Büyük Anadolu Şair Alpagutlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Erol YORULMAZ yaptığı basın açıklaması ile Vatikan’a ve Avrupa Parlamentosu’na ( AP) cevap verdi.
1915 Ermeni zulmünün 100.yıldönümünde Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco asırlık Türk ve İslam âlemine karşı duyduğu düşmanlığını aşikâr eyledi. Avrupalıların ve Hıristiyan âleminin yapmış olduğu soykırımları görmezden gelerek yapmış olduğu açıklamayla tepkileri üzerine çekti.
“Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco, 1915 olaylarının 100. yıldönümü sebebiyle Vatikan'da düzenlediği ayinde, "20. yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere yapıldığını" söyledi.
Papa, San Pietro Bazilikası'nda yapılan "Ermeni şehitliğinin 100. yılı için kutsal ayin" adlı törenin açılışında Ermeni cemaatine seslendi.
Papa "Son yüzyılda insanlık 3 büyük trajedi yaşamıştır. Bunların ilki, genel olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülen ve siz Ermeni halkına karşı yapılmış olandır. Piskoposlar, rahipler, dindarlar, kadınlar, erkekler, yaşlılar ve hatta savunmasız çocuklar ve hastalar bile öldürülmüştür" dedi.
Papa, "Bugün, acıdan parçalanmış ama umut dolu kalplerle, atalarınızın zulme maruz kaldığı bu trajik olayın, bu toplu ve delice kıyımın yüzüncü yıldönümünü anıyoruz" diye devam etti.
"Hatırlamak gereklidir, hatta zorunludur" diyen Papa Francesco, "çünkü kötülüğü saklamak ya da inkâr etmek, bir yarayı tedavi etmeden kanamaya bırakmaya benzer" ifadelerini kullandı.”
Papanın açıklamasının ardından Avrupa Parlamentosu (AP) vakit kaybetmeden 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendiren karar tasarısını oy çokluğuyla kabul etti.
Dünya kamuoyunda bu talihsiz açıklamalar yapılırken ve bu kutsal vatana ihaneti alışkanlık haline getiren satılmışlar ve yerli işbirlikçileri Büyük Türk Milletine yönelik asılsız ithamlarda bulunma yolunda adeta yarışa girmiş durumdalar.
20 Nisan 2015 tarihinde Muş İlimizin Bulanık İlçesi Gümüşpınar Köyü (Eski Adı Pülür Köyü) sakinlerinden Serdar B.’dan dinlediğim bir anıyı paylaşmak istiyorum.
Babasının amcası Abdulhamid Amca yaklaşık yüz yaşında vefat eder. Ailesini etrafına toplayan Abdulhamid amca muhacirlik zamanı deyip başlarmış anlatmaya. Yaşadığı o zulüm dolu, açlık ve sefalet dolu yılları gözü yaşlı bir şekilde anlatırmış.”Biz Bitlis’den Muşa göç ettik. Muhacirlik zamanı açlık vardı. Atların ardından yürür dışkılarındaki arpaları ayıklar, yıkar onlarla karnımızı doyurmaya çalışırdık. İşte açlıktan ölmek üzereyken yolumuz üzerindeki bir köye uğradık. Kapıyı çaldık. Biz acımızdan öleceğiz. Bize yiyecek verin dedik. Kapıyı açan bir Ermeni Mamasıydı. Bize haşlanmış buğday verdi. Buğdayın üzerinde uzun ince kızarmış kısa bir çubuk gibi etler vardı. Biraz daha dikkatli bakınca bunların küçük bebek parmakları olduğunu gördüm.” Deyip ağlayarak anlatırdı diyor.”Öğrendik ki Ermeniler küçük bebekleri, çocukları kesip pişiriyorlar.”
Bu vahşeti yapanları Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco görmezden gelerek onların savunuculuğunu yapıyor. Tarihi arşivlere inildiğinde bunun gibi yüz binlerce vahşetin belgesine ulaşılacağı tarihi bir hakikattir.
ERMENİLERİN YAPTIĞI İNSANLIK DIŞI VAHŞETLER
1.Andırın 'da Yazıcıoğullarından Şehid Jandarma Mehmet'in ellerini ayaklarını bağlayıp, göz çukurlarına ve göbeğine barut koyarak yakan, on yedi gün yanmasını seyreden, yakarken zafer naraları atan Ermeni vahşeti neden görülmüyor?
2.Arasa Hanının kapısında Şehid Üzümsuyu Ahmet Efendi'yi çarmıha gererek gözlerine, ellerine temel çivisi çakarak şimdilerde” sözde soykırım” iddiasında bulunan Ermeni diasporasının yaptığı bu zulmü sözde çağdaş, modern, insan hakları savunucusu kesilen vahşi Avrupalı nasıl görmezden geliyor?
3-Şehid Ali Kavaszade Kamil Efendi'yi daha 29 yaşında iken Fındıcak'ta bacağından asıp, derisini yüzerken vicdanı sızlamayan, yüreği katılaşmış, insanlıktan eser kalmamış hayvanlaşmış ve haddini aşan Ermeni'yle Fransız'a haddini bildirmeyenlerin hesabı nedir? Neyin hesabını yapıyorlar?
4-Şehid Ali Kavaszade Bedevi Ahmet Efendi'yi koltuk altından asarak, göbeğine kadar canlı canlı yakacak kadar insani değerlerden uzaklaşan, yemek yediği çanağı kirleten, zamanında Millet-i Sadıka dediğimiz Ermeni'ye geçmişini hatırlatıp, taaa Fransa'dan gelerek Maraş'ımda kanla beslenen Fransız vampirlerin hafızalarını tazelemek ve dünya kamuoyuna hatırlatmak bir insanlık görevi değimli?
5-Fransız İhtilali ile başlayan Fransızların soykırım dosyası tarihi belgeler incelendiğinde, arşivlere inildiğinde görülecektir ki oldukça kabarıktır. Tarihe kara leke olarak düşen katliamları saymakla bitiremeyiz. Vandee Soykırımı, Cezayir soykırımı, Burundi soykırımı, Ruanda Soykırımı ve Vietnam'da 1872.1885.1920.1927.1930 tarihlerinde yapmış olduğu katliamları dünya kamuoyu ne çabuk unuttu. 1920-1954 yılları arasında 500 bine yakın Vietnamlı Fransızlar tarafından öldürülmüştür ”
Bu insanlık dışı vahşeti gerçekleştiren Fransız parlamentosunun alt kanadı olan Ulusal Meclisin başlattığı Büyük Türk Milletine karşı haksız karalama kampanyası adeta bir Hıristiyan Birliği hareketine dönüştü. Haçlı ruhu yeniden hortladı. Bölgesinde lider ülke olma yolunda şahlanan Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı başlatılan bu çirkin tezgâhı kuranlar Vatikan’dan aldıkları buyruğun gereğini yerine getirmiyorlar mı?
6-Kahramanmaraş'ta, Kars'ta, Van'da, Erzurum’da, Diyarbakır Lice’de, Erzincan’da, Muşta ve Anadolu'nun dört bir yanında en vahşi bir şekilde insanlarımızı katlettiler. Zengezor, Ordubad, Vedi bölgelerindeki insanlık dışı vahşeti,"Ermenistan Gizli Ordusu'nun " (ASALA) 1974-1985 yılları arasında 45 Türk diplomatını ve onların aile üyelerini öldürdüklerini, Hocalı katliamını yapanları da unuttular.
Cemal Paşa'yı, Talat Paşa'yı ve Enver Paşa'yı şehit eden, insanlık dışı yöntemlerle öldürdükten sonra insanlarımızın kulak memelerinden koleksiyon yapıp bununla övünen Ermeni Mamalarını, Ermeni Komitacılarının yaptıklarını unutup onları aklamaya çalışan insanlık düşmanı olan zalimleri tarih kaydediyor. Türk düşmanlığı ve İslam düşmanlığı etrafında birleşen modern zalim Avrupalı insanlık âlemine karşı hesap vermek zorunda değil mi?
FRANSIZ CLAUDE FERRARE'NİN ERMENİLERE BAKIŞI
Claude'nin Ermenilerle ilgili düşüncelerine bir göz atalım.”Ermeniler'e gelince” O büsbütün berbat bir iş. Aslında Ermeniler Doğu'nun gerçek Yahudileridir. Burada Yahudi sözünü en kötü manasında alıyor ve benden daha fazla Yahudi olmadığını bildiğim sayısız İsrailli dostlarımdan özür diliyorum.” ”Aslında Ermeniler gerçekten Yahudi sıfatına layık Yahudilerdi. Öylesine vahşi, öylesine kan içici. Ermeniler tarafından ezilen gerçek İsrailliler, Doğu'da resmen açlıktan ölmektedir.”(7)“Artık, Selanik ordusundaki bütün Fransız askerleri Doğu'daki kurbanların Hıristiyanlardan çok Müslümanlar, cellâtların da, Osmanlı'dan çok Ermeniler olduğunu biliyor.”(8)“Ve benim bütün arkadaşlarım, Türkiye'de yaşayan bütün Fransız subayları” Onlar biliyorlar ki, Doğu'daki kavgalarda Türk daima haklıdır, düşmanları da daima haksız!” (9)
“ Peki ya Türkiye? Allah için söyleyin, Fransa'dan hiçbir şey çalmamış olan Türkiye'nin kendi malını korumaya hakkı yok mu? Elbette var,herkese karşı,hatta Fransa'ya karşı.Ve eğer Fransız olmasaydım,Yunanistan'a karşı,İngiltere'ye karşı,hemen hemen bütün Avrupa'ya karşı Ankaralı dostum Kemal Paşa'nın yanında öyle candan savaşırdım ki!..” (4)
Türk Dostu Fransız Claude Ferrare’nin yüz yıl önce söylemiş olduğu, yazmış olduğu kitap Ermeni Diasporasına, Vatikana ve sözde modern, çağdaş zalim Avrupalılara en güzel cevap olacağı kanaatindeyim. Tarihi hakikatleri bilerek susmak bu saatten sonra bilene züldür.