Gül yetiştiren adam Rasim Özdenören Kahramanmaraş Anadolu imam Hatip Lisesi öğrencileriyle buluştu

 

Kahramanmaraş Anadolu İmam Hatip Lisesi, iyi işlere imza atmaya devam ediyor. Rasim Özdenören ile söyleşi de onlardan biri. 31 Ekim 2012 Salı günü iki güzel insanı misafir eden Kahramanmaraş Anadolu İmam Hatip Lisesi onursal bir anı yaşadı.

72 yıllık ömrünü Müslümanca düşünmeye, Müslümanca yaşamaya ve Müslümanca yazmaya adayan Rasim Özdenören; çok sayıda deneme(22), çok sayıda öykü(10), sadece bir roman yazdı; adını “Gül Yetiştiren Adam” koydu. Bu romanıyla ismi öylesine bütünleşti ki “Gül Yetiştiren Adam Rasim Özdenören” diye anılır oldu.

Şair-yazar Duran Boz’un sorularına cevap veren Özdenören okumanın anlamı üzerinde oylumlu bir gezintiye çıkardı dinleyenleri.

Okumak nedir? Okumanın Anlamı Üzerine Neler Söylersiniz?

Okuma, insan ve eşyanın anlamını ortaya çıkartmaktır.

Kapı zilinin çaldığını işiten baba bulunduğu yerden sesleniyor:

“Hanım! Sakal tıraşı oluyorum.”

Evin hanımı bu seslenmeden bir anlam çıkarıyor. “Anladım; kapıyı sen aç.” okumasını yapıyor ve kapıyı açmaya yöneliyor.

Herkes kendi okumasının sonucunu bizim önümüze getirir. Bu yüzden herkes o anlamı kendine göre okur.

Demek ki, Okumanın Bazı Biçimleri Olduğunu Söyleyebiliriz?

Bilim adamının okuma tekniği ile şairin okuma tekniği, şairin okuma tekniği ile öykü yazarının, romancının, tiyatro yazarının okuma biçimi birbirine benzemez. Ressamın okuma biçimiyle musikişinasın okuma biçimi ise tümüyle birbirinden farklıdır. Birincisi okuduğunu renklerle ve çizgilerle aksettirmeye çalışırken, ikincisinin malzemesi sestir. Musikişinas dünyayı melodisi ile okur.

Tarihçi bir şekli kendi bilimsel verisine göre okurken bir başka insan onu başka türlü okuyabilir. İnsanı okumak, sesleri okumak, anlamları okumak, bilinmeyeni okumak… gibi okuma biçimlerini çoğalmak mümkün.

Alfabeyi, yazı dilini okumak belki en yaygın okuma biçimidir. Cebrail’(as)in Peygamberimize getirdiği ilk ayetleri de daha çok, bir metni okumak olarak ele alabiliriz.

Okuma Serüveniniz Nasıl Başladı?

Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun Kolsuz Kahraman adlı eserini, benim okumaya dair çocukluk anılarımın unutamadığım ilk eseri sayabilirim.  Sonraları Hemingway’dan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Kerime Nadir’den Hıçkırık ve bir de Türk Fıkraları gibi adı olan bir fıkra kitabı… Okuma iştiyakımı artıran eserler arasında aklıma ilk gelenler…

Liseye başladığımızda, okuma konusunda kendimize göre bir birikimimiz oluşmuştu. Peyami Safa’nın Türk İnkılabına Bakışlar’ı, Mümtaz Turhan’ın Garplılaşmanın Neresindeyiz? kitabı, gene o yılların okuma dağarcığında zikredilebilir. Ve bu kitaplar, bizim düşünce dünyamızda yeni ufukların aralanmasında pay sahibi olmuştur. Balzac, Stendal, Hemingway, Steinbeck, daha bir dizi bellibaşlı Fransız, İngiliz, Amerikan, İtalyan, Rus yazarı o yıllarda elimizden gelip geçti.

Dostoyevski’yi üniversite yıllarımda okumaya başladım. Dostoyevski’den sonra okunmasına gerekli diye baktığım ve değer verdiğim romancılar Faulkner, John Dos Passos, Malraux olmuştur. Bir de, tek romanıyla Pasternak…

 

Okumalarım daha sonraları yerli ve yabancı yazarlarla zenginleşti.

Öğrencilerimize Bir Okuma Çerçevesi Çizseniz Neleri Önerirsiniz?

Türk edebiyatının ve dünya edebiyatının büyük yazarlarını vakit geçirmeden okumanızı isterim. Bu yıllardır bize sorulur. Ben de genel olarak şunu söylerim: Kendinize, dünyanıza yakın bulduklarınızdan başlayarak bu pencereyi genişletin derim. İllaki birkaç isim isterseniz; Necip Fazıl’ı, Sezi Karakoç’u, Cahit Zarifoğlu’nu, Nuri Pakdil’i sayabilirim. Ahmet Hamdi Aseki’nin İlmihalini, siyer kitaplarını öneririm.

Söyleşinin ardından okul müdürü Yusuf Dönmez yazar Rasim Özdenören’e teşekkür etti. Onun Müslümanca Yaşamak adlı kitabından “Hikmetle bakan göz için, harika’nın ötesindeki harikayı gizleyen perde de harikayken, hikmetsiz göze her harika bir perdedir. Birine, perdeler harika görünürken, ötekine harikalar perde olur.” sözünün yazıldığı bir tabloyu hediye etti.

Daha sonra öğrencilerle sohbet eden Özdenören onlara kitaplarını imzaladı.