmesinden de bir şey çıkmadı, çıkmayacağını, bu görüşmelerin formaliteden ibaret olduğunu, sayın Cumhurbaşkanının istemediği bir ortaklık veya seçim hükümetinin kurulmasının mümkün olmadığını bu topraklarda yaşayan herkes baştan biliyordu.

Kaldı ki, bendeniz 22 Kasım’da bir erken seçimin olma ihtimalinin yüksek olduğunu 1,5 aydır yazıp durdum. Hem de birkaç kere. Ha, ben müneccim miyim, falcı mıyım, kâhin miyim, siyaset bilimcisi miyim, tabi ki hayır! Ticaret lisesini zar zor bitirmiş adamım.

Ama aklın yolu bir. Gören gözler var, duyan kulaklar… Bu ülkede, sayın Cumhurbaşkanının istemediği hiçbir şeyin aksi zuhur etmez. Ağanın sözü üstüne de söz söylenmez.

Bunlar tecrübeyle sabit!

*

Şimdi… Sayın Ahmet Davutoğlu ile sayın Kemal Kılıçdaroğlu son kez görüştüler, nihayetinde bir erken seçim kararı çıkmış gibi. İki lider de gayet samimi açıklamalarda bulundular, ‘severek ayrılalım’ şarkısı terennüm ederek, birbirlerini incitici sözler sarf etmeden, kendilerini erken seçime hazırlayacak güzergâhı tayine başladılar. ‘Oyalama beni veda et artık!…’şarkısını sona bırakarak…

Neyse…

Anlaşılamadı, olmadı. Zaten olmasını da isteyen yoktu ki, erken seçim geldi kapıya dayandı.

Şimdi…

Bazı arkadaşlarımız çıkıp diyecek, ‘Bak, dün yanımızda olan, teşkilatta çayımızı getiren milletvekili oldu, benim kafam kel mi, ben neden milletvekili olmayayım!’ diyenler çıkacak. Gizliden gizliye hesap, pazarlık ve çevresi, eşi ile istişare içinde olacak, kendini şimdiden meclise hazırlamanın gayreti ve tatlı telaşında olacak.

*

Şimdi arkadaşlarımızın çoğu tatilde. Tatlı bir yaz tatilinin keyfini çıkartırken, bir yandan da ‘Acaba milletvekili aday adayı olarak sahaya mı çıksam, yoksa boşalan kadrolar var, mesela il başkanlığı, ilçe başkanlığı, bunlardan birine kapağı mı atsam!’ diye düşünenler çıkabilir.

Ne yapacaksın, devir hesap-kitap devri. Madem bağı yetiştirdin, budadın, çapaladın, üzümünü de yiyeceksin. Sen yemezsen, bir başkası gelir yer, hem de ‘Oh, canıma değsin!’ diyerek. Hele Bertiz üzümü ise, sana bırak salkımı, bir çiltim dahi düşürmezler!

Tabi sen bunları düşünürken, ailen, çevren, dostların seni teşvik edecekler, gaz verecekler, (ördek kalmadığı için) tahrik edip seni siyasetin derin çukuruna itecekler. Bunu yaparken de belki kendilerine kapı aralanacak, yer açılacak, koltuk çıkacak önlerine.

O kadar gazın, o kadar teşvikin bir bedeli, bir sebebi var yani.

Dedik ya, herkesin bir hesabı var.

Şimdi devir hesap devri. Hesabı iyi yapmaz isen, işini iyi bilmez ise kasap, bir yerlerden rahatsızlık yaşarsın ki, bunu aklına bile getirme!

Hadi canım, seni de milletvekili adayı olarak görmek istiyoruz siyasi arenada. Hadi canımın içi, hadi şekerim, hadi Şam tatlım, hadi şekerparem, hadi hacıhamza armudum, hadi ciğerparem.

Kim tutar seni…

Kahramanmaraş seninle gurur duyuyor! 

Yazarlar Haberleri