Siyaset aksiyon filmi gibi. Seyirci, filmde başrol oyuncularının aşkları kadar, bir kız için ortalığı nasıl yakıp yıktığını, mahallenin namus bekçisi kesilip, öteki sokağın kabadayılarına posta koyduğunu, şöyle beş-altı kişiyi hacamat ettiğini görmek istiyor.
Filmde aksiyon olmazsa, hele hele sürükleyici bir konu da değilse, seyirci sıkılır, filmi yarıda bırakır dışarı çıkar. İstediğini görememiştir, başrol oyuncusu öteki sokağın çakallarına karşı pısırık kalmıştır, aksiyon da olmayınca, film onun için işkenceye dönüşür. Sadece bilet için verdiği paraya acır!
30 Mart mahalli seçimlerinden sonra, özellikle muhalefet partileri şu kavurucu, yakıcı temmuz sıcağında kış uykusuna çekilmişler gibi, kabuklarından dışarı çıkarmadılar kafalarını. Sanki kuma gömdüler, dışarısını bile izledikleri yok.
Sokak siyasetiyle konuştukları için, ahkam kesmeyi seviyorlar, AK Parti diyorlar, şunu yaptı, bunu dedi diyorlar, eleştiri bol da, özeleştiriye gelince, kendi kıçlarındaki pisliği görmeyip, AK Partinin gözündeki çapağa laf yetiştiriyorlar.
Kimse kusura bakmasın, hakkını vermek lazım; Adamlar harıl harıl çalışıyor, gençleri, kadınları, yaşlıları, evde kalmış kızları bile bir oy için ivik ivik dolaşırken, MHP'nin ve CHP'nin üzerinde ölü toprağı olduğu için olsa gerek, oyunu beleş salon dışından seyretmeyi yeğliyorlar. Bir iftarda, kamuoyuna verecekleri mesaj anlamında, basınla bile bir araya gelmekten imtina ettiler nedense. Beleşi severler ya!
Şehirde Suriyelilere karşı eylem yapıldı, protesto gösterileri ulusal basına yansıdı, cumhurbaşkanlığı seçimi var, Ortadoğu kan gölü, Filistin'de, Gazze'de çocuklar öldürülüyor gaddar ve suratsız, veled-i zina İsrail tarafından. Suriye'de, Irak'ta Türkmenlere yaşama hakkı tanınmıyor, muhalefet kabuğuna çekilmiş, uykuda...
AK Partililer neredeyse evi barkı unuttular, CHP ve MHP teşkilatı, birbirlerinin kuyusunu kazma derdinde, iftar programlarını, toplantıları sabote etme telaşında, sosyal medyadan yandaşlarına çağrı yapıp, "Aman o toplantıya katılmayın, aman ha şu iftara çağrılsa bile gitmeyin!" deyip, bekledikleri, medet umdukları sözüm ona fiyaskodan nemalanacaklar, kıs-kıs gülecekler, keyif alacaklar, kendilerine prim sağlama adına hava basacaklar!
Kendileri yapamıyorlar ya, beceremiyorlar ya, para harcamaktan kaçınıyorlar ya, elleri ceplerine gitmiyor ya, ceplerinde akrep var ya, ben yapmıyorsam, onlar, ötekiler de yapmasın mantığına sığınarak, çekildikleri kendi dünyaları kendilerine yetiyor ya, "Ben varsam parti var, yoksa başkasının canı cehenneme!" zihniyeti kendileri için geçer akçe ya, dışarıdan gazel okuyarak, sabote etmeye çalıştıkları yemekli toplantıları, iftarları bu partiye gönül vermiş insanların burnundan getirmek istiyorlar.
Lafı, dün akşam, MHP'nin etkin üç isminin; 30 Mart Mahalli Seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Prof.Dr.Tahir Akgemci, Onikişubat İlçe Belediye Başkan Adayı Ziraat Mühendisi Yusuf Temizkan, Dulkadiroğlu Belediye Başkan Adayı Av.Neslihan Koca Nergiz'in Arsan Center'da yaklaşık bin kişiye iftar vermesi, sanıyorum teşkilatı ürküttü. Paniğe sürükledi.
AK Partililer bir elmanın yarısı gibi değil, bütünü gibi hareket edip, her geçen gün puan üstüne puan toplarken, bütünleşir, kenetlenirken, MHP camiası, özellikle teşkilatı, önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerde, milletvekili olabilmenin heyecanı, telaşı ve aşkı ile, bizden sonra tufan düşüncesinden hareketle, sanıyorum yemeğe o yüzden katılmadılar. Halkın çok sevdiği isim; baba adam, akademisyen, bu kentin öz evladı Tahir Hoca'nın kamuoyu ve parti bünyesinde bir adım öne çıkması, temposu, büyük taraftar kitlesini arkasına alması, sempatisi ile, tutarlı ve pozitif siyaseti ile, mahalli seçimlerde verdikleri haysiyetli bir mücadele verdiklerinden ötürü, partililerin, özellikle tabanın gönlünde taht kurdular.
Yusuf Temizkan için de bu geçerli, Neslihan Koca Nergiz için de... Seçimden sonra bile insanları, seçmeni boş geçmediler, mahalle, köy köy dolaştılar, yeni seçilen muhtarları tebrik ettiler. "Biz buradayız, sahadayız, siyaset bizim için bitmedi!" mesajını verdiler. Siyasi ve mesleki sabıkaları olmadıkları için, kamuoyu bu üç ismi çok tuttu. Bu muhteşem üç'lü marka haline gelince, bazıları bundan rahatsız oldu, ürktü, korktu, telaşlandı. Oysa bu üç isim, partileri için çabalıyorlardı. Çabalıyorlardı ama, onların derdi davası başkaydı.
CHP zaten bir alem. Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor; sanki üç maymunu oynuyor. Durdu Özbolat da parti ile şehir ile ilgisini, rabıtayı kesince, herkes kendi havasında, eh, akşam olunca gidin bakın, partinin ışıkları bile yanmadığı gibi, CHP'nin P'si de görünmüyor. İl Başkanı Esat Şengül'ü aradım, suçu elektrikçiye attı.
Birileri, muhalefet partilileri, özelikle teşkilatlarını yüzme öğrenmesi için suya atmalı.