İdeolojik ve varoluştan kaatil İsrail’in Gazze üzerine tonlarca bomba yağdırdığını İslâm devletleri birlik içinde olmadığı için içimiz kan ağlayarak naklen seyrettik.
Bu vahşi saldırıları yapan İsrail’in insan olduklarına dair hiçbir işaret yok.
Vicdansız, acımasız İsrail vahşeti karşısında İslâm devletlerinden ciddî bir hamle görememek, Gazze’nin kan gölüne dönmesi kadar vahim!
Gazze, ümmetin imtihanıydı… Gazze’ye reva görülen bu vahşet karşısında ümmet imtihanını veremedi, sınıfta kaldı. Sınıfta kalmasından mâna, haysiyetini kaybetti ve İsrail karşısında zillete düştü. Gazze’deki katliama sesini yükselten Türkiye’den başka bir ülke de yok. İslâm dünyasının Gazze katliamı karşısındaki tavrı kahredici ve yüz kızartıcıdır.
TESBİH TANELERİ GİBİ DAĞILAN MÜSLÜMANLA
İpi kopmuş tesbihin taneleri gibi dağılan Müslümanlar, Allah’ın ve Resulünün ümmete hedef olarak gösterdiği gayeden ne kadar da uzak...
Semâvî dinlerin ve Mîrâc’a açılan kapıların mekânı Mescid-i Aksa’nın yurdu Filistin, kaatil İsrail eliyle bombalanıyor ey İslâm Ümmet-i Muhammed!
Siyonist İsrail’in cinayetlerini ekrandan naklen seyrediyor gâfil ve dirliksiz Müslümanlar! Kudurmuş İsrail, çoluk çocuk demeden öldürüyor, üstünüzde ölü toprağı mı atıldı ey ümmet? Tarih tekerrür ediyor sizin gafletinizden. Küfür yine tek millet.
Cinayetle beslenen, gözlerini kan bürüyen peygamber kaatili İsrail Gazze’de kan kusuyor, ne zaman birlik olup ayağa kalkacaksın?
HİÇ Mİ UTANDIRMIYOR MU GAZZE’DE ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLARIN KANLARI SİZİ?
Hicaz’ın petrol-dolar kralları, saray hanedanları! Hiç mi utandırmıyor Gazze’de dökülen çocuk kanları sizi? Kıyamete kadar mı sürecek bu gafletiniz? İsrail kâfirine Filistin’de taş atan çocukların aşkına bir kez ayağa kalkın!
Mütefekkir Nurettin Topçu “Ahlâk Nizamı” kitabında belirtiği gibi “Vicdanı azapsız kavim, madde dünyasında olduğu kadar, ruh ve düşünce dünyasında da insanlığa yapabileceği bütün zulmü yapıyor. Yahudi kavmi, insanlığın kalbi ve ruhuyla bağlandığı her güzel şeyi, her sağlam temeli, her kurtarıcı hakikati yıkmak için dünyaya gönderilmiştir. İnsanlara ve insanlığa fenalık yapmak, Yahudi’de sanki bir içgüdüdür. Yahudi, şer ve fitneye bulaşmadan yaşayamaz. Şüphe yok ki Allah, Yahudi kavmini, insanlığın başına musibet olmak için yaratmıştır.”
Topçu’nun, İsrail devletinin ideolojisini oluşturan Yahudiler hakkındaki tesbitleri önemini hâlâ koruyor:
“Yahudi’nin zehirli elinin uzanmadığı hayat, onun çürütmek istemediği cemiyet yoktur. Yahudi âfetlerine karşı İslâm'ın bizzat kendi ruhunda deva arayalım. Esasen insanoğlunun iki düşmanı, iki şeytanı vardır: Para ve Yahudi. Yahudi paraya, para Yahudi’ye tapar. Zira Yahudi olmasa, para, belki de sahipsiz kalacaktı. Para ile Yahudi bir ve aynı varlık hâlinde yaşarlar. Bu iki şeytanın arasındaki dostluk, sadece varlıklarını devam ettirmek için midir? Hayır. Zira yeryüzünde hiçbir varlık, bir diğeriyle böylesine dostluk, böyle ortaklık kurmamıştır. Yahudi’nin idare ettiği emperyalizme karşı savaş, istiklâl savaşıdır.”
Topçu’nun tesbitlerinden anladığımız şu: İsrail var oldukça İslâm ve Türk dünyası bu lânet kavmin azgınlığına daima mâruz kalacaktır.
“SANA GÖKYÜZÜ LÂNET EDECEKTİR EY YAHUDİ!”
Tarihte olduğu gibi yeniden Müslümanların hâmisi olacak olan Türkler ve bütün İslâmlar, Sezai Karakoç’un şu mısralarını Telaviv’e bildiri olarak yollamalıdırlar:
“O gün Tanrı’nın azabı senin için şiddetli olacaktır
Biz istesek bile seni ondan kurtaramayacağız ey Yahudi!..
Bize bu yapılanı yapan sen değilsin
Biz kendi cezamızı çekiyoruz
Sen de bir gün kendi cezanı çekeceksin ey Yahudi!...
Sana yeryüzü lanet edecektir
Sana gökyüzü lanet edecektir ey Yahudi!..
En kısa zamanda tövbe yolunu tutmazsan ey Yahudi!..”
----------------------------
İLÂVE YAZI:
DOSTLARIMI ANLATAN BİR DOST MEKTUBU
Ey azizan! Fikir ve gönül dostlarımdan bahseden yazılar, mektuplar kalbime şifa verir. Murat Gökşen adlı bir gönül dostundan gelen e. mektup da inanın gönlüme sürur verdi, moral buldum. Bizim dediğimiz yerli insan örneği olan Murat Gökşen kardeşimiz Semerkand TV’de kültür mücadelesi içindedir. İstanbul’da duygulanmış, Şehr-i Maraş’taki hocalarına ve dostlarına hasretnâme tarzında kısa bir mektup yazmış. Paylaşmak istedim:
“…Allah u teala nın selamı üzerinize olsun.
24 tv de Sahur Programı yaparken daha önce istifade ettiğim ve hâlâ etmekte olduğum bazı yazılarınızdan alıntılar yaptım.(...)
Ali Yurtgezen hocamın sıkı bir takipçisi olarak bu şuuru biraz olsun izleyiciye 1 paragraflıkta olsa ağıza bir parmak bal çalma misali aktarmaya çalıştım. Lakin biz programcılar istifade ederiz lakin bostancıyı unuturuz genellikle.. Sizden helallik almak ister bu gönül, teşekkür eder bu aciz gönül, dua eder, şükreder...
(…) “Bendeniz Türk müziği icracısıyım ve seslendirmen olarak Semerkand tv de görev yapıyorum. Sesime aşinasınızdır. Belki kurumsal seslendirmeleri kanalda genelde bendeniz yapar. Bu sene kanal 24 de sahur programı sunmak nasib oldu. Bu gece de son programımızı yaptık elhamdülillah.
Ali Yurtgezen hocamı önce dergilerden takip ediyordum. Farklı mahlaslarla olan yazıları da gönlümde birer serlevha niteliğindedir. Akıl kârı programının bitmesine her ne kadar sitem etsem de Sebahattin Aydın ağabeye, dua ediyorum Ali hocamız birçok program yapsın diye. Hâcegân Sultanları kitabı da malumunuz üzre büyük hizmet..
Yıllar önce Mehmet Yaşar ahbabımdır. İstanbul Semerkand'a çalışmaya geldi, aynı evi paylaştık o evlenene kadar. O vakit Mehmedimle böyle okuduklarımızı meşk ederdik. Aynı halkada 'çorba' içmişizdir çoğu kez.. Sonra sizlerden bahsetti, İsmail beyden.. Hatta bir vakit program vesilesiyle Maraş’a geldiğimde İsmail hocayı evinde ziyaret ettik. Fakire kendi elleriyle yaptığı tabloyu hediye etti. (…)
İnşallah rû be rû olmak da nasib olur. Ali Yurtgezen hocamı Semerkand binasında bir kaç kere gördüm lakin utandım gidemedim yanına.. Ama bir daha görürsem elini öpeceğim. Dua istirham ederim. Suyu güzel, şairi güzel Maraş'a selam olsun. Dostlara selam olsun.. Hoşça bakın zâtınıza..
(Habervaktim.com)