Civisi Çıkmış Bu İşin

Başbakan hafta sonunda davetlileriyle beraber Diyarbakır’daydı; bir yanında Kuzey Irak Kürtlerinin Reisi Barzani, öbür yanında Kürt müzisyen Şivan Perver. Yan taraflarında bazı BDP Vekilleri. Eskilerden Leyla Zana, Ahmet Türk…...

Başbakan hafta sonunda davetlileriyle beraber Diyarbakır’daydı; bir yanında Kuzey Irak Kürtlerinin Reisi Barzani, öbür yanında Kürt müzisyen Şivan Perver. Yan taraflarında bazı BDP Vekilleri. Eskilerden Leyla Zana, Ahmet Türk… Kısacası T.C. ile uğraşan kim varsa hepsi biradaydı.

İlk olarak Başbakan aldı mikrofonu eline. Bar bar bağırarak kardeşlerim, can dostlarım; “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun bir olduğunu, beraber olduğunu birlikte büyük Türkiye, yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın” diyordu bu T.C. düşmanlarına

Başbakanın sözü bitince mikrofon Barzani verildi. Barzani, Başbakanın aksine sakin bir ses tonuyla konuşmasına başladı: “Amacımız Kürtler'in birliği” diyerek devam etti sözlerine; “Diyarbakır'da Kürdistan bayrağıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım” Düne kadar vallahi bende inanmazdım…

Sonra 1976 yılından beri Avrupa’da, Amerika’da, Kanada’da sürten ve Kürtçe şarkılar söyleyerek T.C ye küfürler eden Şivan Perver aldı sazı eline. Türkiye’deki ikizi İbrahim Tatlıses’le birlikte düet yaptılar. Kameralar karşısında her fırsatta iki gözü iki çeşme ağlayanlar bu fırsatı da elbet kaçırmadılar. Sonra birde basın toplantısı düzenledi bu Şivan Pervez. Toplantıda; “Herhalde bir gün kapılar Sayın Öcalan’a da açılacaktır. Bu ülkenin evladı, bence en büyük hizmette de bulunur” diyerek yakında Öcalan’ın da serbest bırakılacağının müjdesini yumurtlamış Kürt kardeşlerine. Mübarek olsun!

Kürsüden gün boyunca Kürtleri umutlandıran nutuklar atılıyor, şarkılar söyleniyor. Söylenenler karşısında bırakın Türkleri Kürtlerin bile kafası karışıyor. Bu tantanalar sürerken Kafası karışan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve BDP’liler ortalıkta gözükmüyorlar.

Bir sade vatandaş olarak; “Açılım diye diye her türlü tavizi veren ve Hapur’dan sonra Diyarbakır’da da bu üzücü günü bizlere yaşatan bu adamların şerrinden Türkleri koru Yarabbi” demekten başka ne yapabiliriz ki!  

YANLIŞ HESAP PENSİLVANYADAN DÖNER

Ben bu satırları yazarken yaklaşık yedi saat süren dünkü Bakanlar Kurulu Toplantısı da sona ermişti. Bakanlar Kurulu Sözcüsü Bülent ARINÇ; “Dershane konusunun tekrar ele alınacağını söyledi. Bakanlar Kurulunda dershanelerle ilgili konunun gündeme geldiğini, dershaneler konusunda halka yanlış akseden konuların tekrar ele alınacağını ve paydaşlarla yeniden görüşüleceğini” belirtti.

Doğrusu buydu. Dershanelerin kapatılması kesinlikle doğru değildi. Böyle bir yanlış nasıl yapılır diye sorduğumuz kişiler sorumuza şöyle cevap veriyorlardı. “Amaç asla dershane kapatmak değildir. Amaç dershaneleri aracılığıyla her alanda yetiştirdiği gençlerle yavaş yavaş tüm bakanlıkları ele geçiren Fethullah Hoca Efendi ve Cemaatidir.” Hükümet ne pahasına olursa olsun bu cemaatin can damarı olan dershaneleri bir oldubittiye getirerek kapatılacaktı. Cemaat, Bakanlıkta hazırlanan taslağı ele geçirerek karşı taarruza geçince ve Hoca Efendi devreye girince işler birden değişti. Hoca Efendi gücünü gösterdi ve zor oyunu bozdu. AKP için hesap bu defa tutmadı. Yanlış hesap Pensilvanya’dan geri döndü…

HANİ SINAVLAR KALMIŞTI

 

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri tarafından her fırsatta Ortaokullardan sınavın kalktığı söyleniyor. Yerine Türkçe, Matematik, Din Kültürü, Fen ve Teknoloji, T.C İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden öğretmenlerin yaptığı yazılı sınavlarının birisinin ortak olarak kendileri(MEB) tarafından yapılacağı belirtiliyor.

Dün MEB den bir açıklama yapıldı. Yapılan bu açıklamada; “28 ve 29 Kasım günleri yapılacak olan sınavlardan dolayı Ortaokullar ve aynı binayı Ortaokulla paylaşan İlkokullar ve aynı binada hem İlkokul hem Ortaokul hem de Lise bulunan okullar 8. Sınıf Öğrencilerine yapılacak olan sınavdan dolayı iki gün tatil edilecektir” deniliyor. 

Allah aşkına birileri hala “biz sınavları kaldırdık, çocuklar bundan böyle sınav stresi yaşamayacaklar” demesin. İlla konuşacaksa önce şu soruya bir cevap versin. “28 ve 29 Kasım 2013 tarihlerinde ülke genelinde iki gün okulları tatil ettiren bu eylemin adı yazılı olabilir mi? Bu güne kadar öğretmenlerin yaptığı yazılıdan dolayı okulların tatil edildiğini gören, duyan, bir başkasından dinleyen var mı?”

Verilen cevapları duyar gibiyim: “ Bu eylemin adı asla yazılı olamaz. Yapılacak olan bal gibi sınavdır. Ben yazılıdan dolayı okulların tatil edildiğini bu güne kadar hiç duymadım, görmedim ve de işitmedim.”  

Genel Haberleri