Varlığı Gördüler, Bölüşme Derdindeler

Siyasi partilerde kazan kaynıyor. Siyaset yangın yeri… Alevler her yanı sarmış. İktidarı da, muhalefeti de adam bulamıyorlar, adam bölüşemiyorlar, varlığı gördüler de, varlığı bölüşme de dengesizlik yaratıyorlar.VARLIĞI...

Siyasi partilerde kazan kaynıyor. Siyaset yangın yeri… Alevler her yanı sarmış. İktidarı da, muhalefeti de adam bulamıyorlar, adam bölüşemiyorlar, varlığı gördüler de, varlığı bölüşme de dengesizlik yaratıyorlar.

VARLIĞI GÖRDÜLER, BÖLÜŞME DERDİNDELER 

Birbirlerine girdiler.

Boşluğu değerlendiremeyenler, varlık savaşı derdine düşünce, savaşına girince, kendini harp meydanının ortasında bulunca, kılıçlar çekildi, cepheler ve saflar sıklaştı.

*

Dün gece bir rüya gördüm. Uyanınca, bir ter basmış, anlatamam. Kendimi bir savaş ortasında buldum. Savaşı yönetenler talimat üstüne talimat  yağdırıyor. Birileri kılıcı çekmiş, birileri kalkanla kendini koruyor, yerlerde yatan yaralılar, kimisi can çekişiyor, bakıyorum ölenlerin üzerine ’KİMLİK GAZETESİ’ serilmiş.

“Eyvah!..” diyorum, “Bizim gazete yerlerde sürünüyor!” sonra da bir işe yaradığı için Rab’bime şükrediyorum!

Bunu derken, düşünürken, bazıları da savaşı kazandığı için nara atıyor. Oysa savaşın kazananı yok, cephelerden saldırılar sürüyor, savaşı kazandığını söyleyenler de kenara çekilmiş, pusuya yatmış, cepheye sürdüğü beş-on acemi çaylaklarla savaştan muzaffer çıkacağını düşünüyor, umut ediyor, bekliyor hasretle.

Hayırdır inşallah!

*

Sonra rüyanın alanı değişiyor. Kendimi bir stadyumda buluyorum. Sanki derbi maç, Fenerbahçe-Beşiktaş maçı oynanıyor. Taraftar heyecanlı, takımlarını teşvik ediyorlar, destekliyorlar, alkışlıyorlar, ‘en büyük bizim takım, başka büyük yok!’ diye…

Hakem daha maçı başlatmamış. Yan hakemlere bakıyor, kale direkleri ve fileler kontrol ediliyor, futbolcular sahada 11’er kişi mi, kramponlarının altında zarar verici şeyler var mı, onlara bakıyor.

Bir anda,  futbolcular sahadan çekiliyor. Tribünlerde kimse kalmıyor. Taraftar sahayı terk etmiş, ortada hakem var sadece, çaresiz kalıyor, e futbolu da canı çekiyor, çıkıp o oynamaya başlıyor, topu sektiriyor, kaleyle şut çekiyor, kendi kendine çalım atıyor.

Hayırdır inşallah!

*

Yine kan ter içindeyim. Cehennemde miyim, bilmiyorum. Bir meydan, bir büyük yangın. Vatandaşlar yangın kendi evlerine sıçramasın diye kovalarla, pet şişe suları ile yangını söndürmeye çalışırken, itfaiye geç geliyor. Bu arada yangın büyüyor. Bazıları da sesleri duyulsun diye, “yangın vaaaaaarrrr!” diye bağırıyor.

Tulumbacılar (itfaiye) geç geliyor, aksiliğe bakın, bu kez de itfaiye hortumu kısa, yangını söndürmeye yetmiyor.

Gidip hortum getirseler, vakit yok, yangın büyüdükçe büyüyor. Mahallenin tepkisi çoğalıyor yangınla birlikte. Alevler bacayı da sarıyor, tüm mahalleye yayılmışken, büyükler, ileri gelenler itfaiye erlerine fırça çekiyor, ‘Niye geç geldiniz, neden hortum kısa…” diye…

Oysa o fırça çeken etkili ve yetkili kimse, hortumun kısa olduğunu biliyor.

Hayırdır inşallah!

*

Sonra…

Tam 5 senemi verdiğim Nevşehir’deyim. Ürgüp, Göreme derken, bazı turistlerin balon gezisini görüyorum. Dikkat ettiğimde balondakilerin bizden giden, yani Maraş’tan gidenler olduğunu fark ediyorum. Siyasi partilerde aday adayı hepsi de…

Semalarda balonla gezenlerin sayısı tahminen 15-20 kişi. Yanlarında en yakın avanelerinden biri (belki de sponsorları) birden bir şey oluyor, rüzgârın yönü değişiyor, yani tersten esmeye başlıyor, balonların güzergâhı değişirken, balondakileri bir telaş alıyor. Sürükleniyorlar belirsiz bir yere… Sert esen rüzgâr, onları alıp götürüyor,  ortadan kayboluyorlar.

Hayırdır inşallah!

*

Sonra… Yine balonlar çıkıyor karşıma. Birkaç kişi ellerinde balonla onu bunu kandırmaya çalışıyor. Biri geliyor, elinde bir toplu iğne, batırıyor balonlara, fıssssss!

Balonlar sönüyor, vatandaş nasıl bir tepki koyduysa, “Oh be, balonları patladı” diye seviniyor, göbek atıyor.

Hayırdır inşallah!

*

Aslında rüyalar anlatılmaz ama bilirsiniz, sizden bir şeyimi esirgemedim, saklamadım. Paylaşmak istedim sizinle.

Korkulu rüyadan sonra, kendime geldiğimde şunları düşündüm.

Parti genel merkezleri davayı temsil edecek, davaya gönül vermiş insanları ararken, milletvekilleri ise aksine telefon ettiklerinde dahi esas duruşa geçecek, düğme ilikleyecek adamlarını kollamaya çalışırken, her parti savaş çığırtkanlığı peşinde.

Ne diyelim, hayırlısı olur inşallah!

Genel Haberleri