Arkadaşım rahmetlik Celal Ülkü hep derdi ki “Yaşar sen bu ünvanı nasıl oldu da aldın? Ben Demokrat parti döneminde Kore savaşına karşı çıktığım için Egede iki sene içeride kaldım. Hatta o suçtan mahkûmiyette aldım kimse bana ‘Komünist Celal’ demiyor. Sen üç ay tutuklanmakla nasıl böyle bir unvan sahibi olabildin” diye sormuş; bende “sana merasimle devredeyim hayrını gör” demiştim.
Maraş’ta Komünizm sözü hiçbir zaman doğru dürüst telaffuz edilmez. Ya Guminis ya da Gomonos derler. Gazetemin (18) onsekizinci yıllarında Maraş’ta beni çekemeyen, ya da yazdıklarımı beğenmeyen memleketin ileri gelen partizanlarının teşviki ile gazeteler ikişer üçer birleşmiş, bense tek kalmıştım. Onlarla başa çıkamayacağımı düşünerek o dönemlerde Cumhuriyet gazetesinin muhabirliğini de yaptığım için malzeme almak için gittiğim İstanbul da Cumhuriyet’te çalışan Doğan Keçecioğlu’na durumu anlatmış, bende İstanbul gazetelerine girmeyi düşünüyorum dediğimde Keçecioğlu, “sakın buraya gelme Maraş’ın ilçelerinden birine git” demişti. Ne yapacağımı kararsızlık içinde düşünürken Valilikte, Göksun Kaymakamı Doğan Pazarcıklı ile karşılaştım. Tanıştıktan sonra bana “Yaşar Bey ben senin ününü duydum bu memleket kıymetini bilmiyor, sen Göksun’a gel” demesi üzerine onsekiz yıllık gazetemin son sayısında “iş bu son sayımızdaki son yazımı Cumhurbaşkanı Sayın Cemal Gürsel’e, Başbakan Sayın İnönü’ye, Basın İlan Kurumunun çifte Sekreterli Genel Müdür’üne ithaf ediyorum.” diye manşetten yazı yazarak Maraş’ın Sesi’ni kapatıp Göksun’a gittim.
Göksun’da haftalık ” Halkın Sesi” gazetesini çıkarmaya başladım. Gündüzleri harf kasalarındaki toprakların arasından harfleri seçerek kumpas’a diziyor, tekneden sayfaya çekiyordum, ayakla pedalda basıyordum. Geceleri hurufat kasalarının altında yatıyordum. Maraş’tan gelirken pedalın motorunu satarak bakkal borcunu ödediğim için Victoria pedalı ayağımla çalıştırıyordum. Göksun Hastanesinde Rusya’dan kaçmış Dağıstanlı Çeçen bir Doktor (Bahittin Dağıstanlı) vardı. Çok evhamlı idi, herhalde benim ünümü Maraş’ta Kadıların Avukatlığını yapan Selahattin Aydın’dan duymuş olmalı ki bana “Gomonos” diye hitap ediyordu. Selahattin Aydın aynı zaman da 27 Mayıs öncesi Demokrat Partinin ilçe başkanlığını da yapmıştı. Gomonos deyimi Maraş’takilerin Guminis sözünden daha çok hoşuma gitti. O “Gomonos şiiri” böylece Göksun’da doğmuş oldu.
GOMONOS
Haram lokma yemedinse
Zengin etek öpmedinse
Velinimet demedinse
Olursun bil ki gomonos!
Düşünmeye başladınsa
Kötülüğü taşladınsa
Ve hakkı alkışladınsa
Gomonos’sun gomonos!
Züğürtlerden laf mı ettin
Öyleyse başına yettin
Sorarlar nettin, ne ettin?
Efendiye yapmışın poz
Olmuşun sende gomonos!
Sağa sola çok mu baktın?
Dönen dolabı mı çaktın
Sende soyucu olacaktın
Seni gidi seni oyunboz
Gomonos’sun gomonos.
Ağaya tekmil vermezsen
Başsallayıp huu demezsen
Her kim, kimi istemezsen
Çocuk oyuncağı, kib-nos
O gomonos bu gomonos.
O gomonos bu gomonos
Her bulanık su gomonos
Oten kuş ku ku gomonos
Kırmızıyı sevme, sev boz
Bütün kırmızı gomonos
Fıncancı katırın ürküt
Sinyal verir düdük, düt düt
Kafana vururlar, küt küt
Zihinlerde yapsın diye iz
Ederler seni gomonos
Gomonosmuş İsmet Paşa!
Hay aklınla sen çok yaşa!
Eğri görür gözü şaşa!
Her iktidar elinde koz!
Maraşal da olmuş gomonos!
Havada uçan gomonos!
Ağızını açan gomonos!
Yobaza çatan gomonos!
Nerde işitseler bir söz
Derler ki aha, gomonos!
Bu gomonos umacı mı?
Çocuk korkutan öcü mü?
Yoksa sokan bir böcü mü?
Yeter artık yeter bu toz!
Bıktık gomonos gomonos!
Gomonos olmayan kalmadı
Hiç kimse de gale almadı
Nurcular bir tat almadı
Kafaların vurdular tos!
Dediler buda gomonos!
Çıktı bir de orta solu
Biz dedik, Muhammed yolu
Onlar dedi, Rus’un kolu
Fassa- fisso altı üstü fos
Modası geçti gomonos!
Yaşar der elleri kara
Bitti şükür çala çala
Sen kendini sende ara
Diyenlerin hepside yos!
Ne masonoz, ne gomonos!
Ahmet Yaşar BAŞER