Bilindiği üzere yaşamda her şeyin bir bedeli vardır, önceden ödenmiş bedeller ve sonradan ödenen bedeller gibi! Hiç kimse bir başkasının neler yaşadığını ve neler hissettiğini bilemez, ama yorumlamada üstümüze yoktur… İbn-i Sina’nın dediği gibi hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir! Çünkü her insanın dünyası farklıdır. İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Herkesi mutlu etmeye kalkarsanız, ne mutlu olabilir ne de kimseye yaranabilirsiniz. Bu yüzden en baştan kendi doğrunuzu ortaya koyacaksınız ki, o sizin rotanız olacak ve ötesine bakmayacaksınız. Siz adil olanı seçin, varsın karşıdaki anlamasın, hem karşıdakine kendinizi inandırmak ve sevdirmek zorunda da değilsiniz. Yaptığınız iş iyi bile olsa, etrafınızda muhakkak eleştirenler çıkar. Elinizi vicdanınıza koyduğunuzda rahat mısınız, işte işin düğüm noktası burda çözülüyor. Ben öyle istiyorum diyenle beraber karar verelim diyenler arasında asla uyum olmaz. Düzenli yetişen aile çocukları ile düzensiz, tutarsız yetişen aile çocukları arasında uyum olmaz ve olmuyor da. Kalite asla tesadüf değildir, asil olmak, kaliteli yaşamak ve bunu yaşarken dik durmak önemlidir. Yani afedersiniz, yalakalık ve kalpazanlık yapmadan, eğilip-bükülmeden ufacık bir menfaat için kılıftan kılıfa girmeden yaşamak, işte ESAS YAŞAMAK budur!Bugüne kadar hayatın bana özetlediği şu ki, menfi dostlukların sonu hep hüsran, hep buhran!Görmek lazım! Evet,yüksek binalar, koskocaman arabalar, markalı libaslar ile mutlu olunamayacağı aşikardır. Çoğu insan paranın ve makamın en büyük mutluluk olduğunu sanır, taktir edersiniz ki ekonomiler geliştikçe ülkelerin refah düzeyi de artar, 19. Yüzyılda Almanya’da başlayan refah devleti uygulamalarının, daha sonra Batı Avrupa ülkelerine, Kuzey Amerika’ya ve Avustralya’ya yayıldığını hepimiz biliyoruz. Buna paralel düşünürsek ülke insanının refahla birlikte mutluluğu aynı seyirde gitmez. Eğer öyle olsaydı, yoksul bir ailenin sokakta karda, çamurda güle-oynaya vakit geçirdiği çocuğunun mutluluğu ile lüks bir oda da tüm imkanları önüne serilmiş varlıklı bir ailenin çocuğunun mutluluğu eşdeğerde olurdu.(Afrika ve Avrupa ülkeleri) Ama günümüzde ne yazık ki kat-yat, araba, yazlık, kışlık, para vs. İNSAN’dan önde gidiyor. Unutmayalım bunların hepsi birer film karesidir, gelir ve geçer. Görülüyor ki para, makam ve mevki ne mutluluk ne de üstünlük sebebidir anlayana. Para ve makamlar insanı yüceltmek için değil, insanlar makamları yüceltmek için çalışmalıdırlar. Bakınız, insan merkezli medeniyetlerin mensubu olmalıyız, kısaca araba, kat-yat, para vs. insandan önde gitmemeli. İmkanlar araç olmalı, amaç değil. Durun bakalım, eskiden refah düzeyimiz şimdiye nazaran daha düşüktü değil mi, şimdi ise hemen herşeyimiz var ama eskiye duyulan özlem bir türlü bitmiyor! Kime sorsam ah eski günler, ah eski günler! Eee o halde dünya’yı keşfetmeye, fark ederek yaşamaya ve insan merkezli medeniyetler kurmaya var mısınız? Hadi o zaman, herşeyi yarına erteleyerek kendinize haksızlık etmeyin; gelin hep beraber fırtınalı, buhranlı ve rengarenk bir dünya’da, herşeyden önce insan olarak kendine sahip olmak, bu erdemliliği muhafaza edebilmek için, inancınızla hareket etmek, aynı zamanda mensubu olduğunuz kitlenin kimliğini, nerde yaşarsanız yaşayın ilkelerinizle bağdaştırmak ve bu şekilde yol almayı amaç edinmelisiniz. Umarım, istekleriniz buna engel değildir, hiçbir zaman ilkeler isteklerden önde gitmemeli, yeni sistemde (refah) bir anlamda liberal devletin modifiye edilmiş hali söz konusudur. Bu sistem özünde liberaldir, fakat çeşitli şekillerde müdahale söz konusu olduğundan, hacimli bir yaşam şeklini almaktadır. Normal yaşamdaki hacim, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde daha da tavan yapmıştır.
Tabii bu yazacaklarım herkes için geçerli değil, sosyalleşirken bu tarz siteleri adabıyla kullanan insanlar elbette var, ama genele baktığımızda; herkes mutlu, herkes eşine aşık, herkes sevimli, herkes siyasetçi, herkes şarkıcı, herkes çok biliyor az bilen hemen hiç yok, yiyiyoruz, içiyoruz, geziyoruz, tozuyoruz aman değmeyin keyfimize, ne derdimiz var ne de gamımız. Hep teşhircilik, röntgencilik ve bir başkasını özendirme çabası! Oysa ki gerçek hayatta geçimsizlikler, kıskançlıklar, boşanmalar, gencecik yaşta depresyon hapı içenler, benliğini bulamamışlar, kimlik kaybı yaşayanlar, vs… Al gülüm ver gülüm, beğen fotomu, bende beğeneyim senin fotonu, ekle listene popülariten artsın, sokakta görsen tanımazsın! Sanki sosyal paylaşım sitesine gerek bile duymayıp üye olmayan ne geziyor, ne tozuyor, ne yiyip içiyor ne de sizler kadar mutlu vesselam… Çünkü tatil fotoğrafları, anlık çilingir sofraları, sahte gülücükler, sahte mutluluklar patlatmıyor. Bakınız yeni arabanızı, yeni elbiselerinizi, yeni yazlığınızı, yeni papuçlarınızı, kuaförden çıkmış son fotolarınızı göstermeyi bir kenara bırakında, gerçek yaşamınız, gerçek yüzleriniz, gerçek yürekleriniz, yürek isteyen sözleriniz varsa, sosyal paylaşım sitelerinde bu noktadan sonra paylaşımlar yapın da görelim ve taktir edelim sizleri! Gerisi ego tatmininden öteye geçmez nazarımda. Çünkü herkesin en güzeli ben olayım, en çok beğenilen ben olayım vs… Yahu ne gerek var bunlara, yani bunları yapmadan da siz Ayşe, siz Fatma, siz Mehmet veya Ali değil misiniz? Ne gerek var ki bunlara, anlam veremiyorum, bırakın anlık film karelerini, biz bizi biliyoruz yoksa böyle yapmakla prestij kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Allah’ım sen akıl-fikir ihsan eyle, gizlilik, edep, mahrem ve utanma denen olgular yok olmuş, külleri ile yeni bir dünya kurana selam olsun! Bu tarz sitelerin kurucuları milyar dolarlar kazanıp, en zenginler listesinde yer almaya dursun, bizlerde yaşam hacmimizi sadece bu sitelerde boşa zaman geçirmekle yitirelim. Yazık, çok yazık! Yaşam denizinizde, ilkelerinizle ve doğrularınızla birlikte mutluluğa yelken açmak aynı zamanda gerçek yaşamdan kopmamak dileği ile…
Sevgili oğlum ARAS (11 yaşında) şimdi anladın mı yavrum, minnacık insanlar olmayalım demiştin, herkes burda sen neden değilsin demiştin, o an sana pek açıklayamamış ve seni o site üyeliğinden alamamıştım, üstelik nasıl alayım ki, tüm arkadaşları orda, imkansızı başarmak istiyorum ama çok zor, herkes gibi o da kaptırmış kendini. Bu makalemin çıktısını alıp odana asacağım! Umarım birgün beni anlar, üyeliğini kapatır gerçek hacimli yaşamına dönersin!
Mutlu yarınlar hepinize J