Chp’nin isminde yer alan “Halk” kelimesi Sovyet Rusya’nın “Narodnik” kavramından iktibas edilmiştir. Tüzüğünde “Türk halkı” kastedilse de “Halk” kavramı İslâmî mânada millî değil, Fransız nation (ulus) karşılığında laik/seküler muhtevaya sahip bir topluluktur.
Sözde bütün sınıfları ve farklı görüşleri içine alan bir kavram olarak addedildi. Fakat 1925’den itibaren Türkiye’nin bin yıldır asıl sahibi olan ve sahipliğini “din-i islâm” üzere yapılan İstiklâl Harbi’yle de ispat eden Müslüman milletin değerleri tasfiye edildi. Din-i İslâm ve vatan-ı İslâmiye üzere İstiklâl Savaşı yapan Türkiye birkaç yıl sonra Kemalist Chp’nin zorbaca istilâ edip hükümferma olduğu mazlum ve mazrur bir ülke hâline gelir.
İstiklâl Mahkemeleri’nde binlerce insanın hukuksuz şekilde idam edilmesi, köyleri basıp Kur’ân kitaplarının toplanması, başbakanların asılması Chp’nin kanlı tarihini anlatmaya yeter. 27 Mayıs1960, 71 Muhtırası, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinin ve 27 Nisan Bildirisi’nin ardında ideolojik destek olarak hep Chp vardır. Ergenekon ve Balyoz Darbe plânlarının muhtevası iyi okunduğunda Chp’nin ilke ve hedefleriyle bir olduğunu apaçık anlamak mümkün.
Chp ilk günden bu yana seçimle başa gelemeyeceğini anladıkça sokakta hükümet devirmeye kalkışan bir partidir. Chp’ye göre “Devlet idaresi câhil halkın tercihlerine bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.” Bundandır ki1946 seçimlerinde “açık oy, gizli sayım” ilkesiyle (!) iktidarı hile ile almıştır. Chp’nin zihniyet genlerinde yatan darbecilik Kemalist ideolojisindendir. İttihat ve Terakki’nin fikrî sulbünden meydana gelen Chp darbeciliği İkinci Meclis'ten bu yana genetik olarak devam ediyor.
Chp demek, Müslüman milletin inançlarına muhalif bir vesayet rejimi altında kıtlık (ekmeği olan parmakla gösterilirdi), karne, yokluk, baskı, şiddet, zulüm, imamsızlık, ezansızlık demektir. Chp’nin vesayetindeki Türkiye’de Ezan, Hac, Kur’ân eğitimi yasaklanmış, câmilerin bir kısmı yıktırılıp başka şekle çevrilmiş, bazıları kiraya verilmiş ve Chp binası olarak kullanılmış, gazetelere “Dinden bahsetmeyin?” şeklinde tamimler gönderilmiştir. Dahası var; 1934 yılı itibariyle “Tarih II” adlı ders kitaplarında “Muhammed'in düşüncelerinin toplu olduğu kitaba Kur’ân denir?” tarzında dini inkâr fikrinin aşılanmaya çalışıldığını en az iki kuşak biliyor.
ZORBA CHP’Lİ RECEP PEKER: “DİNÎ HAYATTA ARTMA OLDUĞUNU, TEDBİR ALINMASI GEREKTİĞİNİ…”
1930’lı yıllarda Chp’nin iki numaralı zorbası Recep Peker bir tamim çıkararak Müslümanların dinî hayatında artma olduğunu, bu faaliyetlere karşı tedbir alınması gerektiğini belirtir: “Geçen Ramazan ve bayramda Arapça ezan okumak, sâlâ vermek, tekbir almak… gibi geri hareketlerin geçen senelere nispetle daha çok olduğu… anlaşılmıştır. 6 Haziran 935 tarihli ve 510 numaralı genelge ile de bildirdiğim gibi yurtta inkılabı ve ileri gidişi koruma ve yayma ödevini üstüne alan ve bu gibi devrim ve durumu müteessir edecek geri hareketlere karşı çok yakından ilgili ve duygulu olması icap eden partimizin bu hareketlere karşı duygulu bulunarak, hükümetle el ve işbirliği yapmalarını, alacakları haberleri vakit geçmeden hükümete bildirmelerini bu vesile ile bir kere daha tekrarlamayı değerli bulurum” (Cemil Koçak, Tek Parti Döneminde Muhalif Sesler).
Recep Peker ki, “Gerçek kutsalın din değil cumhuriyet inkilâbı olduğunu, laiklik politikasının temelinin dinden bahsetmemenin oluşturduğunu, Atatürk’ün Büyük Nutuk’unun Türkün yeni mukaddes kitabı, Halkevleri’nin de bu inancın mabedleri olduğunu” söyleyen zorba bir laikçidir.
CÂMİ KAPATMAK VE YIKMAK İÇİN KANUN ÇIKARAN CHP İFLAH OLUR MU?
CHP tek parti iktidarında 15 Kasım 1935’te “Câmi ve mescitlerin tasnifine ve tasnif harici kalacak câmi ve mescid hademesine verilecek muhasasat (maaş, ödenek) hakkında” bir kanun çıkarılır. 2845 numaralı kanunda “Tasnif harici tutulan câmi ve mescidler usul ve mevzuata göre kendilerinden başkaca istifade edilmek üzere kapatılır” hükmü yer alıyordu. Bu tarihten itibaren yüzlerce câmi kapatılır ve yıktırılır. Bazı câmiler depo ve Chp’nin parti binası olarak kullanılır ve satılır.
CÂMİLER PARTİ OCAĞI YAPILIR VE MİNARENİN TEPESİNE ALTI OK ARMASI ASILIR
İstanbul’daki Göksu Mescidi (Mihrişah Valide Mescidi) Chp Ocağı yapılarak üzerine altı ok arması konulur. Onlarcasından bir örnek daha var ki yürek sızlatıcıdır. Konya’daki Şerafeddin Câmiin minaresinin tepesine Chp okları asılır. Bazı câmiler Chp’ye tahsis edilir. Adana'daki Ali Dede Mescidi, İstanbul Aksaray'da Kara Mehmed Paşa Câmii ve Küçüksu Câmii Chp il binası olanlardan sadece birkaçıdır.
MESCİD VE DERGÂHLAR MEYHÂNEYE ÇEVRİLİR
İstanbul Beyoğlu Ağa Câmii de 1941 yılı Chp’sinin zulmüne uğrar ve satın alan tarafından “İstiklâl Meyhânesi” adıyla meyhaneye çevrilir. Çok sayıda meyhâne yapılan mescid ve dergâhın yanında cemiyetin tasavvuf terbiyesinde büyük emeği olan Sultanahmet’teki Şeyh Kaygusuz İbrahim Baba Kâdirî Dergâh-ı Şerîfi de satılarak meyhâneye çevrilenler arasındadır.
CÂMİ PARALARI İÇKİLİ BALO YAPILAN ANKARA PALAS’A HARCANIR
Kemalistleştirilen vakıf kanunlarıyla satışa çıkarılan câmi, mescid ve dergâhların parasıyla laikçi devletin doğrultusunda hizmet verecek olan (!) Kemalist oligarkların ve bürokratların içkili danslı balo düzenledikleri “Ankara Palas” yeniden inşa edilir, Ankara Spor Kulübü’ne pay ayrılır.
CHP’Lİ ATAY: “İSLÂMİYET DENİNCE AKLIMA ÇORAP KOKUSU GELİR”
“İslâmiyet denince aklıma çorap kokusu gelir.” Bir hıristiyanın dahi kolayca söyleyemeyeceği bu alçakça cümlenin sahibi, M. Kemal’in yakın arkadaşlarından ve uzun müddet milletvekilliği yaptığı Chp'nin ideologlarından Falih Rıfkı Atay’dır.
CHP’Lİ SEVÜK: “BEŞ VAKİT NAMAZ YOKTUR”
Zulüm yılları olan Tek Parti Dönemi’nde hem Chp milletvekilliği, hem Atatürkçü rejimin gazetesi Cumhuriyet'te yazarlık yapan İsmail Habib Sevük’e ait şu cümleler pozitivist Chp’nin zihniyet genini gösteriyor: “Namaz Mekke devrinde yoktur. Mekke âyetlerinde ibadetten müphem bahsedilirdi, bu da sırf Muhammed’e tevcih edilmişti. Müminlere değil. Namaz müminlere Medine'de teşmil edildi. O da üç vakitte; fecirde, grupta, geceleyin. Beş vakit namaz Muhammed İslâmlığında katiyen yoktur.”
CHP’Lİ ESAT MAHMUT: “ONDÖRT ASIRLIK SAKAT İNANÇ”
“Devlet idaresindeki kaba sofuların elindeki dine kutsallık tanımak, bana göre Afrika zencilerinin çömlek ve taş parçalarına tapmalarından fazla bir anlam ifade etmez. Birinci olayla ikinci olay arasındaki fark, ilki kuruntuya dayanan bir inanç, ikincisi de bir toprak parçasına güvenmekten ibarettir. Türk medenî Kanunu yürürlüğe girdiği gün, milletimiz on dört asırdır kendini çeviren sakat ve karışık inançlardan kurtulmuş olacaktır” sözlerini Kemalist Cumhuriyet’in vesayetindeki sözde Millet Meclisi’nin kürsüsünden defalarca dillendiren meşhur(!) zorba Chp'li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tur.
Bozkurt’un, lâ-dinî inkılâbının dahası var. Laikçi anayasanın tepeden inme yapıldığı bir vasatta, “Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım, kimseden korkmam. Teşkilât-ı Esâsiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır” diye zorba yüzünü gösteriyor. Tevfik Rüştü Aras’ın, “Hangi kanaati haykıracak, hangi dini yazdıracaksın? Hıristiyanlığı mı?” demesi üzerine “Evet Hıristiyanlığı… Çünkü İslâmlık terakkiye mânidir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz ve bize de kimse ehemmiyet vermez” diyerek Chp’nin zihniyet genini oluşturuyordu.
LAİK TÜRKÇÜ VE CHP’Lİ YUSUF AKÇURA: “YARATILIŞ HİKÂYEDİR”
Chp milletvekilliği yapan ve Atatürkçü Cumhuriyet’in pozitivist / laiklik teorisyenlerinden seküler Türkçü Yusuf Akçura 1930’lu yıllarda Ankara Türk Ocağı’ndaki konferanslarından birinde “Yaratılış hikâyedir” diyerek başlıyordu konuşmasına: “İshak, İbrahim, Nuh, İdris ve Şit vasıtasıyla ebül beşer Âdem'e gelir dayanırdı. Ondan ötesi yoktu; zira Âdem'i bizzat Hallâk-ı Cihan, çömlek gibi çamurdan yoğurup yapmış ve içine kendi ruhundan nefyetmişti. Ezcümle ‘Hilkât- kâinat’ ve ‘Hilkât-i beşer’ kısımları, mucize ve kerametler, hakiki vakalar gibi hikâye ediliyordu.”
“EBEDİYEN ÇÖKEN İSLÂM DİNİDİR, ARTIK ÂYET VE HADİS SAYMAKTA MÂNA YOKTUR”
Devrin CHP milletvekillerinden Mehmet Şeref, Chp’nin vesayetine alınan Meclis kürsüsünde “Laik Medenî Kanun” başlığında İslâm’ı kötülüyor, “İslâm'ın çöktüğünü” anlatıyordu: “Yakılan ve ebediyen çöken Arap-Acem dinî ve tasavvufî tahakkümdür. Giden, kaynağı dinî ve ilâhî olan hukuktur. Artık, karşısındakini ilzam için ‘âyet ve hadis’ saymakta mânâ yoktur.”
BEŞ DÖNEM CHP MEBUSU OLAN CELAL NURİ İLERİ: “MAYMUN ATALARIM DİNİ”
“İnsan hayvandan ayrılınca bir nevi maymun ailesiydi. İlk atalarımız şüphesiz ormanların içinde sürü halinde serseriyâne dolaşıyorlardı. (…) İslâm’la mahvoluruz” diyen, Yunan medeniyetine geçilmesini savunan ve Chp’den beş dönem milletvekili olan müfrit Batıcı gazeteci Celal Nuri İleri’nin adı geçen partideki tesirlerinin devam etmediğini söyleyebilir miyiz?
CHP’Lİ İLAHİYATÇI GÜNALTAY: “ÂYETLER BİZİ ALÂKADAR ETMEZ”
“Bu milletin kafasından din fikrini sökmek için bize daha otuz sene lâzım. Komünizm ve din zehirlerinin tesirine karşı demokrasiye aykırı sayılabilecek kanunlar var. Ancak bunların zarurî bir tedbir olarak yaşaması lâzım. Şeriat kaidelerinin mahiyeti o zamanki mahallî şartların icabının yerine getirilmesinden ibarettir. Bu kaideler bin küsur yıl sonra başka muhit şartları içinde yaşayan milletlerin hayatına esas olamaz. Peygamberin Medine’de koyduğu âyetler devletçiliğe aittir, bizi alâkadar etmez” sözleri kime ait olabilir? Pozitivizm kokan bu ifadeler, Tek Parti Dönemi Chp devletinin İstanbul İl Başkanlığını, milletvekilliğini ve Başbakanlığını yapan sözde Dinler Tarihi ve İslâm Felsefesi okutan Şemsettin Günaltay’ndır.
CHP’Lİ KILIÇZADE HAKKI: “ALLAH, GERÇEKTE YOK”
Azılı materyalist ve Chp’li Celal Nuri İleri’nin İleri gazetesinde yazı yazan, Chp’den milletvekili olan Kılıçzade Hakkı’nın, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)’e ettiği alçakça hakaretleri Türkiye’deki İslâmlar kıyamete kadar unutmayacaktır: “Onun Allah’ı sadece zor zamanların kurtarıcısıydı, üstelik ‘sanı’ydı da. Allah’ın varlığına iman etmek, o gerçekte var olduğu için değil, bizim sıkıntı içinde olduğumuz zamanlarda moralimiz yükseltmek için gereklidir.”
CHP MEBUSU REŞAT NURİ GÜNTEKİN: “ÂHİRET SAADETİNİ KAYBETTİM”
Atatürkçü Cumhuriyetin ilk mekteplerinden üniversitesine kadar Türkçe derslerinde okutulan romancı Reşat Nuri Güntekin de Chp’den milletvekiliydi. Romanlarında milletin dinî inanışlarıyla alay eden ve inançlarını kaybettiğini söyleyen sözde “Klasik Türk romancısı” nın dine mugayir sözlerini mekteplerde niye açıklamazlar ki? “Âhirete inanır mısınız?” sorusuna, “Dünyaya gözlerinizi kapar kapamaz sevdiğimiz şeyleri orada bulacağımızı ümit etmek çok güzel bir şeydir. Fakat ben bu saadeti çoktan kaybettim” cevabını vermişti.
CHP’Lİ VEDAT NEDİM TÖR: “DİNÎ NEŞRİYATA TARAFTAR DEĞİLİZ”
CHP’nin ideologlarından ve devrin Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim Tör, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Şevket Süreyya Aydemir'le birlikte partisine uygun tamimler çıkaran lâ-İslâmî bir aşırı solcudur. Onun tamimlerinden birkaç satır, Chp’nin nasıl bir zihniyet genine sahip olduğunu göstermeye yeter: “Biz her ne şekil ve sûrette olursa olsun memleket dahilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz.”
CHP MEBUSU ABDULLAH CEVDET, PEYGAMBERİMİZE “MEKKELİ YOBAZ” DEMİŞTİ
Altı dönem Chp’den milletvekilliği yapan ve Türkiye’ye hıristiyan Avrupa’dan damızlık erkek getirilmesini teklif eden azılı dinsiz Abdullah Cevdet ‘in İslâm’a yüzlerce hakaretlerinden biri olan, Hz. Peygamberimiz (s.av.)’e “Mekkeli Yobaz” dediğini unutmamalı bu millet.
CHP’Lİ ŞAİR MEBUSLAR İSLÂM’A VE ALLAH’A HAKARET EDİYORLAR
“Allah’ı da Sultanla birlikte tahtından indirdik / Bizim mâbedlerimiz fabrikalardır” diyen Refik Ahmet Sevengil, “Sen takıl peşine de baldırı çıplak Arabın / Korkma gir kanına hikmetin aşkın şarabın” diyen Osman Nuri Çerman, “İnsanız en şerefli mahlûkuz / Deyip de pek fazla / Övünmek haksız / Atamız elma çaldı cennetten / Biz o hırsızın çocuklarıyız” diyen Orhan Seyfi Orhon, “Umduğun değilse Tanrın ey beşer / Gönül tercih eder yoğu vara” diyen Mim Kemal Öke ve “Cehennemim var diye / Kurum etme ey Tanrım/ Bağrımdaki ateşle / Seni bile yakarım” diyen Âşık Yusuf mahlaslı Falih Rıfkı Atay gibi isimler Chp’den defalarca mebus olan şair ve gazetecilerdir. (Habervaktim.com)
Not: Salı günü “CHP’nin Bugünü de Cemâziyelevveli Gibidir” olduğunu anlatmaya çalışacağız.