İsmail Yaray'dan makale: ANA

Doğa anayla başlar. Kâinatın var oluşu anayladır.Ana; üretkendir. Üretir yok etmez.Ana; merkezdir, Doğada her şey onun çevresinde şekillenir.O olmadan doğa var olamazdı.Ana; toplumun kültür bekçisidir.Tüm değer yargılarını...

Doğa anayla başlar. Kâinatın var oluşu anayladır.

Ana; üretkendir. Üretir yok etmez.

Ana; merkezdir, Doğada her şey onun çevresinde şekillenir.

O olmadan doğa var olamazdı.

Ana; toplumun kültür bekçisidir.

Tüm değer yargılarını ailede yaşatır.

Ana; toplumun geleceği ve aydınlık yoludur.

Analar toplumları aydınlığa taşır.

Ana; bir ülkenin aynası ve mihenk taşıdır.

Toplumların geleceği onun elindedir.

Ana; ailenin direğidir. Aile onunla ayaktadır.

Ana; bir meşaledir, geleceğe giden yolu aydınlatır.

Ana her şeydir.

Biz onunla varız.

Yeryüzünde bu kadar kıymetli olan bu varlığa karşı günümüz toplumlarının çoğunun gerekli değeri ve saygınlığı göstermediği kanısındayım. Çünkü bu kıymetli varlıklara karşı ne yapılırsa azdır diye düşünüyorum. Biz Anadolu insanı, değer verdiğimiz kişilerin uğruna seve, seve canımızı veren bir yapıya sahibiz. Analarımızı her zaman baş tacı bilmişiz. Bizi batıdan ayıran özelliklerimizin başında; değer yargılarımız gelir. Bu değer yargılarımızın başında gelenek-göreneklerimiz ve bunun içinde yer alan kültürel varlıklarımız gelmektedir. Kültürel varlıklarımızın ve değer yargılarımızın oluşumunda, gelişiminde, yaşanmasında ve korunmasında temel harcı oluşturan ve olmazsa olmazı olan öğe anadır. Ülkemizde birçok örneklerini gördüğümüz gibi, anasız büyüyen çocukların, anne sevgisinden mahrum kalan çocukların hayatta yaşadıkları ya da karşılaştıkları zorlukları hepimiz biliriz.

Çocuklar toplumların gelecekleridir. Çocuğun yetişmesi ve geleceğe hazırlanması bakımından annenin rolünü hiç kimse göz ardı edemez.

Bir toplumu yok etmek, o toplumun kültürünü ve aile yapısını bozmaktan geçer. Bizim aile yapımızın batı toplumlarından farklılığı, Anadolu kadını dediğimiz başımızın tacı olan analarımızdan kaynaklanmaktadır. Asırlardır aile kültürümüzü ayakta tutmuş bozulmasına izin vermemiştir. Ana koruyucudur, ailesini korur. Kültürümüzü yaşatır ve bozulmasına asla izin vermez. Aile kültürümüzü aile içerisinde en iyi şekilde temsil edendir. Anadolu kadınının farkı buradadır. Geleceğimiz olan çocuklarımız, gençlerimiz ananın ninnileri ile büyür onun vereceği kültür değerlerimizle yoğrulup, hayata hazırlanırlar. Toplum olarak geleceğimiz, analarımızın teminatı altındadır. Geleceğimizin şekillenmesinde en önemli rol ana üzerindedir. Toplum olarak ana kutsaldır. Sözünün önemini ve anlamını bilmeyen yoktur. Diğer birçok inançta olduğu gibi dinimiz de kadına çok önem verilmiştir. İslam dininde kadına, anaya ayrı bir değer ve saygınlık gösterilmiştir. Peygamber efendimiz; 'Cennet Anaların Ayakları Altındadır' Sözleriyle bunu açıkça buyurmuşlardır.

Her şeyimizle muhtaç olduğumuz ve bizim için kutsal olan analarımızın, günümüz toplumundaki yeri ve önemi sizce nedir? Ve ne olmalıdır? Tabi ki çağ değişiyor biz insan olarak değişeceğiz. Kendimizi geliştireceğiz. Günümüzde teknolojik gelişmeler o kadar hızlı gelişiyor ki ayak uydurmakta insan zorluk çekiyor. Hızlı bir değişim sürecinde olan bu teknolojik olaylar karşısında geri kalmamak için çok çalışıp kendimizi değişimlerle beraber özümüzü koruyarak çağa ayak uydurmalıyız. Hızla değişen bu dünyada geri kalmamak için bakış açılarımızı, değer yargılarımızın üzerine çağın yeni değerlerini ekleyerek geliştirip değiştirmeliyiz. Yerimizde saymamalıyız. Dünyada olup bitene ve tüm gelişmelere duyarlı olup, eleştirilere açık olmalıyız. Yoksa hatalarımızı görmez ve kendimizi yenileyip geliştiremeyiz. Bunu yapamadığımız zaman da bilinçsiz ve geri kalmış bir toplum haline geliriz.

Devletler, büyük şirketler vb. kurum ve kuruluşlar ileriye yönelik yaptıkları planları artık beş on yıllık değil, bir bilemedin iki yıllık olarak yapmak zorundalar. Şu an, yeni çıkan bir teknolojik gelişmenin birkaç ay sonra demode olduğu bir ortamda yaşıyoruz. Bu hızlı değişim ortamında yer almak için çok çalışıp kendimizi sürekli yenilemeliyiz. Böyle bir ortamda değer yargılarımızı koruyarak, insanlarımızı çağı yakalama ve çağın nimetlerinden faydalanma becerilerini geliştirmek için fırsat vermeli ve onlara destek çıkıp çağa uygun eğitim alma olanaklarını sağlamalıyız.

Peki, geleceğimizin mihenk taşı dediğimiz analarımıza yönelik ülke olarak millet olarak bizler ne yapıyoruz. Biraz düşünmek gerekiyor. Bu kadar kıymetli bir varlığın yaşam standartlarını ve çağın nimetlerinden daha etkin yararlanmasını sağlamalıyız. Onlara destek çıkmalıyız. Eğitim programları geliştirip okuma yazma oranını çağın normlarına getirmeliyiz. Kadının hor görüldüğü, itilip kakıldığı, işkence ve şiddete maruz kaldığı, törelere kurban edildiği bir ülke imajından artık kurtulmamız gerekiyor. Basında da kadınlara yönelik içimizi acıtan birçok haberler yer alıyor. Daha üç dört gün önce basında da yer aldı. Belki sizlerde tanık oldunuz. Trafik kazasında pırıl pırıl daha yirmi yaşlarında genç kızını trafik magandasına kurban veren bir ananın dramına tanık olduk. Ananın feryatları sadece acısından kaynaklanmıyor, sanığın serbest kalması onun en büyük acısıydı. Bu ülkede haklılığını ispatlamak için, adaleti adaletin kapısında aramaya giden her ananın derdine derman olacak bir adalet sistemini geliştirmeliyiz. Maalesef ülkemizdeki siyasetçilerin genelinde aynı umursamazlık var. Kimse cesaretle problemlerin üzerine gidemiyor. Toplum olarak aslında herkes elini taşın altına sokmak zorunda. Yoksa bu tekdüze siyasi düşüncelerle bir yerlere varılamayacağı aşikârdır.

Kadın, ülkemizde olduğu gibi dünyanın birçok yerinde de zorluklarla mücadele ediyor.

- 'Analar, bakın adınıza gün düzenliyoruz' deyip, iki nutuk atıp ertesi gün her şeyi unutmamalıyız. Kadınlarımızın problemleri formaliteden adlarına gün düzenleyerek çözülecek gibi değildir. Sorunun temeline bakmak lazım, hem adlarına düzenleniyormuş izlenimi verilen günün, aslında ekonomik getirim peşinde koşan fırsatçıların ve uyanık esnafların günü haline gelmiştir.

Artık ucuz siyasi manevralar peşinde koşmamalıyız. Gerçekçi olmalıyız. Ülke olarak problemlerimize sahip çıkmalı ve çözüm üretme yolları oluşturmalıyız. Biz, toplum olarak kendi kadınımıza laik olduğumuz değeri yeniden kazandırmalıyız. Ülkemizde Anadolu kadını dediğimiz analarımızın gerçekten çok zor şartlar altında yaşadığını hepimiz biliyoruz. Onları anlamamız, sıkıntılarına ortak olup, feryatlarına kulak vermemiz gerekiyor.

Hızla küreselleşen bir ortamda hiç kimse yalnız değildir. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun olacak bir felaket, sıkıntı ya da olumsuzluklar hepimizi derinden etkiler. İnsanımıza sahip çıkmalı ve bu işleri başkalarına bırakmamalıyız. Kendi insanımıza devlet olarak, hizmeti bir borç bilmemiz gerekiyor. Devlet vatandaşın refah ve mutluluğu için vardır. Ana gibi kutsal bir varlığın refahı ve mutluluğu için hem toplum hem de devlet olarak gerek ekonomik gerekse sosyal ve kültürel tüm olanaklar seferber edilmelidir. İnanın ülkemizdeki birçok problemler gibi kadınlarımızın problemleri de çözülmeyecek problemlerden değildir. Yeter ki dünyaya bakış açılarımızı değiştirip dünyanın tek pencereden bakıldığı gibi olmadığı daha nice güzelliklerin olduğu ve bunların bir kültür zenginliği olduğunu bilelim. Bunu yaptığımız vakit tüm sorunların üstesinden geleceğimiz kanısındayım.

Kadınların itilip kakıldığı, hor görülüp işkenceye maruz kaldığı ve törelere kurban edildiği, ana feryatlarının hiçe sayılıp duyulmadığı bir toplumda yaşıyoruz. Böyle bir toplumda yaşadığımdan dolayı inanın bazen kendimden utanıyorum. Analarımıza sadece bu özel günlerinde değil de bir ömür boyu ne yapılırsa azdır. Bu vesileyle, büyük küçük tüm anaların ellerinden öpüyorum. Günlerinin amacına uygun ve problemlerine çözüm olmasını diliyorum. Gününüz kutlu, yüreğiniz neşe ve sevinçle dolsun. Mutluluğunuz daim, saygı, sevgi ve hoş görünün hâkim olduğu herkesin kardeşçe beraber yaşadığı bir dünyada yaşamanız dileğiyle, saygı ve selamlarımı sunarım.                                                        

İsmail YARAY

ANAM

Yıllardan beri hasretinle yandım.

Sen olmasan da ben yaşarım sandım. 

Bilmeden sevgisiz kalbime kandım.

Yollarını gözler dururum anam.

Gönlümde huzur gözlerimde nursun.

Her an kalbimde dolanır durursun.

Geri gel affet beni, ne olursun.

Sensiz yaşanmaz bu dünyada anam.

Dokuz ay taşıdın beni karnında.

Derman oldun dertlerime anında.

Bırak tutunup kalayım dalında.

Sensiz tutunur dalım mı var anam.

Ağlarım maziyi hatırladıkça,

Gamlı yüreği hasretin sardıkça,

Biz ayrılıklara maruz kaldıkça,

Yaşayamam ben, yaşayamam anam.

Kurumuş nehirler gibi durmuşum.

Koparılmış bir gül gibi solmuşum.

Hasretinle ben, deliye dönmüşüm.

Çölde serap görür gibiyim anam.

Gel alsın beni, sinene kolların

Okşasın saçımı nasırlı ellerin,

Tekrar uyutsun beni o ninnilerin.

Kucağını özledim, özledim anam.

Ter kokan, toprak kokan güzel tenin,

Kanayan yarama merhemdir benim.

Yeter ki affet, al bu canım senin,

Seninle olmak var olmakmış anam.

Sarılıp doyunca öpeyim diyorum.

Söküp kalbimi vereyim diyorum.

Affettiğini göreyim diyorum.

O ana, canımı vereyim anam.

 İsmail YARAY

  11.05.2008

Kültür & Sanat Haberleri