Kahramanmaraş Valiliği-İl Milli Eğitim Müdürlüğü organizesinde 08 Mart “ Dünya Kadınlar Günü” anlamına uygun şekilde kutlandı.
Kahramanmaraş’ta “ Dünya Kadınlar Günü” 08 Mart 2013 Cuma günü saat. 09.30’da Atatürk Anıtına Çelen sunumu ile kutlanmaya başlandı. Kutlama programı ise Necip Fazıl Kısakürek Kültür Sitesinde saat: 10.00’da saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.
“8 Mart, Dünya Kadınlar Günü'nün kutlandığı bu çok özel ve güzel günde, "Kadın Olmak" üzerine duygu ve düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Her özel gün gibi bugün de kadınların varlığının ve öneminin hissettirildiği ve tazelendiği bir gündür” diyerek açılış konuşmasına başlayan Kız Meslek Lisesi Müdürü Songül Şahin, daha sonra şu ifadelere yer verdi:
“Her şeyden önce şunu belirtmek ve kabul etmek gerekir ki kadın, bir bütünün iki eşit yarısından biridir... Erkeği anlamlı kılan ve hayatı değerli kılan da kadındır. Ayetteki ifadesiyle "hayırda önde olanlar, mükâfatta da öndedir" düsturunu benimseyen dinimiz, cenneti annelerin ayaklan altına sermiştir. Çünkü kadın; hakları evlâtları tarafından öyle kolay kolay ödenemeyen bir "anne"dir. Bütün Ahmetleri, Mehmetleri, Ayşeleri... dünyaya getiren en güzel vesiledir.
Kadın... Her şeyiyle "şefkat kahramanı"... insanlığın en merhametli yanı... yüreklerin en yufka olanıdır. Üzülse de gözü yaşlı... sevinse de gözü yaşlıdır. Hayata gözünü ilk kez açtığında başlayan sevgi ve merhamet gözyaşları, fırsat kollar adeta yaşın yaşın akmak için... Taa ki ölene değin... Okula başlar, ağlar; mezun olur, ağlar; vatana, millete, insanlığa hizmet vesilesiyle meslek hayatına başlar, ağlar; ak gelinliğini giyip yuva kuracağı gün ağlar, yavrusunu bağrına bastığı gün ağlar; çocuklarım büyütür, okutur, askere gönderir, evlendirir, torun sahibi olur; ama o hep ağlar... hep ağlar... Onun içindir ki kutsaldır kadının gözyaşları... Dünyalar verilse değer her bir damlasına. Çünkü insanlığı şekillendiren, aileyi ve toplumu şekillendiren bir mayadır, bir iksirdir adeta o gözyaşları. Gözleri buğulu, sözleri duygulu, sevmenin ve sevilmenin zirvesidir kadınlar...
Bin yıldır üzerinde yaşadığımız topraklara "Anadolu" diyoruz. çünkü bu topraklar tarihimizi ve kültürümüzü şekillendiren "Analar" doludur da ondan... Vatan topraklan, yüzlerce yıldır eşini, oğlunu, kardeşini cephelere uğurlamış, gerektiğinde kendisi de en ön saflarda yerini almış çileli ve gözü yaşlı Analarla, kadınlarla doludur. Şehit eşi, şehit kardeşi, şehit anası ve şehit olan kadınlar... Kahramanmaraş'ta Senem Ayşeler, Cebel-i Bereket'te Rahime Hatunlar, Kastamonu'da Satılar, Kütahya'da Emeti Kadın ve Erzurum'un yüz akları Kara Fatma Nene Hatunlar' dır.
En zor şartların insanıdır kadın; o, hiçbir zaman yılmayandır. Hayat yükünü omzunda en iyi taşıyandır. Gücün bilekte değil, yürekte olduğunu ispatlayandır. Sabır taşları, kadının şefkatli ve ümitli sabırları karşısında dayanamaz, çatlar. Yuvanın umudu, yarınların gururudur kadınlar...
Bir insana söylenmiş en ince ve en güzel sözler kadınlar için söylenmiştir. En duygusal şiirler, kadınlara yazılmıştır. Yani kadın; hem sözde, hem özde, hem gönülde her zaman hak ettiği yeri lâyıkıyla almıştır.
Kadın, can yoldaşı...
Kadın, ev yoldaşı...
Kadın, insanın sırdaşı, hayat arkadaşıdır.
Bir yastığa baş koyan; yaşam sevdası... geleceği devralacak nesillerin anasıdır.
Yâr eden kadın...
Var eden kadın...
Başarının ne ardında, ne de önündedir...
Taa içindedir kadın.” Diyerek konuşmasını tamamlandı.
“Kadın olmak” temalı tanıtım sunusundan sonra “ Kadının Toplumda ki Yeri ve Önemi” konulu konuşmayı iş kadını İnci Okumuş yaptı.
Bugün yeryüzünün en özge varlığı; kadınların, yüzyıllardır tartışılmakta olan toplumdaki yerini konuşacağız.
Bu tartışmalar, “çağdaş hayat” dediğimiz günümüzde bile kadının hâlâ bir kimlik arayışında olduğu sonucuna götürür bizi…” diyen okumuş daha sora konuşmasına şöyle devam etti:
“Anadolu terbiyesinde “bir bütünün diğer yarısı” olarak görülen Kadın, tarih boyu birçok toplumda iki ayrı varlık olarak görülmüşlerdir. Bugün hâlâ gelişmiş toplumlarda bile kadınların haklarını korumak için sürekli mücadele verdiklerini görmekteyiz. Ancak ben burada kadınımızı bütün bu tartışmaların dışında tutarak değerlendirmek istiyorum.
Niçin?
Bir millet düşününüz ki; toprağına kadının adıyla hitap etmiş olsun. Bir millet düşününüz ki; kadının varlığını toprağında abideleştirmiş olsun…
İşte bizler öyle bir toprakta yaşıyoruz: İsmi ”Anadolu” olan toprakta.
Çünkü bizim geleneğimizde kadına saygısı olmayanın, toprağına ve elbette ülkesine saygısının olmadığı aşikâr olarak bilinir.
Böylesine özel bir toprağın kadını olduğum için öncelikle bizi bu toprakta VAR EDEN Yüce Kudret’e teşekkür ediyorum.
O vakit şu suali sormak lüzumu doğar bize: ‘peki, toplum nezdinde kimdir kadın?’
Hiç düşünmeden şunu söyleyebiliriz: Aile ve toplum gibi iki şaheserin mimarıdır kadın…
Her toplumda ki kadın kimliği, o toplumun mevcut değerlerine göre şekillenir. Bizim toplumumuzda kadın, asırlardır süren bir medeniyetin tezahürü olarak “ bir imar edici”dir.
“Elbette alçalırsa kadın alçalır beşer “ diyordu bir kuyumcu titizliği ile Tevfik Fikret… Beşerin yücelmesinin, kadınla imar edilen toplum değerlerinin dik duruşuna bağlı olduğunu az ve öz anlatıyordu.
Hepimiz bilir ve teyit ederiz ki kadın; aile ve toplumun temel direği olarak; yerde başarılı varlığı ile gökte güçlü duası ile bir milleti ayakta tutandır.
Zira toplumun his ve algı kaynağıdır kadın…
Yeryüzü hıçkırdığında önce kadınlar ağlar işte bu yüzden. Çünkü yeryüzü de toprak anadır.
Kadınlar her toplumda farklı değerlerde görülmüşlerdir bu doğrudur ama dünyanın gelmiş geçmiş bütün kadınları adına şunu rahatlıkla söyleyebilirim: dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir savaşın başlatıcısı kadınlar olmamıştır! Aksine barışın tezahüründe bir kadın illa ki olmuştur.
Daha dünyanın birçok ülkesi kadının değerini fark etmemişken “erk’inin gelincik çiçeğine “benzeyen kadından bahsetmişti Efendiler Efendisi… Erkine gelincik çiçeği olan kadın, toplumuna uçsuz bucaksız bahçe olmaz mı?
Sonrasında: ” kadın insanlığın anasıdır” diyordu Hz Ali… Çünkü kadın; Yaratıcı elçisi olarak vazifeli olandı: Anne olandı.
Hiçbir menfaat ve hiçbir çıkar taşımayan bu üstlenişle, toplumun his ve algısını inşa edendir kadın... Toplum önderlerini; Fatih’lerini, Kanûnî’lerini, yetiştirendir kadın…
İlim ehli olarak; Hafız Ali Efendi’leri, Sandal Hocaları, kahraman olarak; Kısakürek’leri, Sözün edebinde; Karakoç’ları ve Erdem’li şahsiyetleri, bir devletlinin anası olarak; İklime Hatun’ları ve yiğit olarak; Öksüz’leri ve Balduk’ları yetiştirendir kadın… Hülasa, toplumuna yar olandır kadın…
İşte, toplumları birbirinden ayıran o tehlikeli yarlar, o uçurumlar, kadınına yar olamamış anlayışların eseridir!
Toplumun ve toplumların barış ve hürriyet kaynağıdır Kadın…
Bunu görmek için işin tezadından bakalım: Bu gün kadınında değer düşüklüğü bulunan bazı toplumların fertleri barış ortamından çok uzak yaşamaktadırlar. Çünkü bu nevi toplumların; barışa da aynı değer düşüklüğü içinde yaklaştıklarını görürüz.
Kadını ihmal edilmiş bir toplumun kadınları, o hiç bilmedikleri barışı bir kavram olarak dahi toplumlarına anlatamazlar. Bu gün Afganistan, Suriye ve Irak’ta sürgün edilen mültecilerin % 80’inin kadın olduğu gerçeğine bakarsak bu durumun vahametini de anlayabiliriz. Ne yazık ki buna sebebiyet verenler, bugünün gelişmiş toplumları(!), bir başka deyişle kadın haklarını en çok savunan ülkelerin ta kendisidir.
Toplumun merhamet limanıdır kadın…
Merhamet limanındaki kadını şiddet gemisine bindiren anlayışlar, işte bu yüzden toplumsal barış adına en kıymetli hazinelerini de kaybetmişlerdir. Merhamet kaynağı olarak kadın, toplumunun daim okuması gereken en kıymetli eserdir. Canına okuması gereken değil…
Ancak kadınlar olarak bizler de şunu iyi bilmeliyiz: toplumda ki şiddet, kadındaki merhametin topluma yansımış en vahim derecesini gösterir. Kadın, bu hususta üzerine düşen vazifeyi itina ile yerine getirmek zorundadır.
Şiddete dair problemin tek bir çözümü vardır: Bir merhamet limanı olarak Kadın, şiddet vebasının açtığı o ümitsiz, o depresif ve suçluluk veren yaralarını merhametiyle tedavi etmek zorundadır.
Toplumun motivasyon kaynağıdır kadın…
Bu duruma ilkin K.Maraş ölçeğinde bakalım: Türkiye’de son beş yılda ekonomik olarak beş kat büyüyen K.Maraş’ın bu başarısında, K.Maraş kadınlarının tarhana çorbasından, dövme aşına, dualı ellerinden sırma nakışına kadar kadın emeği vardır. Çünkü başarı; huzur ortamında gelişen sağlıklı bir motivasyonun ürünüdür. Şu tartışılmaz bir hakikattir; evinden işyerine, işyerinden memleketine, memleketinden ülkesine ulaşan başarıda ilk halka daima kadındır.
Toplumsal ilerlemenin temel kuvvetinde kadın vardır…
Çünkü medeniyetin esasında ve toplumsal uzlaşmanın odağında Kadın vardır… Eğer bir toplumda ekonomik ve sosyal bozulmalar varsa bu kadının haklar ve davranışlar nezdinde ihmal edilmişliğini gösterir.
Kadın hakları, bir cinsiyet farkı olarak değil, kadına kişilik veren“kadının insan hakları” olarak sorgulanmalıdır. Cinsiyet ayrımı ilkel toplumların yaklaşımıdır.
Toplumsal iş bölümünde kadın, ailenin yönetme gücüdür. Bu yönetme gücüyle kadın, elbette toplumsal ilerlemenin de temel kuvveti olarak yerini alacaktır.
Toplumun özgüven kaynağıdır kadın…
Bizim toplumumuzda kadın, batı toplumlarının kadınları gibi büyümezler. Eflatun ve Aristo’nun toplumlarındaki gibi “şer unsuru” olarak görülmezler. Mevlana’nın sözleriyle; “Hak Nurudur”lar… Anneliğine ve mahir vasıflarına telmih ile “yaratılmış değil adeta yaratıcıdırlar”
Çünkü Anadolu kadını, Heidi gibi bir dağda dünyadan habersiz büyümezler. Dağ başında bile dünyaya satılacak ürünlerin yetişmesine emek verirler.
Bizim toplumumuzda kadınlar, beyaz atlı prens beklemezler. Tıpkı Dede Korkut hikâyesindeki Selcen Hatun gibi, temsilen at sırtında dün; cephedeydi, bu gün ekonomik arenada irade ve özgüvenlerini gösterirler. Bu sebepten şunu açıklıkla söyleyebilirim ki; Kadını olmayan bir ekonomi fırsatını kaybetmiş demektir.
Toplum değerlerinin yegâne yücelticisidir kadın…
Bir düşünür “Kadın insâniyetin bahçesidir” diyordu. Biz de, bu bahçenin en özge çiçeğidir Anadolu Kadını… Ve kadınımız; "Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir” diyen Atatürk’ü daima haklı çıkarmıştır.
Bu minval üzere; Anadolu Kadını şu şahsiyetleri daima hatırında tutmuştur:
Hz Hatice validemizin iş kadınlığını, bir hukukçu olarak Hz Ayşe’nin adaletli sözlerini, Hz Fatma’nın “babasının annesi olacak” denli sorumluluğunu ve Hz Zeynep’in hüzünlü bir kız kardeş olarak acıyı asırlara taşıyan kararlılığını almış, toplumumuzun değerlerini yüceltmişlerdir.
Burada önemli hususa dikkat çekmek istiyorum:
Atatürk’ün gerek medenî, gerek siyasal ve gerekse sosyal haklar da kadına ihtimam göstermesi, kadınımız Batı toplumlarındaki gibi bir hak arayışıyla sokakta yürüdüğü için değil, Onlar hak ettiği için vermiştir!
Çünkü Anadolu kadını; Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında görevini fazlasıyla yapmıştır.
Çünkü bizim toplumumuzun kadını yürüyeceği yeri iyi bilir; toprakları için cephede yürür. İlim irfan yolunda aklını yürütür.
Atatürk’ün şu cümlesi bu bakışın tezahürüdür: "Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez"
Son sözler olarak; toplumumuz, bazen bir şiirin, bazen bir şarkının, bazen de bir haykırışın içindeki en güçlü ses olabilen kadınları; duyguları mantığı ve kültürüyle duyabilmelidirler. Hatta Anadolu Kadını’nın şahsiyetini, dünyanın arsenikli kadın toplumlarına bir rol model olarak göstermelidirler.
Son söz biz kadınlara:
Anadolu kadını her yönüyle toplumun öznesi konumundadır. Onu nesne konumuna düşürecek hiçbir tavrın yanında yer almamalıdır.
Dünya Kadınlar Günü; bana göre, kadının kendi toplumuna ve kendisine sevgi duyabilecek donanımda ki insanlığı yetiştirdiği gündür.
Güçlü fikirleri ve gayretleriyle ülkesinin gücüne güç katan bütün kadınlarımıza şahsınızda derin saygılarımı sunarım.” Dedi.
Günün anlamı ile ilgi şiirlerin okumasını KSÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şengül Karaman’ın “Dünyada Kadın Olmak” konulu konuşması takip etti. Bir şehit eşinin duygularının ifadesine müteakiben “ Dünya Kadınlar Günü” ile ilgili yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.
Program Kız Teknik ve Meslek Lisesi ile Suzan ve Abdulhakim Bilgili Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün resim sergisi ile son buldu.
“ Dünya Kadınlar Günü” programına Vali Yardımcısı Dr. Erkan Bulgan, İl Milli Eğitim Müdürü Mesut Alkan, Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe'nin eşi Sultan Kocatepe, Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan, İl Milli Eğitim Müdürü yardımcıları, şube müdürleri, KSÜ öğretim görevlileri, toplum sivil örgütleri,bazı kurum ve okulların yöneticileri ve vatandaşlar katıldı.