1924’den sonra Müslüman millete yapılan bütün kötülüklerin odağıydı Çankaya, yâni Kemalizm’in karargâhı… Çankaya ve Anıtmezar, Kemalizm’in yâni Atatürk milliyetçiliğinin kutsalıdır.
Hareketçi milliyetçilerin lideri, 29 Ekim’de cumhurun seçtiği Cumhurbaşkanı’nın “Beştepe” de vereceği resmî dâvete katılmayacağını beyan etmiş ve Anıtkabir’de olacağız” demiş. Milletin temsilcilerinin bulunduğu yere değil de, millete hasımlık etmiş olan Kemalizm’in kurucusunun anıtmezarına gitmek, milliyetçiliği İslâm’la aynı bilen kitleye hakaret değil midir?
Milliyetçiliğin İslâm’la halhamur olması gerektiğini, İslâmlaşmış bir milliyetçiliğin Kemalist zulmün karargâhı unvanını taşıyan Çankaya’nın Kemalist geçmişiyle uyuşmayacağını hâlâ idrak edememiş.
Hareketçi milliyetçilerin lideri belli ki Çankaya’nın Kemalizm’in kutsal sembolü olduğunu anlatan “Ne örümcek ne yosun / Ne mucize ne füsun / Kâbe Arab’ın olsun / Çankaya bize yeter” mısralarından haberdar değil.
ÇANKAYA, CUMHURİYETİN MİLLETİ İNKÂR KARARGÂHIYDI
Çankaya’nın ne menem bir inkâr sisteminin karargâhı olduğunu kavraması için evvela azılı Kemalistlerin şiirlerine müracaat etmesi gerek. Faruk Nafiz Çamlıbel’in Çankaya’ya mucizevî bir misyon yüklediği şu mısralar ona, Çankaya sevdasının çıkmaz bir sevda olduğunu öğretir mi acaba?
“Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya / Gölgesi baş döndüren bu sırrı anlat bize / Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya / Seni böyle ebedî kılan hangi mucize?”
Oysa, Çankaya demek, Kemalist Cumhuriyet’in Batılılaşma ideolojisinin, yâni Atatürk ilke ve inkılâplarının taşıyıcı olan Chp’nin Altı Ok programının üssü demektir.
Bir CHP’li 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dâvetinin “Beştepe” de verilmesinin ve Çankaya’nın Başbakanlık makamına tahsis edilmesinin Cumhuriyete hakaret olduğunu, buna müsaade edilmemesini beyan etmiş. Sadakatin bâtılı demek ki böyle olurmuş.
ÇANKAYA KÖŞKÜNÜ MÜSLÜMANLAR SATIN ALIP M. KEMAL’E HEDİYE ETMİŞLERDİ
Kemalizm’in kalemşörlerinden Ruşen Eşref’in anlattığına göre, M. Kemal 23 Mayıs 1921’de Ankara’ya geldiğinde karargâh sıkıntısı çekiyordu. Şehre hâkim yeşil bir tepe üzerindeki Çankaya’da, Ermeni Kasapyan’ın savaş sırasında Bulgurluzadelere sattığı büyük bir bağevini beğenir, yardımcıları ve yaverleriyle birlikte karargâh olarak kullanılabileceğini söyler.
Bunu duyan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi, Millî Mücadele’ye Vatan-ı İslâmiye üzere katılan Ankaralı hemşehrilerinden topladığı paralarla Bulgurluzade Tevfik Efendi’den sözü edilen bağevini dört bin beş yüz liraya satın alıp, Din-i İslâm üzere başlatılan İstiklâl Savaşı’nı buradan idare etsin diyerek M. Kemal’e hediye eder.
ÇANKAYA, MİLLETE İHÂNET EDEN KEMALİZM’İN KARARGÂHI OLDU
Sonra o Çankaya, İstiklâl Savaşı’nın İslâmî ruhuna ve dolayısıyla millete ihânet eden Kemalizm’in karargâhı oldu. Millî Mücadele’nin asıl sahibi olan milletin Vatan-ı İslâmiye coşkusuyla kısa sürede topladığı paralarla satın aldığı Çankaya Köşkü’nün kısa bir müddet sonra kendilerine ihânet edenlerin, İslâmî değerlerine savaş açanların karargâhı olması ne kadar hazin bir durum?
Ruhu, Müslüman milletin değerlerine yabancı olan Çankaya Köşkü’nü uzmanlık sahası kilise mimarisi ve heykeltıraşlık olan Clemens Holzmeister adlı Nazilerden kaçan bir mimar yapar ki daha sonra M. Kemal’in zihniyet olarak yakın ahbabı olacak ve onun birçok heykel projelerini yapacaktır.
O ÇANKAYA Kİ HER KARESİ HARAM İŞLEYENLERİN İZLERİNİ TAŞIYOR
Savaştan çıkmış fakir milletin vergileriyle yapılan Çankaya Köşkü dinde reform gibi nice kanlı ve hasımâne devrimlerin karar verildiği, M. Kemal’in içkili ve balolu sofralarının kurulduğu mekân oldu, Müslüman milletin haram saydığı her iş tutuldu, her ahlâksızlık işlendi.
O Çankaya ki Kemalist Cumhuriyetin zulümlerine ev sahipliği yapmış kötü bir hâtıra olarak kalacak bu ülkede. Öyle ki her an’ı ve karesiyle Kemalizm’in kurucusu ve yandaşlarının haram yaşayışlarıyla kirlendi. Bundandır ki, Çankaya’yı sevmez ve aidiyet hissetmez bu millet.
Çankaya el değiştirene kadar Müslüman Türkleri temsil eden bir mekân olmamıştır. Ruhuyla, temsil ilkeleri ve duruşuyla hep yabancı olmuştur bu millete.
--------------------------------
İLÂVE YAZI:
KİTAP HAVADİSLERİ
Ey azizan!
Afşin toprağında bir iş var. Bu toprak durmayıp şair üretiyor. Yasin Mortaş, Mehmet Mortaş, Tayyip Atmaca âşina olduklarımdan sadece bir kaçıdır. Şehr-i Maraş gibi Afşinlılarda da şairlik damarı kuvvetlidir.
Sükûnet veren gürültüsüz narin şiirleriyle boy salan şair Yasin Mortaş tarafından bize ulaştırılan Haşim Kalender’ e ait “Aşk Heybesi” adlı bir şiir kitabı var elimizde. Afşin doğumlu olan Haşim Kalender, “Kalender Bakış”, “Ayran Dede Şırıltıları” adlı yayınlanmış şiir kitaplarının sahibidir.
Yeni yayınlanan “Aşk Heybesi” kitabı da gelenekli şiir tarzımızın örnekleriyle dolu. Kafiye ve hece tarzının kuvvetli örnekleri olan şiirlerde yüreğini kaybetmeyen Anadolu insanının naat, münacat, aşk, sevda gibi temalar saf, arı duru bir Türkçe ile mısralara çekilmiş.
Kitapta, “ “Çöl Irmağı”, “Gönül Azığı” ve “Aşkın Gölgesi” bölüm başlıkları altında zengin, duygulu, yâni bizim derûnumuzu anlatan akıcı şiirler yer almış. Şiirle gönlünü âbâd etmek isteyenler böyle şiirleri de okumalı, derim.
(Habervaktim.com)
Ali İlbey