Okul Müdürlerine “Eğitimimiz ve Geleceğimiz ”Konferansı Verildi

Kahramanmaraş İl Millî Müdürlüğünce düzenlenen tüm okul müdürlerinin katılacağı formasyon kazandırma II.Kademe kursunun ilki Necip fazıl Kısakürek Kültür Sitesinde Prof. Dr. Necmettin Tozlu’nun verdiği konferansla başladı.Program...

Kahramanmaraş İl Millî Müdürlüğünce düzenlenen tüm okul müdürlerinin katılacağı formasyon kazandırma II.Kademe kursunun ilki Necip fazıl Kısakürek Kültür Sitesinde Prof. Dr. Necmettin Tozlu’nun verdiği konferansla başladı.

Program saygı duruşu ve istiklal marşımızın okunmasıyla başladı.

“Saygıdeğer hocam, değerli çalışma arkadaşlarım, hepinizi bir bahar gününde muhabbetle, sevgiyle selamlıyorum. Aslında burada benim söyleyebileceğim çok fazla bir şey olacağını düşünmüyorum. Ben burada çok kıymetli Necmettin Tozlu hocama hem sizin adınıza hem de kendi adıma teşekkürlerimi arz etmek üzere kürsüye çıktım.” Diyerek açılış konuşmasına başlayan İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Emin Akkurt daha sonra şu ifadelere yer verdi:

“ Saygıdeğer hocamı uzun süredir tanıyorum. Bizi onurlandırmasını, bu programa teşrifleri konusunda Antalya’daki bir programda ricamız oldu. Israrcı tavırlarımız sonunda bizleri kırmadı geldi, hepimizin istifade edeceği, hepimizin bu konu ile ilgili bilgi ve fikir sahibi olacağı bir program olacak. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 23/12/2014 tarihli ve 6819187 sayılı emirleri doğrultusunda,  ilimiz genelindeki okul ve kurum müdürlerine yönelik olarak mahalli hizmetiçi eğitim kapsamında "Yöneticilik Formasyonu Kazandırma (II. Kademe) Kursları" 06-10 Nisan 2015 tarihleri arasında ilçe merkezlerimizde düzenleneceği belirtilmişti.

Ancak söz konusu kursa, Bakanlığımız ve üniversitelerimizden eğitim görevlilerinin gelecek olmaları nedeniyle, II Kademe eğitim kursları 27 Mart – 13 Nisan 2015 tarihleri arasında yapılacaktır.

İlimizde görevli, daha önce I. Kademe Kursa katılmış tüm yöneticilerimizin 27 Mart 2015 Cuma günü yani bu gün saat 09.30’da burada II. kademe kursunu Necmettin Tozlu hocamızla başlatıyoruz.  Konferanslarımıza, 09 Nisan 2015 Perşembe günü saat 08.30’da KİPAŞ Eğitim Kurumları Konferans Salonunda, 10 Nisan 2015 Cuma günü saat 08.15’te Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezinde devam edeceğiz” dedi.

İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Emin Akkurt’un açılış konuşmasından sonra Prof. Dr. Necmettin Tozlu hakkında okul müdürlerine bilgi verildikten sonra,  Prof. Dr. Necmettin Tozlu “Eğitimimiz ve Geleceğimiz ” konulu konferansına başladı.

“Bismillahirrahmanirrahim, bizi bu salonda bir araya getirmeye vesile olan Sayın Müdürüm Mehmet Emin Akkurt Beye çok teşekkür ederim, hepinize de hoş geldiniz diyorum. İnşallah sizi sıkmadan hazırlığımı özetleyerek salondan çıkmamıza gayret göstereceğim” diyerek konuşmasına başlayan tozlu daha sonra şu ifadeleri kullandı:

“ Türkiye’nin geleceğine yeniden yön verecek, şekillendirecek, ileriye taşıyacak olanlar aydınlardır. O aydınlarda sizlersiniz, siz öğretmenlersiniz. Bu görevinizi şuurlu olarak icra etmek zorundasınız. Bir aydının temel görevleri nelerdir? Onlar üzerinde durmamız lazım.

Bizim bir geleceğimiz var, fert olarak, toplum olarak, millet olarak, devlet olarak. Bu dünyanın yeni şartları, yeni oluşumlar çerçevesinde geleceğimizi nasıl görüyoruz? Bir gelecek projemiz var mı? Gibi konular üzerinde duracağım. Bunun daha faydalı olacağı inancındayım, bunun eğitim idaresi ile ne alakası var gibi düşünmeyelim.

İnsan doğduğu günden beri hürriyete âşıktır. Çocuğun hareketlerinin temelinde hürriyete dönüktür. Kendi yapar, kendi hareket eder, kendi kırar, kendi kızar, kendi bozar, siz sanıyorsunuz ki o gelişigüzel bir iş yapıyor, hayır o temelli bir iş yapıyordur. Kendi dünyasını gerçekleştiriyor. Bir insan kendi dünyasını gerçekleştirmediği takdirde sakatlanmıştır. Onun için eğitim idaresinin temeli, özü insanın kendi hürriyeti içerisinde toplumun, kendi hürriyeti içerisinde, milletin kendi hürriyeti içerisinde başarılı olmasına, onun hürriyetine saygı duymamız gerekir. Siz bunu böyle yaptığınızda bir problemle karşılaşmazsınız. Ama ben idareciyim, insanlara hâkim olacağım derseniz olmaz. Siz insanlarla ilişkileri tanzim etmekle görevlisiniz, insanlar sizin kulunuz değil onlara hâkim olmak gibi bir göreviniz yok. O bakımında bu hürriyet ilkesini, olgusunu dikkate aldığımız da yapacağımız faaliyetlerin engellenmemesi gerekiyor. Eğitimde idarede, siyaset felsefesinde de İdare edilenle, idare edenin ilişkisi hürriyet üzerine oturur bunu unutmamak lazımdır.

Dünyaya gelipte geleceği üzerine düşünmeyen, geleceği üzerine endişe duymayan, geleceği üzerine plan program yapmayan insan yoktur. Her insan geleceği üzerine düşünür. Ama bu düşünme oranı insanlarda farklı farklıdır. Toplumlar da geleceği üzerine düşünür. Yaratılan her fert, her devlet, her millet geleceği üzerine düşünür. Vahşiden modern insana kadar bu böyledir ama belki klasik medeniyetlerde, vahşilerde gelecek üzerine endişe etme, gelecek üzerine yoğunlaşma şimdiki kadar yoğun değildi. Çünkü o devirde yapı oturmuştu insanlar geleceklerini bir nebze de olsun görebiliyorlardı. Bugün insanlar geleceklerini göremiyorlar. Şimdi modern toplum diye bir toplum var, bu toplum kendini idare ediyor, toplum habire  simülasyonlarla değiştiriliyor, farklı yönlere çekiliyor, sömürülüyor. Bunu bir güç yönetiyor ve kimse bu gücün ne yapacağını bilmiyor. Hakikaten bu günün insanının, bu günün toplumlarının karşılaştıkları problemler devasa problemlerdir. Bu problemeler nasıl çözeceğini şaşırıyor, bu problemleri çözmek için donanımlı olmak lazım, donanımlı olmak içinde kutsallara inanmak lazım. Bir inancınız yoksa kutsallardın uzaklaşmışsanız bunlarla baş etmek mümkün değildir. Onun için batı toplumları bütünüyle bunalım çağını yaşıyor. Bizde de bu bunalımlar yaşanmaya başladı, bizde de her türlü sahtekârlığı görmeye başladık. Kendi inancına saygısı olmayan, insana saygısı olmayan, Allah inancını kaybeden insanların gelecek üzerine yapacağı işler sınırlıdır, bir şey yapamazlar.

Biz Anadolu’da yaşıyoruz, Anadolu bizim vatanımız, bin yıldır vatanımız. Ama bugün bu dünyayı idare den bu güç maalesef nasıl imparatorluğumuzu 16.-17 yy. dan itibaren yıkmak için planlar yaparak zayıflatmaya başladılar ve 1915-1918 yıllarında  yıktılar. Bunda sadece batının gücü etkili olmadı içimizde ki hainler çalışmalarına halada devam ediyor. Bu gün üzerinde kavga edilen Ortadoğu problemi esasında bizim problemimiz, taş bizim kafamıza düşüyor. Güç hükümranlıktır. Ortadoğu dünyanın en zengin yeraltı ve yer üstü zenginliklerine sahip sana bana bırakmıyorlar. Biz ve Ortadoğu sömürü ağı içindeyiz.  Anadolu Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın kilidi durumunda, adam Anadolu’yu sana bırakmak istemiyor, biz burayı er geç alacağız diyor. Bu konuda güçlü planları var ve bu planları bilmek zorundayız. Bunları bilemezsek nasıl var olacağımızı bilemeyiz ve iyi bilmek zorundayız.

Ortadoğu’da gün geçmiyor ki bir savaş olmasın, zayıf, güçsüz ülkeler talana, istilaya uğramasın, ocaklar sönmesin, insanlar acı çekmesin. Elbette bunlar tesadüf değildir. Bu arada bütün acıyı Müslümanlar çekmekte,  onların ülkeleri alt-üst edilmekte, değerleri dağıtılmakta, birbirlerini boğazlamaları sürüp gitmektedir. Bu, sadece bugüne mahsus değil. Ne var ki Batı’nın dünya düzenini dizayn ettiği çağdaş uygulamalarla şiddetini artırır, nerdeyse dünya nizamı halini alır. Mesela Körfez Savaşı’nı düşünelim. Irak’ı pes ettirmek, Kuveyt’ten çıkarmak için binlerce insanın öldürülmesi, evlerin yıkımı, tarihi eserlerin yok edilmesi mi gerekiyordu?

Aynı uygulamaları İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Ortadoğu’da gerçekleştirdiği bilinmektedir. Öyle ki İngiltere bu bölgede tüm İslâm ülkelerini kana boğar, ocakları söndürür, bölgeyi viraneye çevirir. Hatta İngiltere iki dünya savaşından da galip çıkar. Bütün bunlar İngiltere’nin üzerinde güneş batmayan imparatorluğunu kaybetmesine mani olamadı. Bugün bu rolü ABD yüklenmiş gözüküyor. Ortadoğu’da ABD, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip olmak için korkunç bir savaş yürütmektedir. Olan-biten bütün dünyanın gözleri önünde cereyan etmektedir. Bu kirli savaşlarda İngiltere’nin AB’nin, Rusya’nın, İran’ın da payı vardır.

Netice şu: Batı bakışı, Batı medeniyeti şiddeti, kuvveti, gücü seçmiştir. Tarihte olduğu gibi doğu’ya-İslam dünyasına saldırıyı, istilayı seçmiştir. Varoluşunu güce, şiddete endekslemiştir. Batılı güçlü devletler hep bu yolu tercih etmişlerdir. Erdemi, feraseti, yardımı, şefkati seçmemişlerdir. Bu, kısa yollu bir zaferdir. Uzun bir zaman dikkate alındığında İngiltere’nin, S.S.C.Birliği’nin başına gelen ABD’nin, AB’nin, tüm güç odaklı zulüm makinelerinin de başına gelecektir.

Biz bir medeniyeti inşa etmek zorundayız. İşimiz zor, ama zoru başarmak zorundayız. Nasıl yapacağız bunu Abdürrahim Karakoç üstadımızın bir şiirinden iki kıta aldım onu okuyacağım.

Omuzumda sevda yükü

Yollarda seni aradım

Beste beste türkü türkü

Tellerde seni aradım

 

Yorulup demedim yeter

Hasretin gözümde tüter

Kerem'den Mecnun'dan beter

Çöllerde seni aradım.

 Arayan bulur arkadaşlar. Çöllerde arasan, geceleri arasan, derdin olursa, hasletin olursa bulursun. Şimdi biz millet olaraktan, devlet olaraktan, fert olaraktan dertsiz bir toplumuz. Yeme, içme birde boşaltma. Hayatımız evle, lokanta ve tuvalet arsında geçiyor. Bu adamdan ne olur hiçbir şey olmaz. Onun için idealimizin olması lazım, arayacağız ter dökeceğiz, bu ideali ortaya koyacağız. Büyük insanlar yetiştireceğiz, entelektüel yetiştireceğiz, beyinleri işleyeceğiz, eğitimcileri görevi bu olmalıdır.  Siz bir kimlik oluşturamamışsanız, siz bir kimlik yapamamışsanız, neye karşı olacağını, neyle birlik olacağını, nasıl dışarıya yansıyacağınızı, nasıl imar edeceğinizi ortaya koymamışsanız bir anlamı yoktur. Bir kimlik oluştururken güzel insanı, Allah insanının kimliğini oluşturmalısınız.   Bunun özünde Allah sevgisi ve korkusu vardır.  Allah korkusu ve sevgisi insanları kardeş kılmıştır. Erdem, ahlakîlik her yerde temel değerlerdir. Kimse Allah’ın koyduğu bu sınırları aşamaz, bir başkasına zarar vermez. Allah’ın ışığını almayan kalpler ölüdür. Peygamber sevgisiyle titremeyen, açılmayan, kardeşine merhamet etmeyen insanlar ölüdür. Ruhlar diriltilmelidir. Bunun ilacı sevgidir, aşktır. Yanmaktır. Bugün Müslümanın görevi bu olmalıdır.

 Geleceğimiz için bütün bunları bilmemiz gerekiyor, davaları davası olan gençliği iyi yetiştirmemiz lazım. Bütün davalar gençliğin omuzlarında yükselmiştir, gençlerimizi en iyi şekilde eğitmemiz lazım, batının kinini anlatmamız lazım. Ruhların konuştuğu bir sevgi geliştirmemiz lazım, bir iklim oluşturmamız lazım, sevginin, fedakârlığın ve erdemin hâkim olduğu bir iklim oluşturmamız lazım” dedi ve 2 saati aşkın süren konferansını tamamladı.

Konferansın sonunda başlayan Kahramanmaraş İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Emin Akkurt tarafından Prof. Dr. Necmettin Tozlu’ya günün anısına bir hediye takdim edildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eğitim Haberleri