TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uzman Doktor Taner Canatar, mutlu olmanın sırlarını açıkladı
Birleşmiş Milletler, dünya üzerindeki insanların mutluluk fikrini hatırlamaları ve kutlamalar ile farkındalık oluşturmaları için 2012 yılında 20 Mart’ı “ Dünya Mutluluk Günü ” olarak ilan etti. Dünya mutluluk gününde Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) de mutlu olmanın sırlarını açıkladı.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uzm. Dr. Taner Canatar; “Tartışmasız herkesin mutlu olmak istediği ve mutluluğun herkes için hayatın amacı olduğu gerçeği göz önüne alınırsa, mutluluğun ne denli önemli bir kavram olduğu daha iyi anlaşılır. Ancak insanlık tarihi kadar eski olan, halen de güncelliğini sürdüren mutluluk kavramını tanımlamak kolay değil. En temel şekilde kişinin mutluluk düzeyi; genel olarak hayatının toplam kalitesini ne kadar olumlu değerlendirdiği şeklinde nitelendirilebilir. Hayat bir bütün olarak düşünüldüğünde yaşamaktan alınan haz şeklinde de tanımlanabilir. Mutluluk, sadece şanslı insanların başına gelen; tesadüfi bir durum değil. Çoğunlukla zannedildiği gibi sıfır stres ile sadece pozitif bir yaşam sürmek de değil kesinlikle. Hayatın döngüsel olduğu yani artılarla ve eksilerle dolu olduğu gerçeğini yok saymadan dengeyi yakalayabilmektir asıl olan. Zihin yapısını, olumsuza kaymak yerine, mutlu olmaya yöneltmek biraz emek istiyor çünkü alışkanlıkları geride bırakabilmek, bağımlılıkla mücadele kadar zor. Bu bakımdan mutluluğun, disiplin ve iradeyle de doğrudan bir ilişkisi var. Kısacası mutluluk, istediğimizi elde etme yeteneği değil, elde ettiğimizle mutlu olabilmeyi öğrenebilme yeteneğidir.” dedi.
POZİTİF SARMAL YARATMAYA GAYRET EDİN…
Mutlu olmak için çok fazla çaba gösteren ve çok sayıda faaliyette bulunan insanlar, negatif bir sarmalın içerisine düşebiliyor ve bu sarmaldan eskisine göre daha mutsuz olarak çıkıyor. Buna neden olarak söz konusu kişilerin bu faaliyetler için yeterli zamana sahip olmadığı hissine kapılması ve zaman baskısı hissetmesi gösteriliyor. Bilim insanlarına göre mutlu olmak için çabaladığımız sürece negatif bir sarmala doğru sürüklenebiliriz. Yani mutluluk için çabalamak mutluluk getirmiyor.
Kişiyi mutsuzluğa ve mutluluk konusunda aşırı doyumsuzluğa sürükleyen bazı faktörlerin var olduğu biliniyor. Bunlar; 1) Kendine saygı duymaması, özgüven eksikliği, 2) Elde ettiği başarılarla yetinmemesi, kendini birçok konuda yetersiz görmesi, 3) İnsanları yeterince değerli görmeyip kendini aşırı derecede önemsemesi, 4) Aile içi ve toplumsal ilişkilerinde yeterince başarılı olamaması, 5) Herhangi bir konuda karamsar, çekingen, kararsız veya tutarsız davranması, 6) İnsanlar tarafından takdir görmemesi, nefret, kin, öfke, suçluluk, utanç gibi duyguları üst seviyede yaşaması. Kişinin kendini tatmin edememesi mutsuz olmasına neden oluyor. Mutsuz olma halinden kurtulup mutluluğa ulaşabilmek için karşılaşılan sorunlardan kaçmak yerine bunları çözüme kavuşturmaya çalışmak, insanlarla iletişimi kuvvetlendirmek ve bilhassa elde olanlarla yetinmek gerekir.
MUTLULUK, HUZUR VE İYİ OLMA HALİ DIŞARIDA DEĞİL, BİZZAT KENDİ İÇİMİZDE…
Mutluluğun bulaşıcı olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Canatar; “Mutluluğa giden yolda şartsızlık çok önemli. Şartsız mutluluk, kişinin sahip olduklarının kıymetini bilmesi demek. Unutmamak gerekir ki insandaki zihinsel enerji, kişiyi ancak bulunduğu anda mutlu edebime potansiyeline sahip. Oysa bir çok kişi, enerjisini geçmişin üzüntüleri ile geleceğin kaygılarını taşımaya harcıyor. Bütün mesele neye ne gözle baktığınız. Negatife takılmak ve sürüklenmek yerine olumlu farkındalığa ermek işin sırrı. Evet bizler komplike, karmaşık ve gelişmiş canlılarız doğru. Ancak burada büyük düşünmeye gerek yok. Küçük adımlarla başlamak, başlayabilmek önemli olan. Mutluluk, huzur ve iyi olma hali dışarıda değil, bizzat kendi içimizde. Bu nedenle günlük hayatta uygulanabilecek şu basit ve değerli adımlarla mutluluğa yaklaşabilirsiniz; Başkalarına yardımda bulunmaya gayret edin ve daha fazla paylaşın, insanlarla ve özellikle sevdiklerinizle daha çok iletişim kurun, kendinize iyi bakın, farkında ve anda olarak yaşayın, yeni şeyler öğrenmeye devam edin, hedeflerinizin ve hayallerinizin takipçisi olun, azimli olun ve toparlanmanın bir yolunu bulun, iyi olanı arayın, kendinizi olduğunuz gibi kabullenin ve sevin, büyük bir şeyin parçası olun. En önemlisi de her hafta bu önerileri birer ikişer uygulamayı alışkanlık haline getirmeye gayret ederek hayatınızın nasıl olacağını hayal etmeye çalışın.” dedi.