Hayata dair güncel yazılarıyla Leman Kuzu artık MarastaHaber.com’da ! İlk yazısı ""
Hayatın bana düşen karesinde, ya tam siyah ya da tam beyaz olmaya özen gösterdim... Şeffaflığı severim, griliği yaşam tarzıma sokmadım.Yani, ya aktım ya da kara... Ak ve kara, hüznümü ve mutluluklarımı temsil etti. Çünkü rolsüz bir hayat tarzım var, mutluysam bunu herkes farketti, mutsuzsam yine herkes tarafından farkedildi! Saklayamadım duygularımı ve griliği de hiç istemedim zaten. Bana göre değil arkadaş birşeyleri ört-bas etmek, siyah'a beyaz, beyaz'a siyah demek, içimde kopan fırtınada cici kız-cici kadın rollerine girip tebessüm etmek, kendini olduğundan farklı göstermek hiç mi hiç beceremediğim işlerden biri. Bence bu tarz konular kişinin uzmanlığını gerektiriyor. Çünkü bu da hayatın içinde acı bir rol...Ağlarken gülmek, gülerken ağlamak olacak şey değil... İçleri kan ağlarken etrafa karşı rol yapıp, nasıl tebessüm ederler aklım bir türlü almıyor! Sözüm ona, her ne kadar rolünüzü ustaca yaparsanız yapın, bir yanınızın kırık olduğu aşikardır! Unutmayalım ki, hayat kederi ve sevinci ile bir bütündür...Anlayacağınız, lay-lay-lom şimdiki zamanda çoook zor! Objektif olun! Komik duruma düşersiniz. Şimdi sizlerle yaşamın bir başka karesini paylaşmak isterim; herkes payına ne düşerse alsın lütfen!
Nobel Barış Ödüllü Sir Nicholas Murray Butler diyor ki: Dünya'da üç grup insan vardır;
1. Bir şeyi ortaya çıkaran veya yapan ve bir şeyler için savaşan küçük seçilmiş bir grup!
2. Bir şeyin yapılmasını seyreden ve sadece konuşup yerinde sayan büyükçe başka bir grup!
3. Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık! Acaba, biz hangi gruptayız!
Tercihim ve yaşam felsefem, küçük bir gruptur...Yerinde sayan, büyükçe ve muazzam bir kalabalık beni hep korkutmuştur, çünkü onlarla paylaşacağım birşey pek olmamıştır, olmuşsa bile zararlı çıkmışımdır,istisna zararsız çıktıklarımda var elbette... Onlarda, içleri-dışları bir olan, hayata gülümseyen ayrıca mevcut durumlarını kabul edip, aksini iddia etmeyen, mütevazi başka bir grup... Bakınız, bir insanın kendini tanıması, tarafsız bir şekilde değerlendirmesi ve bunu açık bir şekilde ifade etmeyi öğrenmesi çoğu zaman kolay ve hızlı olmayan bir süreçtir. Bazen, bir insanın kendisine bile açık ve dürüst olması kolay değildir. Bazı durumlarda cesaret gerektirir. Gerçeklerle yüzleşmek, eksik ve zayıf yönlerini kabul etmek, gerçekte ne olduğunu ve ne olmadığını yüksek sesle dile getirmek kişinin cesaretini zorlayabilir...Bir insanın kendini tanıması için en az dört konuda tam ve doğru bilgi sahibi olması gerekir. Bunlar; bilgileri, becerileri, istekleri ve inançları ile ilgili bilgilerdir. Kişi zaman-zaman kendini tartmalı, tabii tartma işlemi kişinin kullandığı zamana göre kendisini ne kadar yenilemesi ile ilintilidir. Yeniliği olmayan birşeyin tartma işlemi hep aynı sonucu gösterir. Ayrıca yenilenmeyen bir grupta kendini etrafa karşı farklı gösterme çabaları iyiden iyiye ivme kazanır...Her daim düşünür dururum, bazı insanlar kendilerini neden olduğundan farklı göstermeye çalışır anlayamıyorum! Yani olduğundan farklı görünmeye çalışmak insana prestij mi kazandırıyor, yoksa daha da vahim bir hal mi alıyor, anlayana...Çünkü ne kendin olabiliyorsun, ne de olmak istediğin kişi! Görsellik sadece bir anlık film karesi! Acaba, hayatın içinde hangi karedesiniz! Onu idrak edebiliyor musunuz? Yoksa gerçekleri görmek ve duymak sizi korkutuyor mu?Ve bunun altında yatan neden; kişinin kendine olan güvensizliği mi yoksa bir davranış bozukluğu mu? Çünkü herşey ört-bas ediliyor, ve kendin olmaktan çıkıyorsun! Bence herkes kendisi gibi davransın...Doğallık her zaman iyidir! Eğer muazzam kalabalıkta olmak istemiyor ve hayatı anlayarak yaşamak istiyorsanız, o halde kendinizi bilgilerinizle ve becerilerinizle yenileyin!Daha çok kitap okuyun, etrafa karşı daha fazla duyarlılık gösterin, içinizdeki nefreti atın, hazımsızlık ve hadsizlik yapmayın, kibirden uzak durun, verdiğiniz sözün arkasında durun, elini tuttuğunuz insanları yarı yolda bırakmayın, güven kaybetmeyin, yerine göre affeden taraf olun, hata yaptığınızda bunu itiraf edin, hiç kimseye ihanet etmeyin, gerektiği yerde susmasını bilin, iki yüzlülük yapmayın, başkasının mutluluğu sizi mutlu etmese bile, gölge düşürmekten vazgeçin, karşılık beklemeden verin ve verirken kibirlenmeyin, vatanınızı-milletinizi-örfünüzü ve adetinizi gözetip savunun, herkesin nefsini kendi nefsiniz gibi görüp, sizde onlara karşı sevgi ve saygı verin, komşunuzun kapısındaki aç kediyi ve soğuktan donan kuşları düşünün! Kısaca, tartılacak bir insan olmak için; duyarlı, samimi, dürüst, akılcı,düşünceli, saygılı, yardımsever, vatansever,insan sever, doğa sever, paylaşımcı, insanlar arasında ayrım yapmayan, hoşgörülü, art niyetsiz ve mütevazi olmak gerekiyor!.. Yaşamınızdaki engelleri görün, engeller için çaba sarf edin! Bırakın başkalarıyla yarışı, kendinizle yarışın, nerdeyim ve nereye gitmek istiyorum adı altında kendinize yön ve hedef belirleyin! Unutmayın, bundan sonra tüm başarılar sizinle yol alacaktır! İyi yolculuklar...
Yaşam dengenizi ve doğallığınızı korumanız dileği ile...