Türk Edebiyatı’nın usta şairlerinden 84 yaşındaki Bahaettin Karakoç, geçirdiği rahatsızlık sonucu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
Fenalaşarak Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servisine kaldırılan Bahaettin Karakoç’un sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Merhum şair Abdurrahim Karakoç’un kardeşi Bahaettin Karakoç, bu sabah aniden rahatsızlanınca Binevler Mahallesi’ndeki evinden Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne götürüldü. Acil serviste tedavi edilen Karakoç’un hayati tehlikesinin bulunmadığı ancak, bir süre gözlem altında tutulacağı bildirildi.
Geçtiğimiz günlerde Bahaettin Karakoç’a fahri doktora ünvanını takdim eden KSÜ Rektörü Prof.Dr. Mehmet Fatih Karaaslan usta şair Karakoç’u ziyaret ederek geçmiş olsun dedi. Bahaettin Karakoç ile yakından ilgilenen ve kısa bir süre sohbet eden Karaaslan daha sonra acil servisten ayrıldı. Karakoç’un durumu hakkında bir açıklama yapan Acil Tıp Uzmanı Doç Dr. Mehmet Okumuş ise: “Bahaettin bey bize yüksek ateş ve titreme ile geldi, ateşini düşürdük şu an çok rahat, yaptığımız tetkiklerde Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu geçirdiğini tespit ettik. Korkulacak bir durum yok inşallah ilaçlarını yazıp taburcu edeceğiz” dedi.
YILMAZ, İsmailoğlu Mustafa
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
1944 yılında Gazianteb'in İslahiye İlçesinin Fevzipaşa Bucağına bağlı Kozdere köyünde doğdu. İlkokulu dördüncü sınıfa kadar köyünde, dördüncü ve beşinci sınıfları İslahiye Merkez Cumhuriyet İlkokulunda, ortaokulu İslahiye Ortaokulu'nda okudu. Liseyi ise Gaziantep Lisesi, Afyonkarahisar Lisesi ve Adana Erkek Lisesinde okudu. Yüksek öğrenimini Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde tamamladı.
Adana Devlet Su İşleri 6. Bölğe Müdürlüğü'nde 30 yıl Devlet memuru olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu. Evli ve dört evlat babasıdır. 40 yıl Adana’da yaşadıktan sonra; 2002 yılından bu yana İstanbul'da ikamet etmektedir.
Küçük yaşlardan beri şiirle ve müzikle uğraşmakta, 23 adet basılı eseri bir o kadar da bestelenmiş güfteleri yanı sıra besteleri bulunmaktadır.
1992 yılından beri Ozan Dergisi'nin sahibi ve Sanat Yönetmenliğini sürdürmektedir.
UCU YANIK MEKTUPLAR
Beni hergün oyalayan, yaşatan
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar,
Ağlıyorken teskin edip avutan
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
Kalem ile ak kağıda kazdığım
Özlemimi satır satır dizdiğim
Sabah vermek için gece yazdığım
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
Boşunaymış bunca telaş, evmeye
Dil tutulur, söz bulamaz demeye
Sabah olur cesaret yok vermeye
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
Ateşini kucağıma doldurdum
Söndü ise tekrar tekrar yandırdım
Sevdaları tomar tomar kondurdum
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
Kalpler çizdim satırların altına
Öpücükle katlayarak itina
Pulsuz sundum yükseklerin katına
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
Benden sana duyguları anlatan
Dilsizleri yazı ile söyleten
İsmailoğlu'nu böyle inleten
Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
05.02.1960 - İslahiye
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
ASLIMI SORARSAN
Aslımı sorarsan Bozok Beyi'nden
Karaoğlan Hasan Dedemiz bizim,
Belen'den ikamet, Oğuz soyundan
Şehitlerle dolu secemiz bizim.
Vilayetim Antep ünvanı gazi
Kazam İslahiye gönlümde hazı
Kozdere Köyü'nden çaldığım sazı
Ol makamdan dinler yücemiz bizim.
Bozkurt düştü bir ayağın kırdırdı
Yedi millet çakal oldu saldırdı
Göv Mehmet dedemi Frenk öldürdü
Savaşta dev olur cücemiz bizim.
Aşık İsmail'dir babamın ismi
Bir anlık uçmağa mevt oldu cismi
Şair olmak babam için bir iş mi?
Tellere sert vurur nicemiz bizim.
Müslümanız bir Tanrıya taparız
Türküz devir açar devir kaparız
Töremize göre düğün yaparız
Sinsinle doludur gecemiz bizim.
İsmailoğlu der yükseleceğim
Büyürse Türkiye sevineceğim
Mutlu yaşamalı Türk geleceğim
Dilde destan olur hecemiz bizim.
08.10.1975 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbl
ŞİİR DEDİM
Şiir dedim ekin bildim
Gözlerinin ışığını...
Doğdum kendimi salladım
Cananla can beşiğini.
Şiir sevmek aslı oldu
Güldüm Hıra, Tanrı dağda
İbrahim sofrası doldu
Şiir aşım gönül bağda.
Yüreğime damla damla
Şiirin düştüğü anı
Unutmam ilk sevdam gibi
Şah damarda akan kanı.
Seyhan, Ceyhan nehri doldu,
Kirpiklerin vuruşunda...
Gözbebeğin şiir oldu
Boğulurum akışında.
Ben senden bir parça oldum
Gülsen soyum töreyecek
Galübeladan atiye
Ceddime gen sürüyecek...
Dualarım şiir oldu
Ferhat, Kerem geldi dile,
Bütün dünya rızkla doldu
Avuç açıp şükür ile.
10.11.1970 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
ONDÖRT YAŞTA
Sevdalandım ilk şiiri yazdım da
Çocukluğun defterini dürerken,
Şahin gibi yücelere kondum da
Ondört yaşda onbeşine girerken.
Bir kuş gibi titremeni duyardım
Kalp atışın yüregimle sayardım
Sevgimizi en yükseğe koyardım
Ondört yaşda onbeşine girerken.
Bir gururdun, bin fiğandın gönlümde
Senin gibi göremedim ömrümde
Kurşun gibi hissederim böğrümde
Ondört yaşda onbeşine girerken.
Günler geçer hatırlamam dünümü
Bakışınca şaşırırım yönümü
Ateş basar hiç göremem önümü
Ondört yaşda onbeşine girerken.
Sana gelen her belaya kol açtım
Yollarına toplayarak gül saçtım
Sanki senle kördüğümce dolaştım
Ondört yaşda onbeşine girerken.
Velhasılı sana neler besledim
İSMAİLOĞLU’nu senle eşledim
Geleceği gözlerine işledim
Ondört yaşda onbeşine girerken.
20.08.1960 - İslahiye
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
AFYONKARAHİSAR
Afyon yaylasında duraklayınca
Herşey güzelleşir tatlı an gelir,
Hele bir de durup konaklayınca
İnsana bin ömür, uzva kan gelir.
''Afyon ortasında vardır kalesi
Kale ortasında kızlar kulesi''
Atatürk'le sönmez Türk meşalesi
İlk hedefte Akdeniz'e yön gelir.
Şifadır çamuru, Gazlıgöl suyu
Eber'den uçuşur ördek, kaz, kuğu
İnsanı mert olur güzeldir huyu
Yücelen başıyla dağ Sultan gelir.
Haşhaşı, susamı, meyvası olur
Dinar'da leblebi, çeşni kavrulur
Kaymağı, sucuğu dünya’lem bilir
Afyon'a her türlü şan, ünvan gelir.
Kültürün yücelip oluştuğu yer
İpek yollarının kavuştuğu yer
Cananın cananla buluştuğu yer
Afyon diye gönle bir mekan gelir.
İsmailoğlu'yum tahsili gördüm
Hocam bilgi verdi doldukça doldum
Nice hakan çıkar az bile övdüm
Yüce makamlara ün devran gelir.
30.08.1970 - Afyonkarahisar
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
VERESİ GELİR
Ümran Çetin'e
Öyle gönül dostu, öyle candan ki
Canını istesem veresi gelir,
İnsan yaşatacak öyle kandan ki
Kanını istesem veresi gelir.
Gözlerinin içi güler şikarsa
Herkesi güzellik isterki sarsa
Ömründe bir anlık zamanı varsa
Anını istesem veresi gelir.
Her sabah yeniden aşık olunca
Doğru samimice sevda dolunca
Gönlünde sağ yanı boşluk bulunca
Yanını istesem veresi gelir.
Öyle kal bu durum güle yakışır
Sanki sevdalı ki öyle bakışır
Varı var, yoku yok nokta çakışır
Varını istesem veresi gelir.
Güler tatlı dille canı kucaklar
Ele, dile, bele sahibi yoklar
Hünkarın bağında Yezid'i oklar
Dinini istesem veresi gelir.
Kara sevdalıyı der ki bulurum
''Her Sabah Yeniden Aşık Olurum''
İsmailoğlu der dilbaz bu durum
Dilini istesem veresi gelir.
15.04.2001- -İzmir
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
VEYSEL DİYE
- Aşık Veysel'e -
Gece, gündüz ağıt yakam
Veysel diye, Veysel diye.
Kara güne akca bakam
Veysel diye, Veysel diye.
Gözü ama görür idi
Her gönülü bilir idi
Bütün millet sever idi
Veysel diye, Veysel diye.
Yağmur yağar damla damla
Gönlüm ağlar her an gamla
Ağıt yükselir duamla
Veysel diye, Veysel diye.
Toprakta tohum zillendi
Yeşerdi dibi bellendi
Küçük çocuğum dillendi
Veysel diye, Veysel diye.
Sazın elde pas tutmadı
Ayrılığın soğutmadı
Dostlar daha unutmadı
Veysel diye, Veysel diye.
İSMAİLOĞLU yas saçtı
Başta duran yüce taçtı
Kara toprak kucak açtı
Veysel diye, Veysel diye.
16.10.1976 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
İSLAHİYE GÖKÇE DAĞIN DUMANLI
İslahiye Gökçedağın dumanlı
Garbilerin rüzgar olur savrulur,
Enginine kuşlar gelir zamanlı
Gölde berdi hasır olur serilir.
Yükseğinde kartalların uçuşur
Yamaçlarda kekliklerin kaçışır
Gavurgöl’de ördek turna yarışır
Höyüklerde nergizlerin görülür.
İslahiye Hınzır yaylan çok serin
Vadisine dağda baksan pek derin
Yaşamayı ister isen tam yerin
Hava, suyu sağlık verir bilinir.
Buğdayların bulgur olur pilavda
Başakların firik olur yemekte
Mayan Bağ’da üzüm pekmez külekte
Bahçelerde meyve, sebze yenilir.
Sakcagöz’de, Zincirli’de tarih var
Örtülü’de Karasuy’un göz çıkar
Yesemek’de taslak halde heykel var
Turislerce gelip gezip görülür.
İSMAİLOĞLU’yum burada doğdum
İslahiye için kafa hep yordum
Doğruluğu, güzelliği bol buldum
Hayat biter ölüm gelir gömülür.
13.08.1960 – İslahiye
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
YUNUS
Tamamıyla yokum desen
Hakka hizmet güne daldın,
Miskin hale de bürünsen
Hak bildiğin dine daldın.
Bizden hürmet seni sayış
Senden kalan bu yaşayış
İnsanlığı kucaklayış
Gönüllerden yana geldin.
Günlerini etmen heba
Bildin dokuz göğü baba
Toprak, ateş, su, yel ana
Dört unsuru ana bildin.
Tapduğ'ın bir güzel kızı
Sana verdi aşktan sızı
Nere varsan orda izi
O'nu yakın cana aldın.
Halk diliyle halka hitap
Hak buyrulmuş O dört kitap
Çalışarak oldun bitap
Coştun kana kana soldun.
İSMAİLOĞLU dolaşır
Uçar gibi helallaşır
Sevgi saygı dost bulaşır
Aşkı bana bana doydun.
15.10.1964 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
ALLAH BİRDİR
İyilik yapana bin iyilik yap
Kötülük yapana tek karşılık ver,
Allah birdir yalnız Allah’ına tap
Adında bulunur tüm güzellikler.
Yeri göğü altı günde yarattı
Gece verdi yeri, göğü kararttı
Güneş verdi yeri, göğü ağarttı
Günlerde bulunur tüm aydınlıklar.
Toprağı yuğurup bir şekil verdi
Adem’i halk etti bir akıl verdi
Havva’yı Adem’de bölüp kul verdi
Canlarda bulunur tüm canlılıklar.
İlk emiri dinle oku! ha oku!
Dikersen gülleri saçılır koku
Durmaz çalışırsan tanıman yoku
Bunlarda bulunur tüm zenginlikler.
Dargını barıştır düşman kalmasın
Elin, dilin, belin kötü olmasın
Narı Cehennemde daim yanmasın
Onlarda bulunur tüm erdemlikler.
İSMAİLOĞLU der onca yaşadım
Yaşadım yaşadım bunca yaşadım
Birşeyler yaptımsa anca yaşadım
İnsanda bulunur tüm bilginlikler.
20.10.1971 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
BERABER GİDİLEN
Beraber gidilen doğru yollarda
Yolu bükülene yuh olsun yuh yuh.
Hasretle sarılan mutlu anlarda
Kolu bükülene yuh olsun yuh yuh.
Değer vermez başka kendi canında
Dedikodu, fitne, gıybet hanında
Yalan söyleyerek halkın yanında
Dili bükülene yuh olsun yuh yuh.
Bütün istediği kendi alsın da
Bire al ona ver kâr çarşısında
Çıkar için kula kul karşısında
Beli bükülene yuh olsun yuh yuh.
Mürşit kapısında pişip erirken
Sevdiklerine kol, kanat gererken
Haklıya hakkını peşin verirken
Eli bükülene yuh olsun yuh yuh.
Sevdiceğin için düşersen derde
Aradaki artık kalkarken perde
Nakış nakış örgü işlenen yerde
Mili bükülene yuh olsun yuh yuh.
İSMAİLOĞLU’yum sevip sayarım
Altın isem yirmi dörttür ayarım
Hasbahçede güller olur kokarım
Dalı bükülene yuh olsun yuh yuh.
10.10.1979 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
KADERİ YENEMEDİM
Doğdum büyüdüm işte
Kaderi yenemedim,
Güçlüye değer eşte
Kaderi yenemedim.
Kötüye attım tokat
Haksızı ettim sakat
Hasmımı yendim fakat
Kaderi yenemedim.
Oku dedi okudum
Bilge oldum dokudum
Er meydanda çok idim
Kaderi yenemedim.
Karşımıza dizilmiş
Anlımıza çizilmiş
Bahtımıza yazılmış
Kaderi yenemedim.
Çok uğraştım olmadı
Boşa koydum dolmadı
Çabaladım durmadı
Kaderi yenemedim.
İSMAİLOĞLU ağa
Eşimle kurdum yuva
Dört çocuk önüm ova
Kaderi yenemedim.
10.03.1998 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
YİRMİBEŞ BAHAR
Yirmibeş baharı sayıp da geldim
Kokunu vermiyor çiçek ne de gül,
Güzeller içinde ben seni sevdim
Tadını vermiyor menekşe sümbül.
Bence sana kıymet biçmekse eğer
Bir tek duruşun da dünyaymış meğer
Cennet güzelliği sana eş değer
Senin kadar ancak güzel İstanbul.
Cilveli tebessüm yüzü güldürür
Çekimser nazların ocak söndürür
Bakışın can alır gözün öldürür
Elinde can bulur şakıyan bülbül.
Daima sorarım sözler içinde
Aşkınla yanarım közler içinde
Aydınlık ararım gözler içinde
Sabah seherinde şafak bul tan bul.
Ak gerdanda gonca güllerin açtı
Miski amber gibi kokular saçtı
Kenan’ı Yusuf’a eş değer taçtı.
İyilik içinde bakışın makbul.
İSMAİLOĞLU’yum namert beslemem
Senden gayri hiçbir şeyi düşlemem
Karun gibi zengin dünya istemem
Sen bana düşersen o zaman kabul.
07.08.1969 – Kozan
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul
HERŞEYDEN İLERİ
Herşeyden ileri bildiğim güzel
Sevdiğimi bilip bana he desen,
Çocukca aşkımla sevdiğm güzel
Aşkıma kapılıp bana he desen.
Işmarda anlaman yaşın da küçük
Akgerdanın serbest gördüm de açık
Darmadağın olmuş saçların saçık
Bundan bir tel verip bana he desen.
Senle şor edelim derde yanarak
Yudum yudum içip aşka kanarak
Kendin gibi beni sevip sanarak
Aşkımda eriyip bana he desen.
Sen olmazsan mahsun boyun bükerim
Karşımda olsan da hasret çekerim
Gönüllere sayğı sevgi ekerim
Geleceği görüp bana he desen.
Gökçedağ’ın başı sisli dumanlı
Bana gönül vermen biraz gümanlı
Bakışın ok olup göze zamanlı
Yay gibi gerilip bana he desen.
İSMAİLOĞLU’yum ben seni seçtim
Aşkın badesini elinden içtim
Akgerdanı görüp kendimden geçtim
Gönlüme serpilip bana he desen.
20.02.1959 – İslahiye
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
DİLE BENDEN
İste dünyayı vereyim
Dile benden ne dilersen,
Güneş, ayı indireyim
Dile benden ne dilersen.
İste malımı vereyim
İste kanımı vereyim
İste canımı vereyim
Dile benden ne dilersen
İste yolundan öleyim
İste uğrundan öleyim
İste kolundan öleyim
Dile benden ne dilersen
İste yolun ben olayım
İste pulun ben olayım
İste kulun ben olayım
Dile benden ne dilersen.
İste resmini alayım
İste ismini alayım
İste cismini alayım
Dile benden ne dilersen.
İSMAİLOĞLU seveyim
İste gülünü seveyim
İste ölünü seveyim
Dile benden ne dilersen.
15.11.1968 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
YAR DİLİYLE SORULDUM
Yar diliyle soruldum
Sorulmak bana yetmez,
Bulanıktım duruldum
Durulmak bana yetmez.
Bilekleri bükendim
Mert bileği öpendim
Hizmet ettim tükendim
Tükenmek bana yetmez.
Sayılarda asaldım
Yollarımda yasaldım
Doldum doldum boşaldım
Boşalmak bana yetmez.
Her gönüle bol oldum
Boş gönüle tam doldum
Herkes için kahroldum
Kahrolmak bana yetmez.
Eğri yolda olmadım
Haram malı sevmadim
İnsanları soymadım
Soyulmak bana yetmez.
İSMAİLOĞLU gider
Sevdaları saf eder
Ters yüreği def eder
Def olmak bana yetmez.
03.05.1995 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
GÜZELİM SEN AĞLAMA
Güzelim sen ağlama
Üzülürüm üzülür,
Acı acı söyleme
Kırılırım kırılır.
Uzaklara gitme sen
Benim gibi översen
Beni sevmek istersen
Sevilirim sevilir.
Sen heyecan şaşkında
Bana durun suskunda
Beni yakan aşkında
Kavrulurum kavrulur.
Narin güzel kollara
Sevilecek ellere
Ö incecik bellere
Sarılırım sarılır.
Tuttuğum pak elinde
Sarıldığım belinde
Yüz vermezsen hemen de
Bayılırım bayılır.
İSMAİLOĞLU bunda
Bulunduğum yanında
Korkarım ki kapında
Kovulurum kovulur.
12.05.1969 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
AŞK YOLUNDA
Aşk yolunda sevdalansam
Yâr sevgime değer’mola,
Arkasında gidip koşsam
Yorulmama değer’mola.
İnce belde sırma olsam
Kollarında burma olsam
Kesesinde sürme olsam
Yar gözüne sürer’mola.
Sıcacıkca ocak olsam
Eteğinde saçak olsam
Bohçada giyecek olsam
Yar sırtına giyer’mola.
Miski amberlerce olsam
Bahçede ıtırca olsam
Dallarında gülce olsam
Koklamaya eğer’mola.
Yâr teninde nabız olsam
Bastığı yerde iz olsam
Kenger olup sakız olsam
Yar dişiyle gever’mola.
İsmailoğlu yar olsam
Maşûkunu sever olsam
Onbeş yaşında er olsam
Yâr gönlünce sever’mola.
01.08.1968 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
ÇOCUKLARIM
İlk emir okuyla başlar
Çocuklarım çocullarım.
Okumalı bütün başlar
Çocuklarım çocuklarım.
İlim Çin'deyse gitmeli
İnsan ham ise yetmeli
Hastayı iyi etmeli
Çocuklarım çocuklarım.
Bilgi olsun söylenenler
Öğretmeli öğrenenler
Tam öğrenir dinleyenler
Çocuklarım çocuklarım.
Öğretenler bilgi seli
Baldan tatlı söyler dili
Öpülmeli güzel eli
Çocuklarım çocuklarım.
Bilginin kötüsü olmaz
Kötülük bilgide kalmaz
Çok bilenler geri durmaz
Çocuklarım çocuklarım.
İSMAİLOĞLU söyledi
İsteyenler de dinledi
Kötü kişi hiç bilmedi
Çocuklarım çocuklarım.
12.08.1985 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
İÇTEN GÜLEN
İçten gülen bakışınla
Aklı baştan çekip aldın,
Bana ışmar yapışında
Başımdan taç olup kaldın.
Tatlı sesin can alıcı
Gönlünde gönlüm kalıcı
Beni sevdaya salıcı
Diyerek kalbime daldın.
Yücelerde inme sakın
Ben bakarım sen de bakın
Kavuşmamız çok da yakın
Hal hatırla benle haldın.
Bana işveli gülerek
Gözünle gel gel diyerek
Bunu vallahi bilerek
Beni ateşlere saldın.
Ateşlerde ben yandıkça
Kalbin kalbimde kaldıkça
Zikredip seni andıkça
İşte sen de benle yandın.
İsmailoğlu bilesin
Ben gittikçe sen gelesin
Benimle sende ölesin
Canıma can veren candın.
20.08.2009 – İstanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
DİYEMİYORUM
Ayrılırken bile veda etmedin
Geri dönmeyesin diyemiyorum,
Bir selamı bile layık görmedin
Pişman olmayasın diyemiyorum.
Arkana bakmadan çekerek gittin
Beni gözü yaşlı zavallı ettin
Seni sevdiğimi neden ret ettin
Sevilemiyesin diyemiyorum.
Küçüktün hevesin bana uymadı
Bu devin aşkını tutkun duymadı
Kara sevdam bile uyandırmadı
Uyanamayasın diyemiyorum.
Umutsuz dünyama mum alevisin
Gönül bahçeme de gül fidesisin
Bilmiş ol kalbimin tek sahibisin
Sahipsiz olasın diyemiyorum.
İslahiye sana nasıl dar geldi
Sevda rüzgarları sana zor geldi
Onbeş yaşın aşkı sanma köreldi
Kör olasın diye diyemiyorum.
Ankara'ya gittin mesken mi tuttun?
Hangi bağ bozanın aşkını yuttun
İsmailoğlu'nu yoksa unuttun
Hatırlanmayasın diyemiyorum.
25.06.1967 – İslahiye
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
TANE TANE
Baharı terk eden aylar gidince
Yeşile çöküşür pus tane tane,
Gündüzü küstürüp gece gelince
Uykunun içinde düş tane tane.
Taşmedrese titrer misali gerçek
Bir korku var haklı haksız çıkacak
Sanki sehpasında ipi çekecek
Ölümün içinde küs tane tane.
Onbeş yaşta sevda gelirse başa
İstersen yüzüncü yaşını yaşa
Göze sürme, kalem çekilir kaşa
Sevginin içinde süs tane tane.
Mutluluk rüyası için yatarken
Kötülüğü, atıp iyi tutarken
Hayat kündesini bana atarken
Yarışın içinde tuş tane tane.
İyi görünmeyen hastadır hasta
İyi sevilmeyen yastadır yasta
Akıl yaşta değil baştadır başta.
İzanın içinde, us tane tane.
İsmailoğlu'yum işte ben buyum
Aşktan yana gezgin olmuştur huyum
Ta ezelden beri bellidir soyum
Geçmişin içinde üs tane tane.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
BEN BİR DEDİM
Ben bir dedim sen de iki
Gel ortada eşleşelim,
Uzlaştırmaz sözün diki
Güzellikle hallaşelim.
Neyi umdum neyi buldum
Seni gördüm sever oldum
Doldum senle senle doldum
Dostça sevip dertleşelim.
Gözler anlar gözü bulan
Mutlulukla gönle dolan
Birleşmenin akti olan
Tak yüzüğü sözleşelim.
Ben isterim sen ecem ol
Gündüzüm ol sen gecem ol
Dilimdeki tek hecem ol
Gitme gel ki birleşelim.
Burdan gittin tam gideli
Yokluğundan oldum deli
Her aşkın var bir bedeli
Al canımı uzlaşalım.
İsmailoğlu ne’tmeli
Peşi sıra mı gitmeli
Nefes mi can mı bitmeli
Namert değil mertleşelim.
10.02.1968 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
SEN GELMEZSİN
Sen gelmezsin öfkeliyim
Kızarım var kızarım var,
Söylenirim sevdalıyım
Azarım var azarım var.
Tatlı nağme o sözlerde
Aşkın od’u o közlerde
Alev alev o gözlerde
Nazarım var nazarım var.
Sen olmazsan düşem dara
Halim benzer ahuzara
Kara yazgım bahtım kara
Yazarım var yazarım var.
Yürek yanar kar bulmaya
Sen uzakta zor ermeye
Satlık olan yar almaya
Pazarım var pazarım var.
Aşık olup sevenlerde
Beni seven gönüllerde
Yarim ile yadellerde
Mezarım var mezarım var.
İsmailoğlu kalplere
Nakış nakış sevgilere
Mezarımı gurbetele
Kazanım var kazanım var.
01.02.2009 – İstanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul