Anne ve babalarımız; ‘Kurban olmak’ deyimini oldukça sık kullanırlardı. Biz evlatlarıyla ‘Gadasını aldığım, Kurban olduğum’ demeden nerdeyse konuşmazlardı. Küçükken rahmetli anneme niçin böyle söylediğini sorardım. ‘Size gelecek tüm kötülükler bana gelsin evladım’ diyerek bize olan sevgisini gösterirdi. Rahmetli annemi şimdi çok daha iyi anlıyorum; meğerse bu deyimin bir anlamı da ‘sevdiğinin yerine can vermek, kurban olmakmış.’
Hz. İbrahim Peygamberin sevgili oğlunu kurban etmesi istendiğinde hiç tereddüt etmemesi, canından çok sevdiğinin isteğiyle evladını derhal kurban etmeye kalkışması ne büyük bir teslimiyet.
Acaba Hz. İbrahim Allahın emrini uygulamada isteksiz olsaydı ve Cenab-ı Hak İsmail’in yerine kurban olarak gönderdiği koçu göndermeseydi kaç kişi İsmail’ini kurban edebilirdi?
Allah’ımıza hamdolsun ki bizlerden ciğer parelerimizi kurban etmemiz istenmemiştir. İstenen sadece Allah rızası için bir kan akıtılmasıdır. Keçiden, koyundan, danadan, sığırdan gücümüz hangisine yeterse kurban olarak kabul olunan bu hayvanlardan birisini Allah rızası için kurban etmemizdir. Bizden istenen sadece budur!
Küçükken niçin kurban kestiğimizi sorduğumda rahmetli babam; ‘Ramazan ayında nasıl ki Allah rızası için oruç tutulursa Kurban Bayramında da Allah rızası için kurban kesilir oğlum’ derdi. Annem ise ‘Kurban kesilip paylaşılırsa bayram o zaman gerçekten bayram olur’ derdi.
Kurban parası asla bir yerlere bağışlanmaz mutlaka kesilirdi. Kurbanın derisi ve bağırsakları camilere, kuran kurslarına bağışlanırdı.
Biz, Allahın emrini yerine getirmek üzere bayram namazından hemen sonra Allah rızası için kurbanımızı keseriz. Keseriz ve rahmetlilerden gördüğümüz bazı hususlara riayet ederiz.
Kurbanımızı keser kesmez; birisi aile içinde yenilsin diye, birisi kesemeyen fakir fukaraya dağıtılsın diye, diğeri ise eş dost ve akrabayla tüketilsin diye üçe böleriz.
Kurbanlık etini sucuk ve kavurma yapıp kilere koymayız. Kurban kesemeyen fakir fukaraya verilecek payları etin en güzel yerinden hazırlarız. Pay dağıttığımız kişileri rencide etmeme adına buna özellikle özen gösteririz.
Kurban kesilirken çocuklarımızı kurbanımızın yanında bulundururuz. Bu işlemin yani kurban kesmenin Allahın emri olduğunu onlara doğru bir biçimde anlatırız. Bizim çocuklarımız kurban kesilirken hiç korkmazlar.
Kurban’ın hiçbir yerini asla ziyan etmeyiz. Kurbanımızı mutlaka bahçede keseriz. Sadece kanını, toprağa açılan bir çukura akıtırız ve kesim işi bittiğinde açılan çukurun üzerini tekrar toprakla kapatırız.
Kurbanın derisini, bağırsaklarını, karnını, dalağını, ciğerini, böbreğini velhasıl her yerini kullanmaya çalışırız. Kestiğimiz kurbanın sağını solunu ulu orta yerlere atıp çevreyi asla kirletmeyiz.
Fakir fukaranın payını geciktirilmeden veririz. Kurban kesemeyecek olanları birkaç gün öncesinden belirler bu fakir fukaranın paylarını kurban kesilir kesilmez hemen dağıtır ondan sonra kebabımızı pişirmeye geçeriz. Biz kurban bayramındaki doğru davranışın bu şekilde olduğuna inanıyoruz.
Profesyonel kasap değilseniz lütfen kurban kesmeye kalkışmayınız. Aksi takdirde aldığınız koçun yerine kendi kendinizi kurban edebilirsiniz. Bayram öncesi ve bayram sonrası yolculuğa çıkacaksanız çok dikkatli ve çok sabırlı olmalısınız. Yoksa koçun yerine siz kurban olabilirsiniz. (İnşallah olmazsınız.)
Tüm inananların bayramı kutlu olsun. En güzel bayram günleri bizl