CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, medya ve her türlü muhalefetin yok edilmek istendiğini söyledi. Özbolat Türkiye gündemine dair yaptığı genel değerlendirmelerde, “Yolsuzluğun, yoksulluğun ve sömürünün yükseldiği her ülkede polis devleti de yükselir ve egemen yönetim biçimine dönüşür” dedi.
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat yaptığı genel değerlendirmelerde şu ifadelere yer verdi:
“Meclis'in denetim yolları tıkanmakta, etkisiz kılınmakta ve hatta suç hâline getirilmektedir. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı yok edilmiş; medya da içinde olmak üzere, her türlü muhalefet ‘çeteci’, ‘darbeci’ yaftasıyla baskı altına alınmış, mevcut hükümete karşı olmak dahi suç sayılmıştır. Artık, Türkiye, hukuk devleti olmak bir yana, kanun devleti de değil, sadece bir polis devletidir.
Hukuku torbaya koyarak bu gerçekler gizlenemez. Kanun tasarısı 1990 yılında yayınlanan ‘Sansür ve Sürgün Kararnamesi’ne benziyor. Tasarı bu kararnamenin günümüze uyarlanmış biçiminden başka bir şey değildir. Engelli vatandaşlarımız, bakıma muhtaç yurttaşlarımız maalesef temel insan hak ve hürriyetlerine düşman bu tasarının bir örtüsü olarak kullanılmıştır, o kadar.
‘Özel Yaşamın İhlali’ gibi süslü kelimelerin arkasına sığınarak, halkın gerçeği öğrenme ve haberleşme hakkını engellemek için internet jandarmalığı görevi TİB'e veriliyor. Dokunulmazlık bahşedilen TİB personel ve başkanına engelleme yetkisinin verilmesi ve bunun doğrudan yargı denetiminden muaf olması yeni bir AKP istihbarat teşkilatı yaratmaktan başka bir şey değildir. AKP'nin özel hukukuna göre belirlenen suç unsuru tespit edilecek ve sözde suçlu çeşitli yöntemlerle cezalandırılacaktır. Kendi suçlarının üzerini örtmeye çalışan iktidar, pervasızca yasama ve yürütmeyi tekeline alma gayretine girmiştir. Soru önergesinin yayınını dahi yasaklayan bir zihniyeti sadece ‘Sansür’ kelimesiyle açıklayamayız. Bu sansürden öte bir şeydir, sansürlenen hukuktur, demokrasidir, adalettir.
İktidarın faaliyetlerini araştırmak, soruşturmak bir yana, bu tasarıyla genel siyasal eleştiri dahi artık fiilen yasaklanmıştır. Bu aşamadan sonra yazılı olmayan yasalar devreye girecek, siyasal ve kişisel çıkarlar doğrultusunda gizli yasalar yürürlüğe konacaktır. Burada amaç özel hayatı korumak değil, özel çıkarları korumak için hukukun ortadan kaldırılmasıdır. Hukuku, yasamayı baypas ederek her şeyi yürütmeye bağlamak AKP'nin yeni stratejisi olmuştur.
Son on yıllık Türkiye gerçeği göstermiştir ki dinlemeler, adli ihtiyaçlardan öte siyasal hesaplaşma aracına dönüşmüş, hem muhalefeti hem de toplumsal, ekonomik hayatı yeniden şekillendirmek üzere kullanılmıştır. Konuyla ilgili kurulan araştırma komisyonlarında arkadaşlarımızın tüm çabalarına karşın elde edilen bilgilerin üzerine gidilmemiş, konu kapatılmıştır. Örneğin emniyet yetkilileri komisyona Türkiye’de bulunan 11 mobil dinleme aracından altısının kayıp olduğunu, kayıp olan araçların ikisinin bir belediye başkanında diğer dördünün ise kimi siyasi yapılarca yine özel ve kayıt dışı dinlemeler için kullanıldığı bilgisini vermiştir. Bu araçlar nerededir? Kimler tarafından hangi amaçla kullanılmaktadır? Bunlara yanıt vermeyen araştırmayan hükümet, kendisini eleştiren bir twittin bile peşini bırakmıyor, kullanıcıyı yakalıyor ve yargılıyor.”