Merdiven inip çıkarken zorlanma, çömelme ağrısı, geçmeyen ağrı, uzun süre hareketsiz oturma sonrası yürüme sırasında tutukluk hissedilmesi, toplumda sık görülen ancak bazen teşhiste zorlanılan diz önü ağrısının belirtileri arasında yer alıyor. Ortopedik rahatsızlıklar arasında sık görülen bu sorun, toplumu % 40 oranında etkiliyor.
Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, diz önü ağrısının nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Diz kapağı, bacağın hareketini sağlıyor
Diz önü ağrısı tıp dilinde ‘Patella-Femoral Ağrı Sendromu’ olarak tanımlanmaktadır. Diz kapağı anlamına gelen ‘Patella’, halk arasında ‘ayna kemiği’ olarak da bilinir ve dizin önünde yer alır. Bu kemik üst adalenin kuvveti dizin altına iletmesini sağlayan bir aracı olarak görev yapar. Rahatlıkla merdiven çıkmak, futbolcuların şut atması gibi hareketler diz kapağı sayesinde yapılabildiği için bu kemik önem taşımaktadır. Bacağı hareket ettiren diz kapağı kemiği ve çevresindeki yapılar, günlük yaşamı sürdürmede büyük kolaylık sağlamaktadır. Bu bölgede oluşan ve devam eden ağrılar, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Bel sorunu olanlarda diz önü ağrısı sık görülüyor
Diz önü ağrısının ortaya çıkmasında; arka grup adalelerin gergin olması, elastikiyetlerini yitirmesi, ön grup adalelerin zayıf kalması yani arkanın fazla gergin, önün zayıf olması önemli rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra düztabanlık ve başparmak eğrilikleri de hastalığın görülmesindeki risk faktörleri arasında yer alır. Arka grup adalelerinde spazm ve buna bağlı olarak oluşan kısalma, en çok bel problemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de diz ağrısı şikayetiyle gelen bir hastanın ilk olarak belinde bir problem olup olmadığı sorgulanır. Yani diz önü ağrısının varlığı halinde bel kemiği, kuyruk sokumu kemiği, ön ve arka grup adaleleri, bacaktaki hatta ayak başparmağına kadar giden bölümleri iyi incelemek, mekanik bir bozukluk olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir.
Belirtileri menisküs yırtıkları ile karıştırılıyor
Hastalık kendini yürürken değil ancak çömelme, merdiven inip çıkma gibi aktiviteler sırasında daha çok göstermektedir. Bir başka belirti de belli bir süre hareketsiz oturduktan sonra ağrının ortaya çıkmasıdır. İnsanlar sinemada uzun süre hareketsiz oturmak zorunda oldukları için de bu belirti “sinema belirtisi” olarak adlandırılmıştır. Aynı belirtiler uzun süre hareketsiz kalarak yolculuk yapan kişilerde de görülmektedir. Hastalar yerinden kalkarken ağrı duymakta ve ilk adımlarda bu tutukluk ve ağrı hissedilip, sonra yavaş yavaş düzelmektedir. Diz önü ağrısı, belirtileri nedeniyle özellikle menisküs yırtıklarıyla karıştırılması halinde hastaların ameliyata rağmen iyileşemediği görülmektedir. Bu nedenle doğru teşhis tedavi başarısı için çok önemlidir. Hastanın menisküsüne bastırıldığında ağrı yaşamaması, bağlarda bir hassasiyet görülmemesine rağmen diz kapağının üstüne bası yapıldığında ve bazı hareketleri yaparken ağrısı oluşuyorsa diz önü ağrısından şüphelenilmelidir.
Tedavide son çare cerrahi
Sık görülen bu hastalık genellikle egzersiz, bandaj ve ilaç gibi tedavilere olumlu yanıt vermektedir. Hastaların büyük çoğunluğunda uygulanan bu yöntemde dizlik ve ilacın yanı sıra bazı tavsiyeler ve özel hazırlanmış egzersizler de önerilir. Bunlar arasında en etkili tedavi yöntemi egzersizdir. Egzersizler; arka grup adalelerini uzatmaya, üst adaleyi de kuvvetlendirmeye yönelik yapılmalıdır. Hastaların % 80’i egzersizle rahatlamaktadır. Egzersiz bu hasta gruplarında bir yaşam şekli olmalı ve hasta hiç şikayeti kalmasa da günde 10 dakikasını diz adalelerini kuvvetlendirmek için ayırmalıdır. Eğer buna rağmen hastanın şikayetlerinde azalma ya da düzelme yoksa, tedavide cerrahi gündeme gelebilmektedir. Ameliyatla patella üzerindeki yükü biraz daha azaltmak, dengeyi sağlamak amaçlanır. Ancak diz önü ağrısında cerrahi son çare olarak düşünülmekte ve sınırlı bir hasta grubunu ilgilendirmektedir.