Allah var, merak etmiyor da değilim. İktidarı ve gücü elinde tutan AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fatih Erkoç kardeşimiz, bu kenti ayağa kaldıracak projelerini açıklayacaktı.

Merak bu ya, kendi kendime sordum, acaba içinde ne var?

“Ne olacak, hepimizin bildiği,  daha önceki adayların söz verip de yerine getiremediklerine Fatih bey sahip çıkacak,  hayata geçirmek için de söz verecek!” diyenler kadar, “madem bu kadar önemli ve ciddi projeleri vardı, 10 yıldır teşkilatın başındaydı, neden bunu yerel yönetimlerle, Mustafa Poyraz ile paylaşmadı”sorusunu soranlar da çıkmadı değil.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Kimse elindeki fırsatı, imkânları başkasına kaptırmak niyetinde değil.

Hani, genç pehlivan zamanla serpilmiş, çevredeki ünlü pehlivanların sırtını yere getirince, havalara girmiş, “Ben ustamı bile yenerim!” demeye başlamış. Bu iddialı söz ustanın kulağına gitmiş, üzülmüş tabi. Çırağının bu küstahlığını hoş karşılamış yine de. Çırak haddini aşıp, ileri gidince, ustasına meydan okuyunca, usta pehlivan dayanamamış, haber salmış, “bir güreş tutalım köy meydanında!” demiş.

Meydan kalabalık, çırak kendinden emin, başlamışlar güreşe. Bir iki oyundan sonra, ustası çırağının bir oyun sonrası sırtını yere getirmiş. Çırak şaşırmış, hayretler içinde, “Usta, ne oluyor, bana güreşin tüm oyunlarını öğretmiştin ama, bu oyunu öğretmemiştin, neden?” diye sorunca, usta gülümseyerek; “Senin bir gün şımaracağını, ileri gidip, sağda solda ulu orta konuşacağını biliyordum. Mütevazı ve kalender olman gerekirken, küstahlaştın, ustana bile dil uzattın. O bakımdan son oyunu kendime sakladım” cevabını vermiş.

Ustalar, starlar sahneye en son çıkarlar. Çıkarlar ve repertuarlarında ne varsa, onu paylaşırlar ki, dinleyenler, seyredenler de ayakta alkışlar.

Siyasette, sanat dünyasında bunun örnekleri çok.

Starlar, ustalar büyük oynarlar, büyük düşünürler, büyük hareket ederler. Büyük olmanın, star olmanın gereği, kuralıdır bu.

Fatih Erkoç neden projelerini paylaşmadı sorusuna gelince…

Senelerdir bu partinin kahrını, yükünü çekti. Emek verdi, zaman tüketti. Evini barkını unuttu senelerdir. Öyle sanıyorum, yeni evli olduğu halde, evliliğin ne demek olduğunu bile tadamadı tam olarak.

Sistem böyle, her yerde böyle. Herkes son oyunu, son kozu kendine saklıyor. İş hayatında, evlilik hayatında, cemiyette, doğal yaşamda görünen bu.

Sen emek vereceksin, ömrünü tüketeceksin, birilerine bunu al, ben yapamadım, ben kullanamadım, sen kullan diyeceksin. Belki toplumsal değerlerle örtüşmüyor ama, belki memleket çıkarlarına aykırı düşüyor ama, yapacak bir şey yok.

Kimse elindeki pasatayı başkasına yedirmek istemez.

Hele hele siyasetten beklentileri olanlar, bu pastayı sadece kendine saklarken, emeğini ve senelerini verdiği ürünleri neden bir başkasına mal etsin!

Beklenti, gelecek yönelik siyasi talepler olmasa, amenna da, dedik ya, sistem böyle…

Herkesin oyunu kuralına göre oynaması bundan.

Düne kadar çıraktı, kalfaydı, nihayetinde ustalık belgesini aldı. Son oyunu kendine saklamasından daha doğal ne olabilir.

Sayın Erkoç’un projeleri dilerim ve umarım bu şehri ayağa kaldırır. Hadi hayırlısı derken, başarı dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden!