Bahaettin Karakoç tarafında 16 Yıldır yapılan Dolunay Şiir Şölen’in 17.si Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla gerçekleşti.
17. Dolunay Şiir Şöleni 8 Haziran 2013 Cumartesi günü saat: 20.30’da Necip Fazıl Kısakürek Kültür Sitesinde Şair Bahaettin Karakoç’un açış konuşmasıyla başladı. Karakoç konuşmasında şunları söyledi:
“ Sayın başkanım, sayın başkan vekilim ve bu salon içerisine bulunan can kardeşlerim. Hepinizi derin bir muhabbetle selamlıyorum. Her şeyin bir sevdası vardır. Şiirin de sevdası aynıdır. Şiir bir gönül oyunu, gönül avuntusu, oyuncağı değildir. Şiir kendi dalında bin bir ilim dalıdır. Ben şiire başladığımda ilkokul 3. sınıfa gidiyordum. O zamanlar şiirlerim dergilerde yayınlanıyordu. Ciddi bir şekilde ise 1942’de 12 yaşındayken Behçet Kemal Çağlar’ın gazetesinde yayınlandı. Aynı yıl şiirim Memleket Şiir Antolojisi’ne alındı. Bu hevesle ben kalktım, o zamanın magazin dergilerinden Yedi Gün vardı. Behçet Kemal Çağlar ve Nihat Sami Banarlı’nın ortak yönettiği bir dergiydi. Oraya da şiir gönderdim. Gerçek anlamda şiirin ne olduğunu bilmiyordum. Ne pratiğini ne de teoriğini 15 gün gibi sonra dergi elime ulaştı. Açtım, baktım ki Sedat Simavi şiirimle ilgili bana şunları yazmış ; “Sayın Bahaettin Karakoç, zengin bir hayal dünyanız var.heceyi iyi kullanıyorsunuz Çalışırsanız çok iyi bir şair olusunuz..” Vay ben şair değil miyim ? Bana hakaret mi ediyorsun ? diyerek sinirlendim. Kendime mesele yaptım. Tepelerde dolaşıyorum, dağlara bakıyorum, bulutlara bakıyorum ve dolu dolu konuşuyorum. Duyan da yok, işiten de yok, telkin eden de yok. Kendi kendime düşündüm ve açtım ellerimi Allah’a yalvardım. Dedim ki ; “Yarabbi, beni küçük görüyorlar. Ben büyük bir şair olacağım, bana güç ver. Sana söz veriyorum; senin rızanın dışında şiir yazmayacağım, sana söz veriyorum; şiiri şiir için yazacağım, sana söz veriyorum ; şiiri kültürü için yazacağım, sana söz veriyorum ; şiiri medeniyetim için yazacağım.” Yemin ederim ki o tarihten bugüne kadar şiiri ben başkası için yazmadım. Kimsenin gölgesine sığınmadım. Köyde doğdum, köyde büyüdüm, köy enstitüsünde okudum, köylerde hizmet verdim. Buna rağmen Ankara’da olsun, İzmir’de olsun, İstanbul’da olsun tüm metropollerde Cenab-ı Allah beni en öne çıkardı. Diyeceğim şu ki; insan bir şeye inanırsa, iman ederse ve kendine güvenirse başaramayacağı hiç bir şey yoktur. Ve şimdi ben, Türk Edebiyatı’nı yargılamaya çalışıyorum. Edebiyatımıza Tazminat’tan bu tarafa asla Türk Edebiyatı diyemiyorum, Türk Şiiri diyemiyorum, Türk hikayesi diyemiyorum. Çünkü biz, Tazminat’la batıya ışınlandır, hala da devam ediyor. Bunu bir kişi de gündeme getirip meseleyi kurcalamaya çalışmıyor. Ben kurcalıyorum, ben belki ukalayım, ben şımarığım. Ne olursa olsun Allah’ım biliyor ki her ne yapıyorsam memleketim ve milletim için yapıyorum.
Dolunay’ı çıkardığım zaman, basın böyle rahat değildi. Biz, o dergiyi nice zorluklarla çıkarttık. İnanan bir insan, birikimi, kültürü olan bir insan dağın başında da olsa o bir medeniyetin simgesidir. O insan bir medeniyetin simgesi olduğu sürece köymüş, şehirmiş, yaylaymış fark etmez. Dolunay Dergisi’yle birlikte yeni eklemeler getirdik. Dolunay Yayınları’nı kurduk. Dolunay Şiir Şölenleri düzenlemeye başladık. Amacım şair ve şiir severleri bir araya getirerek. Ortak payadanlık oluşturmaktı. 16 yıl bu şölenleri gerçekleştirdik. Tüm şölenler sonrasında ulusal basın bizden uzun uzun bahsetti. 16 yıldan sonra şartlar ağırlaştı. Bu durum bana ağır gelmeye başladı. Ve şölenleri de bırakmak zorunda kaldık. Bu sene benimle birlikte hareket eden arkadaşlar bana gelerek “ Bir kez daha şölen yapalım” dediler. Ben de olur dedim. Bugüne kadar hiç yapmadığım bir işi yaptım. Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Poyraz’a konuyu ilettim. Belediye Başkanımızdan Allah razı olsun. Arabasını gönderdi, beni aldırdı, makamına çıktım ve durumu anlattım. Dolunay Şiir Şöleni’ni bir kez daha yapmak istediğimi belirttim. “Ağabey, tasarılarını ve projelerini yap. Ne kadar yapmak isterseniz, her zaman arkanızdayım” dedi. Ben yine de güvenemedim. Çünkü ben insan oğluna fazla güvenmem. Çünkü çok yanlışlıklar ve doğru olmayan davranışlar gördüm. Daha sonra kendisine bir kez daha uğradım ; “Yakında projemiz bitiyor, de düşünüyorsunuz ? İstersen vazgeçebilirim. ” bana sayın başkanımın dediği şu oldu : ”Ne ben bunu duymuş olayım, nede siz bunu söylemiş olun”, ben dedim ki “ Ben söylemiş olayım, siz duymuş olun” ve bu proje dünden beri devam ediyor edecekte. Bu şölen de başkanımın büyük katkıları var, personellerinin katkısı var, hiç ummadığım kadar yakınlıklarını gördüm. Gecemizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. “ dedi
Şair Bahaettin Karakoç’un bu açılış konuşmasından sonra, mikrofona davet edilen Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, bir konuşma yaparak şu ifadeleri kullandı.
“Çok değerli Bahaettin ağabey, çok değerli şiir severler böyle bir güzel insanın,ömrünü şiire adamış yaşayan bir çınarın, 70-80 yaşına ulaşmış bir devin, biz bu şiir şölenini yapmak istiyoruz diye bize gelmeden önce bizim kendisine gidip, biz bu şöleni yapmak istiyoruz dememiz lazımdı. Ama o bize gelerek alicenaplığını gösterdi. Dolunay, bir mekteptir. Maalesef biz o mektepte okuma şansını elde edemedik. Biz biliyoruz ki şu anda aramızda bulunan. Genç arkadaşlarımızdan bazıları Dolunay Şiir Şölenleri’yle, Dolunay Dergileri’yle yetişmişlerdir. Biz Kahramanmaraş Belediyesi olarak kültürsüz, şiirsiz, düşüncesiz ve fikirsiz bir toplumun ayağı kalkmasının mümkün olmadığını biliyoruz. Bizler yerel yöneticiler olarak çeşitli konularda sempozyumlar yaptık, şiir şölenleri düzenledik. 17. Dolunay Şiir Şöleni’nde bir nebze de olsa yerine getirmenin, ben ve arkadaşlarım mutluluğunu yaşıyoruz, yaşayacağız. Bundan sonra da bu şölenle ilgili Bahaettin Ağabeyimiz ne söylerse yerine getirmeye hazırız. İnsanları vefatından sonra hatırlanmasını doğru bulmuyorum. Onların yaşarken kadri ve kıymeti bilinmeli. Bahaettin Ağabey, Allah sizlere uzun ömürler versin. Burada yaptığınız konuşmalarına bende imza atıyorum, buradaki hazirun da imza atıyor. Kimseye yamulmadınız, hep başınız dik durdu. Bundan sonraki ömrünüzde Cenab-ı Allah sizlere sağlık ve sıhhat versin. Burada yurtiçi ve yurtdışından gelen 40 kadar şair arkadaşımıza hoş geldiniz diyorum, herkese mutlu ve huzurlu ömürler diliyorum.” Diyerek düşüncelerini noktaladı. Bu konuşmalardan sonra sunuculuğunu TRT Sanatçısı Harun Yöndem’in yaptığı 17. Dolunay Şiir Şöleni, Ramazan Avcı’nın okuduğu geleneksel Dede Korkut duasıyla başladı. Daha sonra 37 şair alfabetik sıraya göre şiirlerini seslendirdi.
No Şairin İsmi Nereden Katılacağı
1 Abdulvahap Akbaş Tekirdağ
2 Abdarrahman Adıyan Bursa
3 Ahmet İrgin Ankara
4 Ali Şeyh Özdemir Gölbaşı/Adıyaman
5 Arif Eren Balıkesir
6 Aşık Elbrus Azerbaycan
8 Ayşegül Keskin İstanbul
19 Bahaettin Karakoç Kahramanmaraş
10 Harun Yöndem (sunucu) İstanbul
11 Bünyamin Küçükkürtül Kahramanmaraş
12 Cevat Akkanat Bursa
13 Duran Boz Kahramanmaraş
14 Filiz Nur Atalan Gaziantep
15 Hasan Ejderha Kahramanmaraş
16 Haşim Kalender Afşin
17 Hayrettin Durmuş Adana
18 Hayrettin Orhanoğlu Trabzon
19 İnci Okumuş Kahramanmaraş
20 Lütfi Şehsuvaroğlu Ankara
21 Mehmet Aycı Ankara
22 Mehmet Gözükara Elbistan
23 Mehmet Mortaş Kahramanmaraş
24 Metin Önal Mengüşoğlu Bursa
25 Prof. Dr. M. Nur Doğan İstanbul
26 Muhsin İlyas Subaşı Kayseri
27 Mustafa Erkenekli Ankara
28 Mustafa Emre Adana
29 Mustafa Okumuş Kahramanmaraş
30 Samiha İkbal İstanbul
31 Sıddık Özer Kahramanmaraş
32 Şahin Taş Adana
33 Tacettin Şimşek Erzurum
34 Prof. Dr.Turan Koç Kayseri
35 Yasin Mortaş Kahramanmaraş
36 Yaşar Bayar Erzurum
37 Yunus Emre Altuntaş Bursa
Programın bitiminde Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, şair Bahaettin Karakoç’a İstiklal Madalyası Berat’ı takdim etti. Peşinden Mustafa Poyraz , Bahaettin Karakoç, Cevdet Kabakçı ve İl Milli Eğitim Müdürü Mesut Alkan tarafından şairlere plaket verildi. Program gecenin geç saatlerinde toplu fotoğraf çekilerek son buldu.