Taylan Hocaefendi Diyarbakır’daki bayrak indirme olayına sert tepki göstererek; “Ortadoğu’da bayrakları düşen milletlerin canlarının, mallarının ucuzladığı gibi kendileri de darmadağın olmuştur. Uykuda olan fitneyi uyandırmamalıyız” dedi.
Bölgenin Kanaat Önderlerinden, Ülfet Vakfı Kurucusu İslam Âlimi Abdullah Taylan Hocaefendi Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreçle ilgili ‘aklıselim’ çağrısı yaptı.
Türkiye’de bulunan huzur ortamından rahatsız olan dış mihrakların oyununa asla gelinmemesi çağrısında bulunan Taylan Hocaefendi bayrağı hedef olunan bir vatanın toprak bütünlüğüne bir kasıt olduğuna dikkat çekti.
FİTNE UYKUDA VE UYANDIRILMAMALI
Tahriklerin süratle yön değiştirip, cirit attığı bir ortamda olduğunu da belirten Ülfet Vakfı Kurucusu Abdullah Taylan Hocaefendi fitnenin uykuda olduğunu ve uyandırılmaması gerektiğini belirterek şöyle konuştu; “Tahriklerin süratle yön değiştirip, cirit attığı bir ortamdayız. “fitne uykudadır, uyandırmayınız” Ruh yapısıyla, hareket edilirken, millet ve vatan olarak var olmanın kutsi simgesi olan bayrağımızın hedef seçilmesini ve bu hedefi gösterenleri, dikkate almamız gerekir. Bayrağı hedef olunan bir vatanın, toprak bütünlüğüne bir kasıt vardır. Bu kasıttı uygulayanlar vatan hainidirler. Hainlerin hedef seçtiği bu kirli tuzağa karşı millet olarak metanetli ve devlet olarak azametli olmalıyız. Bu cennet vatanı, cehenneme çevirmeyi arzu eden, dış mihraklı bu hainlere prim vermemeliyiz. Ortadoğu coğrafyasında bayrakları düşen milletlerin, kendileri de darmadağın olmuş, canları, malları ve ırzları ucuzlamış, başkaları kullandığı bir millet halini almıştır. Evet, bugün kardeşlerimiz olan Libya, Irak, Suriye ve Mısır aklıselim insanlar için apaçık örneklerdir. Unutulmasın ki bu ülkelerde, Türkiye’mizde bulunan bu dört huzur bulunmamaktadır.
1 – Sokak huzuru…
2 – İş ve Aş huzuru…
3 – İbadet huzuru…
4 – Seyahat huzuru…
Bugün Türkiye’mizde, bu dört huzuru, kaosa, kana, baruta ve gözyaşına bürümenin vicdansızlığı içinde olanlar,
- Sokaklarımızda çocuklarımızın cıvıl, cıvıl oynamalarından,
- Ekonomide sanayi ve ticaretin gelişip huzurlu bir sofranın kurulmasından,
- Vakıf, dernek, okul, cami, medrese ruhundan ve
- Bu cennet vatanda rahatlıkla, korkusuzca seyahat edilmesinden, çok rahatsızlar.
KÜRT VATANDAŞLARIMIZ BU OYUNA GELMEZ
Onun için elden gelen tüm kirli hile ve oyunlara tevessül etmektedir. Onlar için en uygun yöntem, kan vampirliğidir. Türkiye’de bunun taşeronluğuna soyunan sol örgüt, masum Kürt halkını malzeme olarak kullanmaktadır. Bu gün en çok bedel ödeyen bu asil halktır. Bundan dolayı inancım odur ki, Kürt halkı bu oyuna gelmeyecek, deşifre olmuş bu örgütün düşünce ve gayelerini yüzlerine çarpacaktır. Yıllarca çocuklarından, yaylalarından ve dağlarından mahrum kalmış bu asil millet, yol, mal ve can güvenliği olmayan, gözyaşı, barut ve kan kokan bir sürece tekrar geri dönmeyecektir. Barış sürecini bozacak hiçbir provokasyona boyun eğmeyecektir.
KÜRT VE TÜRKLER ASİL DÜŞMANLARINA KARŞI OLMALI
Kardeşliğin tesisiyle, hak ettikleri tüm değerlerle, mutlu ve huzurlu bir yaşam için, öncü bir millet olacaktır. Nitekim Türk ve Kürt milleti bu öncülüğü asırlarca, omuz omuza beraber yapmış olup, medeniyetler kurup tarih yazmışlardır. Fatih Sultan Muhammed ve Selahaddin El Eyyubi onların ortak şerefidir. Bu her iki komutanın ortak özelliği Yahudi ve Hristiyanlara karşı zaferlerini ilan etmeleri ve Efendimiz (sav)’in irat buyurdukları hadisin şerefine nail olmaktır.
Bu günde, Türk ve Kürt milleti olarak asil düşmanlarımıza karşı duyarlı olmalıyız. Bayrağımızı, vatanımızı ve mabetlerimizi varlığımızla savunmalıyız. Ayrılığı değil birliği, beraberliği ve kardeşliği aramızda kuvvetle tesis etmeliyiz.
YAHUDİLERDEN VE HRİSTİYANLARDAN DOST OLMAZ
Ayeti kerimede uyarılmaktayız;“ Yahudi ve Hristiyanlar sen onların dinine (çıkarlarına) tabi olmadığın müddetçe, onlar senden razı olmazlar.”
Diğer bir ayeti kerimede; “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz, onlar birbirlerinin (çıkarlarınadır) dostlarıdırlar,”
Nitekim bugün bunu net bir şekilde müşahede etmekteyiz. İslam coğrafyasında, var olan bütün sıkıntıları ortaklaşa meydana getirip, çözümsüz bırakanlar, Yahudi ve Hristiyan lobilerdir. Haklar çağrışımıyla İslam âlemini kargaşaya sürükleyip, kardeşliklerini ortadan kaldırıp, var olan birlik ve beraberliklerini imha ederler. Kendilerinin beslediği ve silah desteğiyle takviye ettikleri, sözüm ona, güya İslami örgütler oluşturup, İslam’ın davet yapısı ve ruhuyla hiç bağdaşmayan uygulamayla (kafa kesmeler, ırza geçmeler vs. işkenceler.) , İslam’ın ümmet değerini ortadan kaldırdıktan sonra, meşruiyet kazanıp, barış ve demokratik hakların iadesi, adı altında, askeri müdahaleyle o coğrafyayı sömürürler. Afganistan, Libya, Irak, Suriye ve Mısır aklıselim insanlar için apaçık örneklerdir.
BUGÜN MISIR’DA YAŞANAN OLAY MEYDANDADIR
Hristiyan Avrupa birliği, Yahudi İsrail faydasına, , Mısır askeri inkılabına göz yummuştur. Halkı tarafından meşru bir şekilde seçilmiş, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşları alaşağı edilip, idamla mahkûm edilmelerine sessiz kalınmıştır. Askeri darbeyle gelen despot cuntacı, zalim General Sisinin Devlet’in başına geçmesine destek vermişlerdir. Onun için gereken tüm maddi taahhütleri yerine getireceklerini beyan etmişlerdir. Onlar için meşru demokrasi, kendi çıkarlarını gözetleyen idare biçimidir.
FIRSITÇILARI GAYRI MAŞRE HEDEFLERE ULAŞTIRMAMALIYIZ
Türkiye’de de, bu gayrı meşru hedeflere ulaşmak için, her türlü hesaplar yapılmaktadır. Allah, zalimlere fırsat vermesin, onların oyun ve hesaplarını boyunlarına dolasın. Gelin zalimlerden yana olmayalım, Kuranı dinleyelim; “Zalimlerden yana taraf olup, olduğunuz ortamı cehenneme çevirmeyiniz.”
Türkiye’mizin bu huzurlu ve mutlu ortamını, cehenneme çevirenlerle beraber olanları, Allah kahır ve perişan etsin. Onları kötü emellerine kavuşturmasın. ÂMİN.”