25.12.2012 tarihinde İl Sağlık Müdürlüğü toplantı salonunda, İl Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğü Personellerine yönelik, “Akılcı İlaç Kullanımı, Mevsimsel Gripten Korunma Yolları ve El Yıkamanın Önemi” hakkında bilgilendirici toplantı yapıldı. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından organize edilen toplantıda Müdür Yardımcıları ve Şube Müdürleri de hazır bulundu.

 

İl Sağlık Müdürlüğü Araştırma Bilgi Sistemleri ve Sağlığın Geliştirilmesi Şubesi tarafından “Sağlıkta Eğitim Günleri” etkinlikleri kapsamında düzenlenen toplantıya Necip Fazıl Şehir Hastanesi İntaniye ve Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Dr. Evrim GÜLDEREN konuşmacı olarak katıldı. Söz konusu toplantıda özellikle Akılcı İlaç Kullanımının Faydaları, Bilinçsiz Antibiyotik Kullanımın Zararları ve El Hijyeninin Önemi vurgulandı. Toplantı, slayt gösterisi bitiminde soru cevap şeklinde devam etti.

 

İntaniye Uzmanı Dr. Evrim GÜLDEREN, sunumunda, Birbirinden farklı iki hastalık olan soğuk algınlığı ve grip, ortak özellik olarak akut, viral solunum yolu enfeksiyonlarını olduğunun altını çizdi.

 

Açıklamalarına devam eden Dr. Gülderen, “Soğuk algınlığının etkeni çoğunlukla Rhinovirus adı verilen bir mikroorganizmadır, grip ise Influenza virüsünün neden olduğu ve soğuk algınlığına kıyasla daha şiddetli seyreden bir enfeksiyondur.

Hastalık etkeni virüsler solunum yolu veya el sıkışma vb. direkt temas ile bulaşır. Etken virüs ile her karşılaşmada enfeksiyon ortaya çıkmayabilir.

Soğuk algınlığı genel olarak boğaz ağrısı, hafif ateş, burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve öksürük gibi yakınmalarla seyreder ve çoğunlukla 3 ila 7 günde iyileşir. Yılda ortalama 2 – 4 kez soğuk algınlığı ile karşılaşırız, bu sayı çocuklarda 3 ila 8 arasıdır. Soğuk algınlığı nadiren, bakteriyel sinüzit, orta kulak iltihabı ya da alt solunum yolu enfeksiyonları gibi başka ciddi sorunlara zemin hazırlar.
Grip ise genellikle kış ve ilkbahar dönemlerinde salgınlara neden olan bir enfeksiyondur. Hastalık hafif geçebileceği gibi, daha seyrek olarak çok daha ciddi seviyede de seyredebilir.

 

Grip çok kolay ve hızlı bulaşabilen bir hastalıktır; öksürük veya aksırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile doğrudan temas edilmesi ile bulaşma, veya hasta kişilerin ağız/burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar yoluyla bulaşma mümkündür.
Belirtiler olarak, yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları, bitkinlik/halsizlik, üşüme/titreme, başağrısı, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, aksırık, gözlerde kızarma ve akma sayılabilir.

 

Grip ortalama bir hafta sürer. Hastalık bazı kişilerde daha ağır seyredebilir; bu noktada çocuklar, yaşlılar, kalp hastaları, şeker hastaları, KOAH hastaları ve bağışıklık sisteminin baskılandığı kişiler normal popülasyona kıyasla daha fazla risk altındadır. Grip hastalığının taşıdığı en önemli risk, nadir de olsa gelişebilen pnömoni (zatürre) hastalığıdır. Grip, yaşamı tehdit eden bir hastalık olmamasına karşın pnömoni çok ciddi bir hastalıktır ve mutlaka tıbbi gözlem  altında tedavi edilmelidir.

 

Grip ve soğuk algınlığında etkene yönelik bir tedavi bulunmamaktadır. Grip için mevcut olan aşıların dışında koruyucu bir yöntem de yoktur. Hastalıktan korunmak adına yapılacak en doğru şey vücudun bağışıklık sistemini üst seviyede tutmaktır. Eğer hastalık ortaya çıkmışsa yapılacaklar ise mümkün olduğunca dinlenmek, vücut direncinin düşmesine neden olacak eylemlerden uzak durmak, yüksek ateşin neden olduğu sıvı kaybını karşılamak için bol sıvı almak ve gerekirse şikayetleri gidermeye yönelik yaklaşımlarda bulunmaktır. Bu dönemde en önemli yaklaşımlardan biri de antibiyotik kullanmaktan uzak durmaktır.” Diyerek sunumunu bitirdi.