Parti içi demokrasi kadar, rekabet de öne çıkıyor son günlerde. Koltuk tatlı. Güzel… Alımlı, bakımlı, çalımlı… Havası yeter. Hele hele AK Parti gibi iktidarı ve gücü elinde tutan bir partinin il başkanı olmak, hem her babayiğide nasip olmayacağı gibi, herkesin de hayallerini süsleyen bir dünya güzeli sanki.
Böyle bir güzeli kim istemez!
Kim burun kıvırır, kim dudak büker, kim ‘istemezük’ ayaklarına yatar, aklı olan istemem yan cebime koy mu der, anlamak mümkün değilse de, durup dururken de kimseye altın tepsi içinde başkanlık ya da koltuk ikram etmiyor.
İstemek de yetmiyor, hak etmek gerekiyor öncelikle…
*
Önce…
AK Parti’ye bakalım.
Belediye meclis üyeliği için başvuranlara bakalım. Onikişubat ilçemiz için 252 kişi başvurmuş. Dulkadiroğlu için de 164 kişi…
Sarattan geçecekler, elekle elenecekler, sarad’ın üstünde kalanlar belediye meclis üyesi olacak, diğerleri eleğin altında kalıp çöpe gidecekler. Ödedikleri para ile kalacaklar, belki de meclis üyesi gösterilmedi diye küsecekler, belki de arkadan konuşup, haklarının yendiğini söyleyecekler de, yemezler…
Kriter ne olur, ne olmalı derseniz…
Önce, yöresinde, bölgesinde ağırlığı olacak. Bir eğitimi, kariyeri, özgül ağırlığı olmalı.
Şahsiyeti, karakteri… Sağlam olmalı. Dürüst, pisliğe, şaibeye bulaşmamış, kirli işlerin içine balıklama dalmamış…
*
Yok eğer, senin adamın, benim adamım denilerek, kurşun asker aranıyorsa, isteniyorsa, rağbet buluyorsa, ben o meclisten elimi ayağımı çekerim.
Seçilen kişilerden endişe etmemeliyim. Onlara güvenmeliyim. Mesela mevcutlar içinde soyadı ….oğlu ile biten biri var, kulağımıza geliyor, kırmadığı ceviz kalmamış. Sözde dürüst, sözde mahallenin ahlak ve namus bekçisi.
Gönül ister ki, aşırı ve fanatik partizanlığı yerine, yaşanabilir kent için katkı sağlayacak, hangi meslek ve siyasi görüşten olursa olsun, (zaten başka bir partili kalkıp da başvurmayacağına göre) mecliste bizi temsil edebilmeli, kalıcı hizmetlerin ifası için yüreğini ve elini taşın altına koyabilmelidir.
*
Konu il başkanlığı idi, nerelere gittik.
Malum, sayın Fatih Erkoç’un Büyükşehir belediye başkan adaylığı sonrası, koltuk el değiştirdi, M.Akif Kahveci birkaç günlüğüne de olsa il başkanı oluverdi. Şahsiyetine on üzerinden on puan verdiğim sevgili Kahveci, bu görevin adamı değildi. Üstelik de para harcayacak kadar zengin değildi. Belediye meclis üyeliği için ayrılınca, prosedür gereği, sıradaki üye, benim de komşum olan sayın Mehmet Eken koltuğun sahibi oldu. O da emanetçi. Ama parası var, harcayacak gücü var. Şimdilik koltuğu idare ediyor.
Atalar derler ya, emanet atın paldırı yokuşta kırılırmış.
Şimdilik Eken’de sıkıntı yok.
Ancaaaaaakkkkkkk….
Biliyorsunuz, bu koltuğu çok arzu eden, çok isteyen Baro Bakanı Av.MetinDoğan da var. İki meslektaş Av.Ahmet Özdemir ve Av.Vahit Bağcı’nin bile adı geçmedi değil. (Formların dağıtıldığını biliyorsunuz- ama bu meseleyi cumartesi günü yazacağım) Ama en çok isteyen Baro Başkanı Doğanolunca, parti içinde bir çözüm arayışına gidildi. Şimdi öncelikle Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesini bekliyor herkes. Ve cümle âlem bu iki ilçeye atanacak belediye başkan adayını bekliyor sabırsızlıkla.
Bütün hesaplar bu belirlemeye odaklanmış, endekslenmiş.
*
Ve… Yarın bir gün, Necati Okay Dulkadiroğlu’na belediye başkanlığı için aday gösterilmez ise… Ne olacak. Tabi sevgili Okay’a gönül verenler, yanında olanlar, sempati ile bakanlar, iki seksen uzanacak, yatarken sırtlarında çıban çıkacak, (belki başka yerlerinde de çıkabilir, mümkün)olmadı ya, hemen kulvar ve güzergah değiştirecek, bu siyasetin gözü kör olsun, herkese beklenti ve umut dünyası içinde yaşayınca, Okay’sız bir ilçede durmanın manası da olmayınca, o köy olmaz, öteki köy diye dümen kıracak bazıları.
Ben en çok o zavallılar için üzülüyorum.
NOT: Bütün meslektaşlarımın gazeteciler gününü kutluyorum, başarılar diliyorum.