Türkiye’nin demokrasi yolculuğunu sekteye uğratan, ülkemizin tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 34 yıl geçti. 12 Eylül İhtilali, gözaltına alınan, işkenceye maruz kalan, sürgün edilen, mesleğinden atılan, idam edilen yüz binlerce insanın, hukuk hiçe sayılarak kan ve gözyaşının akıtıldığı karanlık bir dönem olarak tarihe kazındı.
Millet iradesinin önü, her 10 yılda darbe ve muhtıralarla kesildi. Türkiye’nin daha özgür ve daha demokratik bir ülke olma yolundaki ilerleyişi hep sekteye uğratıldı. Bütün karanlık darbe dönemlerinde olduğu gibi 12 Eylül’de de yüz binlerce insan yasa dışı muamelelere, işkencelere, acı ve gözyaşlarına mahkûm edildi. Kamu düzenini sağlama adına hukukun ayaklar altına alındığı anti-demokratik süreçte insan onuru ve temel bir hak olan yaşama hakkı hiçe sayıldı.
Aradan geçen 34 yıla rağmen darbenin izleri tamamen silinememiş olsa da milletin vicdanında mahkûm edilmiş o günün darbecileri, şimdi adalet önünde hesap veriyor. Başta 12 Eylül Referandumu olmak üzere son yıllarda atılan demokratik adımlarla Türkiye, dünyanın lider ülkesi olma yolundaki yolculuğuna, ekonomik gelişimine, muasır medeniyetler seviyesini aşma hedefine doğru hızla ilerliyor. Milletimiz, darbelerle giydirilmek istenen deli gömleğini, 12 Eylül referandumuyla bir daha asla giymeyeceği gösterdi. Demokrasiye karşı her türlü karanlık darbe girişimine ‘Dur’ diyen milletimiz, yıllardır özlemini duyduğumuz demokratik, özgürlükçü, sivil bir anayasayla darbeler döneminin tamamen kapatılmasını bekliyor.
Son olarak millet iradesine karşı yapılan Gezi kalkışması,17 ve 25 Aralık darbe girişimleri vesayetin son hamlesi oldu. Milletimiz vesayetçilere karşı iradesine sahip çıkarak, darbecilerin oyununu bozdu. Milletimiz bundan sonra da ülkesine sahip çıkacak, ülkenin karanlık yapılar tarafından dizayn edilmesine fırsat vermeyecektir.
Memur-Sen olarak her türlü darbenin ve vesayetin karşısında yer almaya, milletle yürümeye devam edeceğimizi belirtiyor, tüm darbeleri bir kez daha lanetliyoruz.