Ankara Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyasındaki 10 kişilik stateji ekibinde yer alan AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, kampanyaya ve seçime ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Paralel yapının 30 Mart seçimlerinde olduğu gibi bu seçimde de son derece etkili bir biçimde çalışma yaptığını belirten Ünal, “Kapı kapı gezip oy topluyorlar, yalan dedikodular üretiyorlar” dedi.
İlk kez halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı seçimlerinde AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyasını yürüten ekipte yer alan AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, çalışmalarla ilgili olarak genel değerlendirmelerde bulundu.
Son derece başarılı bir seçim kampanyası süreci yaşadıklarını belirten Ünal şunları söyledi:
“Bir bakıma başkanlık seçimi gibi milletin doğrudan kendi cumhurbaşkanı seçtiği seçim sürecini yaşadık. Türkiye'yi 2023'e taşıyacak vizyon belgesi ve kampanyaya destek veren 32 bin gönüllü bu kampanyanın iki yeni ayağını oluşturdu. Kampanyanın gazete ilanları ve reklamlarını çok başarılı buluyorum. Ama bunların üstünde bizzat liderin yürüttüğü mitingler var. Seçimi iki şey kazandırır. Lider ve psikoloji. Liderler oluşturdukları duygu üzerinden kendi iletişim dillerini kullanır ve kendi vizyonunu, bakış açısını toplumla paylaşır. Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadar bunu en iyi yapan ve sürdüren lider. Sayın Cumhurbaşkanımız hem meydanların dilini çok iyi kullanan bir lider, hem de oluşturduğu duygu ve seçim psikoloji üzerinden başarılı bir kampanya yürüten bir isim.
Ekmelettin İhsanoğlu'nun sürdürdüğü kampanyaya aslında bir kampanya bile diyemeyiz. Ben kullandıkları sloganı açıkladıklarında kendimi bir Kemal Sunal filminde zannettim. Bir komedi filminde senaryo gereği bir kampanya yapılsa ve bu kampanyanın da sloganı ne olsun ne diye düşünülseydi herhalde böyle bir slogan olurdu. ‘Ekmek için Ekmelettin’ sloganının belki 1940'ların Türkiye’sinde ekmeğin karneye bağlandığı Türkiye'de bir anlamı olabilir. Bugünün Türkiye'sinde bunun bir anlamı yok.
Kullandığınız dilin toplumda bir karşılığını olması gerekiyor. Adayın heyecan uyandırması, bir duygu oluşturabilmesi bu duygu üzerinden seçmenle iletişim kurabilmesi gerekiyor. O da yok. Tayyip Erdoğan hem seçim meydanlarını hem de muhalefeti motive ediyor. Ekmelettin İhsanoğlu'nun sürdürdüğü kampanyanın bir karşılığı olduğunu düşünmedim. Çünkü Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir kampanya. Bu kampanyaya bir yandan Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu destek olmaya çalışıldı. Ortaya garip tuhaf görüntü ortaya çıktı.
“Paralel yapı 30 Mart seçimlerinde yürüttüğü psikolojik savaşı bu seçimlerde de sürdürdü. Dediler ki ‘Biz bir örgüt değiliz’ Peki siz bir örgüt değilseniz nasıl oluyor da sosyal medyada, yazılı ve görsel medyada aynı anda örgütlenebiliyorsunuz? Yasadışı dinlemeler yapmış, darbe girişiminde bulunmuş, başbakana kelepçe takacağız diyenleri savunuyorsunuz. Köşe yazarından, televizyon spikerinize, gazete manşetinizden twittera kadar aynı tepkiyi veriyorsunuz. Sayın Erdoğan’a yabancı ülke başkanları ile bakanlarıyla yaptığı görüşmeleri dinlediniz. Her türlü Hukuksuz dinleme yaptınız. Bunu yapmakla kalmamış devletin imkanlarını kullanarak devletin dışı unsurlardan emir alarak bir yapı oluşturmuşsunuz. Şimdi hukukun önünde bunun hesabını vermek zorundasınız.
Köşk seçimleri için de psikolojik savaşı devam ettirildi. Fethullah Gülen bedduaya devam etti ve subliminal mesajlarla tebasını Ekmelli İhsanlı cümlelerle yönlendirdi. İllerde kapı kapı gezip 30 Mart'ta yaptıkları gibi oy topladılar. Diyebilirsiniz ki oy toplamaları en doğal hakları. Ama öyle dedikodular yalanlar söylüyorlar ki ve psikolojik bir savaş yürütüyorlar ki; bunları medyaya taşımamak için söylemiyorum. Sahada inanılmaz bir tezvirat peşindeler. Bu kadar koordine, bu kadar örgütlü bir yapı seçilmiş meşru hükümete karşı bir mücadele yürütüldü.”